Çözüm 23 Nisanların 17 Nisanların devrimci ruhuna sarılmaktır

Türkiye, bir ayı aşkın süredir bütün dünyayı saran küresel koronavirüs salgınıyla savaşım veriyor. Bu savaşımın ön cephesinde hiç kuşkusuz yorgunluk nedir bilmeyen, şehitler veren ama kararlılıkla başarıya odaklanan yiğit bilim insanlarımız ve sağlık ordumuz var. Şehitlerimizi, yitirdiğimiz tüm canlarımızı saygıyla anıyoruz.

Salgının yayılım boyutu ve yitirdiğimiz canlar arttıkça devletin adım adım uygulamaya koyduğu önlemler de yoğunlaşıyor. Önce altmış beş yaş ve üstü; daha sonra yirmi yaş ve altındaki yurttaşlar için uygulamaya konulan sokağa çıkma yasağının ardından şimdi de 31 büyük ilimizde iki gün süreyle nüfusun geneli için sokağa çıkma yasağı uygulanması kararı alındı. Karar uygulamaya konuldu. Bu illerimiz zaten kısa bir süre önce il dışı giriş ve çıkışlara kapatılmıştı.

‘TÜRKİYE’YE GÜVENELİM’

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca 10 Nisan günü akşamı yaptığı basın toplantısında savaşımda gelinen son noktayı açıkladı; “Salgınla mücadeleyi 31 Aralık 2019’dan bu yana sözün bilim adamlarına bırakılacağı bir sağlık sorunu olarak gördüklerini, yoğun bakım olarak Avrupa'nın önünde olduğumuzu ve 40’tan fazla ülkeye koruyucu ağırlıklı malzeme gönderimi yapıldığını” vurguladı. Bakan, “Çin Bilim Kurulu'yla bugün görüştük. Türkiye olarak geldiğimiz durum paylaşıldı. Çin'in ifade ettiği, Türkiye olarak sağlık sistemimizin Çin'den daha güçlü olduğu. Bu süreçteki yaklaşımın doğru olduğunu ifade ettiler. Türkiye'ye güvenelim. Bu kadar altyapısı güçlü bir ülkeyle gurur duyalım. Erken davrandığımızı dünya biliyor” dedi.

Koronavirüs salgınına karşı savaşımın başarısı için zorunlu olarak alınan önlemler, ülke ekonomisinde, çalışma yaşamında, eğitiminde doğal olarak uygulama, yöntem değişikliğini beraberinde getirdi. Evden çalışma, uzaktan eğitim gibi uygulamalara geçildi. Öte yandan bu süreçte işten çıkarmaların önüne geçilebilmesi için 4857 sayılı İş Kanununa “(...) 17. ve 29. maddeleri uyarınca iş sözleşmelerinin feshi ve toplu işten çıkarılma talepleri Kovid-19 salgınının yarattığı ciddi ve yakın tehlike sebebiyle altı ay süreyle askıya alınmıştır. Bu süreyi bir katına arttırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.” maddesinin eklenmesi hakkında yasa tasarını hazırlandı.

KAYNAĞI BELİRSİZ PAYLAŞIMLARDA BATIYA ÖVGÜ

Salgına karşı adım adım yoğunlaştırılan önlemler gerek toplumun bir bölümünü oluşturan kitlelerin ve gerekse eğitimliler, aydın olduğu düşünülenler dahil (çoğunluğu örgütsüz) bireylerin davranışlarında, yaklaşımlarında bazı değişimlere yol açtı. Sosyal medya ortamlarında halk arasında tedirginlik, karamsarlık, umutsuzluk yayan kaynağı belirsiz (psikolojik savaş malzemesi olduğu açık) paylaşımlar hızla yaygınlaştı. Bu paylaşımlarda, koronavirüse karşı savaşımda yaya kalan, yıldızları dökülen emperyalist batı ülkelerine, onların liderlerine övgüler yapılırken; kendi ülkesini, halkını küçümseyen, yapılan her şeye muhalefet eden bir yaklaşım öne çıktı. Alınan önlemlerden çok kısa bir süre önce “Dersim” Belediye başkanı olduğunu söyleyen zatla birlikte bir grup aydın, sanatçı, sendikacı ve kamuoyunda Atatürkçü olarak bilinen kişi, basına yaptığı açıklamada “Suriye topraklarındaki askeri varlığımız derhal son bulmalı, askerlerimizin salimen evlerine dönmesi sağlanmalıdır.” çağrısı yaptı. Bu çağrının emperyalizme karşı ulusal sınırlarımızın sınır ötesinden korunmasından vazgeçilmesini istemesi bir yana son bölümündeki ifade dikkat çekti. Dikkat edilsin; askerlerin kışlasına, birliğine dönmesi değil: evlerine dönmesi yani terhis edilmesi, ülkemizin askersiz bırakılması isteniyordu. Bu istem, yüzyılın başında ülkemize emperyalistler tarafından Sevr’de dayatılmıştı. Kendini Atatürkçü olarak tanıtan bazı televizyonlarda sıklıkla karşımıza çıkan aydınlar, herhalde bu metni okuyarak imzalamışlardı.

