Çoklu Evren Teorisi gerçek mi?

Birçok bilim kurgu filminin popüler konusu Çoklu Evrenler Teorisidir. Buna göre aynı anda var olan ve herkesin bir kopyasının farklı bir hayat yaşadığı sonsuz sayıda bir evren vardır. Yani buna göre ben bu evrende Uzay Teknolojileri Uzmanı Prof. Dr. Uğur Güven iken, başka evrende belki de bir ressam ya da avukat ya da bir sanatçı olarak yaşıyorum. Belki başka Uğur Güven’ler farklı evlilikler ve farklı çocuklar yaptılar ve çok farklı hayatlar var. Bu çerçevede tüm dünyadaki insanların bir ikizi var ve hepsi farklı evrenlerde farklı bir hayatlar yaşıyorlar hatta her evrende bir farklı ikiziniz var. Peki bunun ne kadarı bilim kurgu ne kadarı gerçek, gelin beraber inceleyelim.

Çoklu Evren Teorisi, bizim evrenimiz dışında, farklı fizik yasaları ve koşullara sahip, gözlemlenemeyen veya gözlemlenebilen birden fazla evrenin var olduğunu öne süren bir hipotezdir. Bu evrenler, paralel boyutlar, dalgalanmalar veya rastgele kuantum olayları aracılığıyla oluşabilir.

Çoklu Evrenler Teorisi tek bir kişiye atfedilebilecek bir teori değildir. Tarih boyunca birçok filozof ve bilim insanı, farklı nedenlerden dolayı bu fikri savunmuştur. Bunlardan bazı önemli isimler şunlardır:

Anaximander: M.Ö. 6. yüzyılda, sonsuz sayıda evrenin var olduğunu ve bunların sürekli bir şekilde doğup öldüğünü öne sürmüştür. Hugh Everett: 1957'de, kuantum mekaniğinin "çoklu dünyalar" yorumunu geliştirmiştir. Bu yoruma göre, her kuantum seçeneği farklı bir evrenin oluşmasına yol açar. Stephen Hawking: Sicim teorisi ve kuantum kozmolojisi çalışmaları, çoklu evren fikrinin bilimsel bir temele oturmasına katkıda bulunmuştur.

KABARCIK EVRENLER KAVRAMI

Çoklu evren teorisinde aynı zamanda köpük evrenler veya kabarcık evrenler kavramınada yakındır. Kabarcık evrenler kavramı, kozmolojik genişleme teorisinin bir çeşidi olan ebedi genişleme teorisinden kaynaklanmaktadır. Fizikçi Alan Guth'un 1980'lerde öne sürdüğü genişleme teorisi, evrenin erken dönemlerinde hızlı bir genişleme döneminin olduğunu öne sürmektedir. Ebedi şişme, uzay-zamanın bazı bölgelerinin şişmeye devam ettiğini ve yeni "balon" evrenlerin sonsuz yaratımına yol açtığını öne sürerek bu kavramı daha da ileri götürmektedir

Her kabarcık evreni, uzayın bir bölgesinin şişmesi veya lokal genişlemesi durduğunda oluşur. Genişlemenin yerel bölgelerde bu şekilde durması, kuantum tünelleme adı verilen ve enerjide yerel bir düşüşe neden olan bir süreç tarafından tetiklenir. Enerji düşüşü sıcak ve yoğun bir duruma yol açar; bunlar bir nevi Büyük Patlama'dan sonra kendi evrenimizin evrimleştiği koşullarla aynı koşullardır. Bu nedenle, her kabarcık evreni kendi Büyük Patlamasını ve ardından gelen evrimi geçirebilir, bu da muhtemelen galaksilerin, yıldızların ve gezegenlerin oluşumuna yol açabilir.

Çoklu evren teorisinin sonuçları derindir. Eğer gerçekten sonsuz sayıda evren varsa, o zaman mümkün olan her olayın bunlardan en az birinde meydana gelmesi akla yatkındır. Buna, fizik yasalarının biraz farklı olabileceği kendi evrenimizin varyasyonları ve hatta yaşam tarihinin farklı bir yol izlediği evrenler de dahildir.

Kozmolojik ölçekte çoklu evren teorisi, "ince ayar" olarak adlandırılan problemin açıklanmasına yardımcı olabilir. Evrenimiz, bildiğimiz şekliyle yaşamın varlığına göre çok hassas bir şekilde ayarlanmış gibi görünüyor; Eğer temel fiziksel sabitlerden herhangi biri biraz farklı olsaydı yaşam var olmayabilirdi. Bazı fizikçiler sonsuz bir çoklu evrende kendimizi yaşama uygun ender evrenlerden birinde bulmamızın şaşırtıcı olmadığını öne sürüyorlar.

PARALLEL EVREN

Çoklu Evren Teorisinin bir diğer alt açıklamasıda parallel evren teorisidir. Burada kuantum mekaniğine göre aldığımız her karar sadece bir gözlem olduğunda gerçekleşir. Yani kararın sonuçları ancak biri o sonuçları gözlemlediğinde gerçek olur ve o ana göre her farklı sonuç mümkün olarak var olmaya devam etmektedir. Karar alınıp gözlem ile sonuçları gözlemlendiğinde ise her karar tıpkı bir ağacın dalları gibi farklı olasılık evrenleri oluşturur ve her olasılık evreninde alınan her kararın farklı sonuçları yaşanmaya devam eder. Buna göre trilyarlarca hatta sayılamayacak derecede parallll evrende herkesin sonsuz adette kopyası vardır ve her bir “siz” farklı hayatları farklı kararlarınb sonucu olarak yaşamaya devam edersiniz. Kimi bilim adamları “déjà vu” denilen kavramın (yani sanki ben bunu daha önce yaşamıştım yada görmüştüm” kavramının esasında başka parallel evrende yaşayan kopyanızın yaşadığı bir olayın sizin evreninize taşması olayıdır ve o anı yaşamadan hatırlamanızdır.

Eğer Çoklu Evrenler Teorisi gerçek ise:

Varoluşumuza dair bakış açımızı değiştirebilir: Eğer sonsuz sayıda evren varsa, bizim evrenimiz ve içindeki her şey sadece bir olasılık olabilir. Bu durum, varoluşumuza dair anlam ve amaç arayışımızı etkileyebilir.

Bilimsel araştırmalara yeni yönler verebilir: Farklı evrenlerin varlığı, fizik yasaları ve evrenin kökeni hakkındaki anlayışımızı geliştirmeye yardımcı olabilir.

Bilim kurgu ve felsefe gibi alanlarda yeni fikirler ve ilham kaynağı olabilir: Çoklu Evren Teorisi, yazarlara ve düşünürlere yeni dünyalar ve olasılıklar yaratmaları için ilham verebilir.

Peki halen Çoklu Verenler Teorisi gerçek mi sorusuna cevap veremedik. Birçok bilim adamı, filozof ve matematikçi bu teoriyi savunmakta ve farklı kanıtlar öne sürmektedirler. Ancak tamamen ispatlanana ve gözlemlene kadar sadece bir teori olarak kalacaktır. Ama kim bilir eğer teori doğruysa belki farklı bir evrende çok zengin ve başarılı bir bilim adamısınız veya belki başka bir ülke veya hatta dünyada yaşıyorsunuz. Ama şimdilik kendi gerçeklerimizle yaşamak zorundayız!!