Colani yeni bir devlet inşa edebilir mi?

Şam’da bir apartmanın ikinci katında yer alan dairenin kapısı çalınır. Resmi bir tebligat gelmeden kim olursa olsun silahsız hiç kimseye kapılarınızı açmayın uyarılarına istinaden kapıyı açmazlar. Kapıyı çalan şahıs, “ben Ahmet Hüseyin Şara. Evimizin kapısını açar mısınız?’’ der. Duyduklarına inanmazlar. Kapı gözünden bakarlar. Kapının önündeki şahsın gerçekten de Colani olduğunu görürler. Korku içinde kapıyı açarlar. Selam ve kelamdan sonra Colani, “Oturduğunuz ev ailemin. Bu evde ailemin ve benim hatıralarım var. Evi bize iade etmenizi istiyorum. Bu evimize mukabil size başka bir tahsis edeceğiz.” der.

BABA ŞARA'YI TANIYALIM

Halep, Şam ve Esad yönetiminin kontrol ettiği tüm şehir ve bölgeleri pikniğe gider gibi kontrol etmeyi başaran Ahmet Hüseyin Şara kimdir? 1982’de Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’ta doğmuş. Babası, Hüseyin Ali Şara Suriye’nin Güney Golan bölgesinde yer alan Kayf veya Kıyf köyünde 1944’te doğmuş. Petrol mühendisiydi.

Mısır (1952-1970) ve Birleşik Arap Cumhuriyeti - BAC (Mısır + Suriye, 1958-61) Devlet Başkanı, Arap milliyetçiliği hareketinin en önemli liderlerinden Cemal Abdülnasır’ın ateşli savunucusuydu. Bu sebeple, BAC dağıldığında Mısır’la hasım olanların ciddi baskılarına maruz kaldı. BAC ve Mısır ile dostluğu savunan Suriye Arabi Yeniden Diriliş Partisi (BAAS)’ne üye oldu.

1963’te Suriye’de iktidar olan BAAS için aktif faaliyetler yürüttü. Suriye BAAS’ı ile Irak BAAS’ı arasında patlak veren ihtilaflar döneminde Irak BAAS’ını destekledi. Suriye’yi terk ederek Suudi Arabistan’a uzman olduğu alanda çalışmaya gitti.

İLGİNÇ BİR DOKTOR

Şam’daki yönetimin geçici hükümetine Sağlık Bakanı ve Bakan Yardımcısı olarak atandıktan sonra merak konusu olmaya başlayan ve Colani’nin abisi olduğu iddia edilen 1973 Şam doğumlu Dr. Mahir Hüseyin Şara’nın Colani’nin anne tarafından değil baba tarafından kardeşi olabileceği de iddialar arasında.

Başka bir iddiaya göre Colani ile sadece isim benzerliğine sahip olduğu, Dera (Horan Bölgesi) bölgesinde Şara aşiretinin büyük olduğu, Esad’ın yardımcısı Faruk Şara’nın akrabası olabileceği de iddialar arasındadır.

Dr. Mahir Hüseyin’in ilginç bir hayat hikayesi var. Şam Üniversitesi, Tıp Fakültesi Jinekoloji (Nisaiye, Kadın hastalıkları) ve Üroloji (Bevliye) uzmanı. Baba ve oğul Esad yönetimi döneminde uzun yıllar Suriye Sağlık Bakanlığında hekim ve bölüm başkanlığı görevinde bulunmuş.

Birkaç Arap ülkesinde hekimlik yaptıktan sonra Rusya’ya intikal etmiş. Burada iki seneye yakın kaldıktan sonra 2022’de Türkiye üzerinden kardeşi Colani’nin yönettiği İdlib Vilayetine taşınmış. Burada hekimlik ve idari görevlerde bulunmuş. Suriye’yi de çok kötü etkileyen 6 Şubat 2023 depreminde zarar gören İdlib Vilayetine bağlı köy ve kasabalarda yaralılarla ilgilenmiş.

Kardeşi Ahmet Hüseyin (Colani) Şam’da Beşar Esad’ın koltuğuna oturunca geçici hükümetin Sağlık Bakanlığına atanmış. Eski ve yeni tüm fotoğraflarında takım elbise giymeye özen gösteriyor. Abisi Ahmet Hüseyin de geleneksel DEAŞ giyim tarzı ve şemailinden tedricen sahada yeşil askeri kıyafet, idare makamında ve özellikle yabancı misafirlerini ağırlarken sivil, ekseriyetle takım elbise giymeyi tercih ediyor.

NE SUNUYOR?