Öte yandan su uyudu, düşman uyumadı. Öğretmenin, işçinin, Mehmetçiğin kundaktaki bebeğin, binlerce yurttaşımızın katili bölücü terör örgütünün halka yönelik saldırıları koronavirüs önlemlerini bile dinlemedi. Diyarbakır'ın Kulp İlçesinde odun toplamaya giden 5 köylümüz PKK tarafından katledildi. 21 çocuk yetim bırakıldı. Katiller 8 ay önce de aynı yerde 7 köylümüzü katletmişti.

Sokağa çıkma yasağının açıklandığı 10 Nisan akşamı ise kentlerimizin alanlarında, market önlerinde toplanan kalabalıkların davranışları üzüntü vericiydi. Hiç kuşkusuz bu görüntü, Cumhuriyet devrimini yaşamış Türkiye’ye yakışmadı.

23 NİSAN’DA COŞKUYLA SÖYLEYECEĞİZ

Gelecek hafta 23 Nisan günü emperyalist işgale boyun eğmeyen Türk milletinin Gazi Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde açtığı devrim Meclisinin: TBMM’nin 100. kuruluş yılını kutlayacağız. TBMM Başkanı Sayın Mustafa Şentop’un da vurguladığı gibi milletçe hepimiz balkonlarımızdan coşkuyla Millî Marşımızı söyleyeceğiz. Bağımsızlık marşlarımızı, türkülerimizi, şiirlerimizi seslendireceğiz, birbirimizle paylaşacağız.

Bu hafta 17 Nisan günü de Cumhuriyetimizin aydınlanma ve üretim devrimi kurumları olan Köy Enstitülerinin açılışının 80. yılını kutlayacağız. Köy Enstitülerinin halkçı, bağımsızlıkçı, aydınlanmacı eğitim yaklaşımı bugün daha yakıcı biçimde yolumuzu aydınlatıyor.

12 Eylül Rejiminin ve 1980’li yıllardan bu yana uygulanan neoliberal politikalarının yarattığı ve önceki gün akşam sokaklarda gördüğümüz kalabalıkların üzüntü verici davranışları kimseyi aldatmasın. Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Onuncu Yıl Söylevi’nde önemle vurguladığı gibi: “Türk milleti zekidir. Türk milleti çalışkandır.” Türk milleti, bilim insanlarımızın, sağlık ordumuzun öncülüğünde koronavirüsle savaşımı kazanacaktır.

Kesinlikle inanıyoruz ki, doğulusu, batılısı, birbiriyle kenetlenmiş 83 milyonluk Türk Milleti, koronavirüsün de ekonomik güçlüklerin de emperyalist dayatmaların da ABD'nin bölgemizdeki kurşun askeri bölücü terör örgütünün de üstesinden gelecektir. Türkiye bu sorunlardan bir üretim devrimiyle çıkacaktır.

Çözüm, milletçe birliğimizi, dayanışmamızı güçlendirmekte, halkın sağlığı ile ilgili alınan kurallara uymakta; millî güvenliğin, üretimin, sağlığın, gıdanın güvenliğini sağlamak için 23 Nisanların 17 Nisanların devrimci ruhuna, geleneğine sarılmaktadır.