CSKSD yönetimi gençleşti
20 Kasım’da coşkulu bir buluşmayla 11. Olağan Genel Kurulu’nu yapan Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği, görev dağılımındaki sıkıntıları aşarak başkanlığa yeniden Seyyit Nezir’i getirdi; Zühal Tekkanat’tan boşalan başkan yardımcılığı görevini derneğin sekiz yıllık saymanı Aydan Ay üstlenirken, saymanlığı Damar Orhan Özgül devraldı. Yazmanlık görevini Nisa Leyla’nın yüklendiği CSKSD’nin basın ve halkla ilişkiler sorumluluğunu ise Ali Kandaz ve Olcay Bağır yürütecek... Yönetim Kurulu’nun yeni üyelerinden Gözde Eldemir, “Yeni dönemde uluslararası etkinliklerle Cemal Süreya şiirini evrensel düzeyde hakkettiği yaygınlığa taşıyacağız” diyerek, “başkanın atılım program ve önerilerini gerçekleştirme yönündeki kadrolaşmasını destekleyeceklerini” belirtti.
Seyyit Nezir, “Genel Kurul’un verdiği güç ve cesaretle yolumuza devam edeceğiz” dedi. Nezir, “7 kişilik merkez yönetiminin 7 kişilik ikinci ve deneyimli bir kadroyla ülke çapında etkili bir kültür sanat rüzgârı estirmekle kalmayıp evrensel açılımlara yöneleceğini” söyledi.
TEKKANAT’IN EMEKLERİNE SAYGI
Barış Erdoğan, “derneğin her nedense düşmanı çok, ama Genel Kurul her türlü saldırıya karşı, Seyyit Nezir’in özverili çabalarına destek verdi” derken; Beyazıt Kahraman, “Belediyelerin katkısını daha etkili düzeyde sağlama gereğini” anımsattı. Mustafa ışık; derneğin politik odaklardan uzak durmasının önemini vurguladı. Fügen Kıvılcımer, “yıllar sonra ilk kez bu kadar coşkulu bir kalabalığın Genel Kurul’a katılmasından mutluluk duyduğunu” belirterek, “bu coşkuyu Nezir’in enerjisine borçluyuz” dedi.
Yeni dönemde Denetleme Kurulu’nda görev alan Mecit Ünal; “Kaz Dağları’nı koruma eylemlerine demeç ve panellerle verilen desteği dernekçe eylem alanına yapılacak ziyaretlerle sürdürmeyi” savundu.
Cemal Süreya ödüllerinin yeniden konmasını öneren Hüseyin Alemdar, “Ödül öncelikle gençlere yönelik olmalı” dedi. Ali Kandaz, “ödüllerin 2020’de yeniden konabileceğini” söylerken; Divan Başkanı Cemil Orkunoğlu, “şaire para ödülü yanlıştır” diyerek dergiye dikkat çekti: “Üvercinka ciltleri sayesinde derneğin bağış kampanyalarının da ivme kazanacağını” belirten Orkunoğlu, “üye sayımızı her geçen gün artırmalı, derneğin büyümesinde ödenti ve bağışların payını yükseltmeliyiz” dedi.
Genel Kurul’da derneğin kurucularından Zühal Tekkanat tüm konuşmacılarca saygıyla anılarak, emek ve katkılarının geleceğe taşınacağı vurgulandı (https://kulturpostasi.com/cemal-sureya-kultur-sanat-dernegi-yonetimi-HYPER
LINK “https://kulturpostasi.com/cemal-sureya-kultur-sanat-dernegi-yone timi-genclesti/?fbclid”genclesti/?fbclid yine http://evvel.org/cemal-sureya-kultur-sanat-dernegi ayrıca https://www.kirpigibi.com/csksd-olagan-genel-kurulu-sonuclandi?fbclid).
SAFSATALARA YANIT
Emperyalizmin amansız kuşatmasına karşı kültürel etkinliklerin yanı sıra Üvercinka dergisiyle inatçı bir savaşım yürütürken Aydınlık saflarından da kimi saldırılara maruz kalan ve 102 üyesi bulunan dernekte Genel Kurul’a katılamayanlarsa şu yanıt dolayısıyla desteklerini gönderdi:
“Yeni Ortaçağ’da son moda hurafeci ve safsatacı sürüsü, cenazelerdeki kişilerin sayısına kafayı takmış... CSKSD; Zühal Tekkanat’ın cenazenin ailesince 29 Ekim’de defnedilmesine saygı gösterdi. “Zühal Tekkanat aramızda” diyerek 30 Ekim günü BMKM’de kendi uğurlama törenini yaptı. Bilmezler mi ki aydınlanmanın en etkili ve kavgacı yazarı koskoca Molière kilise tarafından aforoz edilince, kralın desteğine karşın, dev yazarın cenazesinde yalnızca 12 kişi bulunmuştu. Çok uzağa gitmeye gerek yok: Twitter salyalarını ortalığa haber diye saçanlar unuttular mı ki, Aziz Nesin, Yeni Ortaçağ tellallarının saldırısına metelik vermemiş, cenaze törenine bile tenezzül etmemiştir. Yine Gülriz Sururi’nin cenazesi de vasiyeti gereği, törensiz gömülmüştü...
Peki, hepsi bir yana, İslâmcılar arasında, “Resulullah’ın cenazesine 15 kişi mi katıldı?” sorusu etrafında 15 asırdır süregiden tartışmaya ne buyuruyor acaba dijital donanımlı Twitter hurafecileri ve sanal sansasyonel haber TV’leri? (https://odatv.com/cemal-sureyanin-esinin-cenazesiden-tepki-ceken-kare-03111957_m.html)
BİR DİKKAT ÖNERİSİ
Özenle kaleme aldığı yazılarını her zaman ince bir dikkatle okuduğum Yıldırım Koç, çok önemli saptama ve vurgular içeren dünkü yazısında şaşırtıcı bir değerlendirmeye yer verdi (https://www.aydinlik.com.tr/stalin-ve-mao-nun-ataturk-konusundaki-yanlis-gorusleri-yildirim-koc-kose-yazilari-kasim-2019):
“... İnsanlar yalnızca üretip tüketmezler, insanların yalnızca sınıf kimliği yoktur. İnsanların etnik köken, inanç, siyasi görüş, meslek vb gibi kimlikleri veya aidiyetleri de vardır. ... Toplumsal ve siyasal ilişkiler ve gelişmelerde bazı durumlarda bu diğer kimlikler de etkili bir rol oynar. Bu ek unsurların da dikkate alınması ve basit sınıflandırmalardan kaçınılması, özellikle Kemalist Devrim’in kavranabilmesi açısından gereklidir.”
Marksizm’in insanlığa öğrettiğine göre, üretim araçları ve üretim ilişkileriyle üstyapı hep birlikte üretim tarzını oluşturur. Üstyapı, altyapıya bir ek değildir, bütünlüğün diyalektik unsurları içinde yer alır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Biz bize benzeriz” sözüyle vurguladığı olgular bütünü de bu bilimsel gerçeğin kapsamı dışında değildir.