Cumartesi mektupları-(TAMAMI)
Bu hafta gelen mektuplar hayli çok. Büyük bölümü CHP yönetimi ve milletvekillerine karşı eleştirilerle dolu. Sıkıntıların mektuplara dökülmesinden çok toplumun demokratik direnişe çağrılması gerekir. Her toplumsal direniş bir öncü bekler ve geridekiler onu izler.
İşte Mesut Eroğlu ve arkadaşlarının CHP milletvekillerine karşı çığlığı:
“Türkiye hızla Ortadoğu coğrafyasının bir parçası haline dönüştürülmektedir. 10 yıllık AKP iktidarının mevcut anayasal rejime karşı yürüttüğü faaliyetler ‘laikliğe karşı odak’ olma tanımı ile geçmiş dönem Anayasa Mahkemesi tarafından tescil edilmiştir. Bu siyasi partinin en son 12 Eylül 2010’da, darbenin yapıldığı günde ‘darbecileri yargılama iddiası’ ile referanduma gönderdiği Anayasal düzenlemelerin hukukta nasıl ‘yeni bir darbe’ yaptığı, ‘yeni hukuk’ düzenimizin uygulamaları ile açığa çıkmıştır.
O gün bu Anayasal sürece ‘yetmez ama evet’ diyenlerin katkıları ile hukuk sistemimiz bağımsızlığını kaybetmiştir ve ‘AKP yargısı’ halini almıştır. AKP referandum sonrası yüzde 48 oy oranına ulaşmış olmanın özgüveni ile rejime karşı yürüttüğü faaliyetleri açığa çıkararak güç gösterisi eşliğinde yaşama geçirmektedir. 4+4+4 yasalaşırken vekiller Meclis’te, asiller sokakta ayaklar altına alınmıştır... Bütün bunlar göz önüne alınırsa AKP tarafından ortaya konulan Yeni Anayasa masasından çıkacak anayasanın AKP Anayasası olacağı açık değil midir?
AKP’nin Atatürk’ün kurduğu Laik-Demokratik Cumhuriyet temelleri ile yaptığı mücadele yandaş medya örtmesi ile bile gizlenemeyecek durumdadır. Laik-Demokratik Cumhuriyet 4+4+4 ile fiili olarak tamamen ortadan kaldırılmış, mevcut Anayasayı hiçe sayan uygulamalar sebebi ile ana muhalefet partisi Anayasa Mahkemesi kapısından ayrılmaz olmuştur.
Bu çerçevede Laik Demokratik Sosyal Hukuk devletinden geriye kalan izlerin Yeni Anayasa ile tamamen silineceğini, dış destekli bu taleplerin Ortadoğu cehenneminde Türkiye’ye biçilen Yeni Osmanlı rolünün tamamlayıcısı olacağı açıktır... CHP Genel Başkanı’nın ısrarla “sonuna kadar masadayız” talimatı vermesi CHP’nin, Atatürk’ün kurduğu Laik Demokratik Cumhuriyetin son izlerinin kalıcı olarak silinmesi için AKP’ye dolaylı desteği olarak algılanmaktadır.
Bizler, Atatürk’ün eserlerine sahip çıkmak isteyenler, Türkiye’nin çağdaş dünyanın bağımsız bir parçası olarak yaşamasını isteyenler; ülkemizin hızla Ortadoğu cehenneminin bir parçası haline dönüşmesine seyirci kalmak istemiyoruz.
Bu yüzden bu ülkenin kurucusu Atatürk’ün kurduğu CHP’nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ndan çekilerek Yeni Anayasa sürecini durdurmasını talep ediyoruz. Saygılarımızla,
İmzalar...”
Ve başka bir ses daha
Isparta ADD tarafından yapılan açıklamada, ‘Vicdani ret hareketi’ eleştirilmekte. Açıklamayı özetle sizlere duyuruyoruz:
“Vicdani ret hareketi”, TSK’nın, Türk Ulusu’yla bütünleşmiş yapısını ortadan kaldırmanın, küresel finans kapitalin faşist uygulamalarını Türk Ulusuna dayatmak yoluyla Türklüğün, Türk Ulusunun ve bu erdemleri yaşatmakla yükümlü Mustafa Kemal’in Ordusu’nun tasfiye edilmesinin bir başka adıdır.
Bu plan yıllar öncesinden hazırlanmıştır. CIA’nın gayrı resmi yayın organlarından Rand Corporation “TSK hizadan çıkıyor” diyordu. Hizaya sokmak için 2002-2003 yıllarından beri planlanan Ergenekon süreci devreye sokuldu. Dünya örnekleri bir yana, ulus devlet sistemi, yapısallığı gereği orduya sahiptir. Bu operasyonların varmak istediği temel amaç TSK’yı etkisizleştirmek, itibarsızlaştırmaktan öte, devlete karşı çıkarak devleti ortadan kaldırmaktır. Mustafa Kemal Atatürk ordumuzu şöyle tanımlar: “Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir.”
Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük iki eserinden biri olarak gösterdiği, partinin içinden kimilerinin ‘batı emperyalizminin’ tezgâhında üretimi yapılmış, ‘insan hakları’ kılıfı ile ambalajlanmış ve servis edilmiş bir tuzak olan ‘Vicdani ret hareketine’ PKK’nın TBMM’deki temsilcisi olan parti ile birlikte destek vermesini nasıl açıklayacaklar?
Bu süreçte, yıkım organizasyonunun ortaklığı ve destekçiliği Atatürk’ün partisine ihanet değilse nedir? Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya çalışanlarla mücadele etmek, Cumhuriyeti kuran partinin yeni yönetiminin öz görevi değil midir?
Cumhuriyet rejimi, şeriata dönüştürülüyor, muhalifler tutuklanıyor, ordu her türlü iç ve dış saldırıyla itibarsızlaştırılıyor.”
ADD Isparta Şubesi