Çomarlar ve Üzgünler

Hulki Aktunç’un argo sözlüğünde çomarın anlamı düşkün kimse. Çankırı’nın Ilgaz, Çorum’un Alaca ilçesinde bu isimde köy var. Evliya Çelebi 1680’lerde kelimeyi çoban köpeği; Refi’ Cevat Ulunay terbiyesiz, kaba anlamında kullanmış.
Eskiden aşağılamak için kıro, hırbo vardı, şimdi çomar! Ç ile başladığı için neşe veren bu kelime birkaç yıl evvel yine moda oldu. Bugün Anadolu’da veya şehrin dışında yaşayan “muhafazakâr cahilleri” aşağılamak için kullanılıyor. Amerikalı redneck, İngilizler peasant yani köylü olarak tanır çomarı. Köylü olmak, aşağılanma nedeni mi? Nutella, jambon ve beş yüz on çeşit serpintiyi, köylü de yiyor sanıp şehir dışına “köy kahvaltısı” yemeye giderek kişi başı iki yüz lira ödeyenler, çomar sanılanlardan daha mı akıllı?
İlber Hoca, kelimeyi bilginin karşısına bilgisizliği koyduğu, çok haklı olduğu bir mecrada kullandı; o gün bugün kendini Ortaylı sanan herkesin ağzında. Tacizci, hilebaz kimseler için kullanılıyor, olabilir denecek; ya geriye kalanlar? Evvelce çarıklı erkan-ı harp, şark kurnazı gibi deyimler vardı, bu noktaya nasıl gelindi? Seçim sonrası şu iki haftadır kimilerinin, kimilerini böyle etiketlediğini görüyorum. Otuz bin lira maaş alıyormuş, iki bin alan AKP’li rahat etsin diye sandıkta sabaha dek beklemiş; canım ya, lütfettin. Sana bekle diyen mi oldu? Üstelik yine AKP çıkmış. Hep çomarmış seçmen fakat o değilmiş, çünkü iyi laf çaktığı için İnce’ye vermiş. Tebrikler! Ama sonuçlara üzülmüş, fenaymış durum, yurtdışında yer bakacakmış! Sanırsın ömrü barikatlarda geçti, şimdi iş bitti. Oysa Nâzım, yıllarca yattıktan sonra çıkıp Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim’i yazdı.
Herkes çomar, bir bizim fevkalade üzgün, akıllı! Fakat halen Hürriyet okuyor! Tarihin en işlevsiz meclisine iki vekil soktu diye bayram etmekte. Şeyh Sait’i anıp Madımak Katliamı’nı kınıyor. Sait yaşasaydı otelde mi olurdu, yakanlar arasında mı? Aziz Nesin Türk milletinin yüzde altmışı aptal demiş ya, gönlünce kullanıyor. Nesin hakkında, bu cümle dışında başka şey biliyor mudur? Her şeyi sığda, hiçbir şeyde derinleşmiyor ama ondan başka herkes çomar! İzmir Marşı okuyarak HDP’ye oy veren adam var aramızda. Bizde sağ sol, sol da sağdır diyen Küçükömer’i hatırla. Çomar diyerek az okumuşları anlatıyorlar diyeceksin, sanırsın bu üzgün tayfa tümden Oxford’tan!
Dostlar tamam, birçok şey kötü gidiyor. Fakat on beş yıldır ülkeyi yöneten kişi, yine seçildi. Seçilmedi; hile, tutanak falan mı diyorsun? Tamam, senin için yüzde kırk almış olsun. Az mı! Diyorsun ki şu şehirde çok icralık var, yine AKP çıktı. Çiftçiye zarar verdi, yine AKP. Soğan pahalı, yine AKP. Göremediğin şu: Erdoğan ve ekibi, senin asla yapamadığını yaptı: Çomar bellediklerine söylem üstünlüğü verdi. Bunu dava diye tanıttı. Onlar da davaya sadakatle babalarına oy verdi. Müthiş propaganda! Yedirmeyiz diyerek Menderes’i; zor geçinene Osmanlı torunusun diyerek Abdülhamid’i kullandı. Camus’nün Nobel konuşmasında nefis bir yer var: Annesi Cezayir’dedir ve kentte özgürlük uğruna patlayıp masumları da öldüren bombalara dair, adaleti seviyorum ama annemi daha çok, der. Bu insanlar da babalarını seviyor. Senin üzgün tayfa, onlardan da oy almak zorunda fakat her haltı kendi bildiğinden “millet”i aşağılamaya devam ediyor. Biz ne zaman bu kadar kötü olduk turizmciliği artık sökmüyor!
Yanlış anlama, türbanlı kardeşler çok mağdur oldu, İslamcılar neler çekti demiyorum. Şimdilerde şortlu arkadaşlarımız mağdur. Sorun şu: Türk insanı, rakıyla çay içtiği için solcu olduğunu sananlarla, dindar olduğu için ahlaklı olduğunu sananlar arasına sıkıştı! Kurtarmayı planladığın halkı sevmesini bilirsen, sevilirsin, basit. Gözden geçir dilersen. Aksi takdirde senden devrim falan talep eden yok! Vizeni al, kurtar kendini! Maaş da nasıl olsa otuz bin! Biz buradayız, rahat ol. İşe, işimizi en iyi yapmakla başlıyoruz. Bizim için her gün, yeni başlangıçtır. Biz her gün taptazeyiz. Sen düşün!