Kendisiyle röportaj yapmak veya fotoğraf çektirmek isteyen kadınların başlarını örtmelerini talep ediyor. Colani Suriye’nin tümünde hakimiyet talep ediyor. Devletin resmi ordusu ve polis teşkilatı dışında hiç kimse veya örgütün, ÖSO, SMO, YPG dahil, silah taşımasına izin vermeyeceklerini söylüyor.

Laik yaşam tarzını benimsemiş Sünnilere, Alevilere, İsmaililere, Dürzilere, Süryanilere, Ermenilere, Kürtlere, Türkmenlere ve toplumun kalabalık nüfusunu teşkil eden Antakya Patrikhanesi ve Doğu Kiliselerine bağlı Suriyeli Mesihilere (Hristiyanlarına) yeni devlete yardımcı olmalarını, azınlıklara hoşgörü ile yaklaşılacağını, canlarının ve mallarının koruma altında olacağını vaat ediyor.

Onlara sık sık heyetler gönderiyor, bu toplulukların kanaat önderlerini ve eşrafını makamında kabul ediyor.

BURASI AZINLIKLAR ÜLKESİ DEĞİL

Yukarıda saydığımız topluluklar ama özellikle 1930’larda Antakya’dan Şam’a taşınmış olan Antakya Patrikhanesi lideri 10. Yuhanna Yazıcı pazar günü ayininde kalabalığa yaptığı konuşmada, kendilerinin bu vatanda azınlık olmadıklarını, tüm Suriye bileşenleri gibi Suriyeli olduklarını, bu vatanın asli unsurları olduklarını, bu vatanın bağımsızlığı, Suriyelilerin huzuru ve kardeşliği için Antakya Patrikhanesinin mücadelesi ve katkılarını tarihin kayıt altına aldığını, hiç kimsenin ve yönetimin kendilerini azınlık olarak görmemesi gerektiğini ifade etti.

Kendileri gibi düşünen ve bunun özlemiyle yaşayan Suriyelilerin ezici çoğunlukta olduğunu, Suriye’yi azınlıklar ülkesi olarak tanımlayanların azınlık olduğuna vurgu yaptı. Benzer konuşmalar, Alevi, Dürzi, İsmaili ve Süryaniler tarafından paylaşıldı.

Geçici yönetimle çalışmaya, geçici hükümetin vermiş olduğu sözleri tutmaya, intikam, keyfi cezalandırma ve anarşi ortamına izin verilmemesine, eli kana bulaşmış tüm tarafların hesap vermesi veya herkes için genel af ilan edilmesi ve yeni bir sayfanın açılması gerektiğini ilan ettiler.

ÇATIŞAN BAKIŞ AÇILARI

Yeni Suriye devleti inşa sürecinde geçici hükümete katkı sunmaya, genel seçimlerin yapılması ve Suriye halkını temsilen çoğunluğun teveccühünü kazanmış hükümetin ve halk meclisinin oluşturulmasını temenni ettiklerini söylemişlerdir.

Bu açıklamaların Şam’daki geçici hükümetin geçici bir yasalar listesi paylaşması sonrasında yapılmış olması anlamlı ve önemlidir. Zira bu yasalara istinaden Suriye’nin bir şeriat yönetimiyle yönetileceği arzusu görülmektedir.

Devletin resmi dininin İslam, devleti yönetecek liderin İslam dinine müntesip olması, toplumun kendilerinin belirleyeceği şeriat esaslarına göre yönetileceğinin ifade edilmesi, Suriye’de beş senedir mevcut olan yabancıların, yabancı savaşçıların ve ailelerinin Suriye vatandaşı olacağının tedavüle sokulması Suriyelilerin geniş kesiminde ciddi bir sorun ve kabul edilemez bir rejim olarak değerlendirilmektedir.

İdlib’i uzun yıllar kontrol etmiş Şam geçici hükümetinin İdlib karnesi çok zayıf. Kendilerinden olmayanları tasfiye, işkence, muhalif olanların hapsedilmesi, rüşvet sarmalı, İdlib’e sığınmak zorunda kalan yüzbinlerce sığınmacıya kötü muamele ve suistimaller henüz zihinlerde tazeliğini koruyor.

Ahmet Hüseyin Şara ve İdlib’de hükümet provası yapan Başbakan ve Bakanları Suriye’yi yönetebilir mi? Yeni bir devlet inşa edebilir mi? İktidarını başkalarıyla paylaşır mı? BM’nin 2254 sayılı kararına saygılı olur mu, gereğini yapar mı? Gereğini yapmaz ve iktidarını paylaşmazsa ne olur? Diğer silahlı örgütler silahlarını teslim eder mi? Bu konuları bir sonraki yazımızda detaylı değerlendireceğiz.