Cumartesi Mektupları -(TAMAMI)

İlki beni duygulandıran ve aynı zamanda heyecanlandıran bir mektup. Altay Yücel adlı okurum belki ki, sadece Kemalist bir yurttaş değil, aynı zamanda da ülkesinin sorunlarına demokratik bir çözüm arayan bir vatansever.

Yarın “Politikanın Nabzı” programında sanırım bu konu üzerine durmamız gerekiyor. Aynı zamanda bazı sorulara yanıt aramamızın da tam zamanı.

Bu ülkede konuşmaktan korkan, siyaseti sadece koltuk kapmaca sanatı olarak görenler kadar Sayın Yekta Güngör Özgen’in deyimi de “hainler” o kadar çoğaldı ki; böyle sesler bizi daha da karşı devrime karşı Cumhuriyeti, korumak ve kollamakla göreve davet ediyor. Ve demek istiyor ki: “Artık Atatürk devrimleri ve Cumhuriyet paydasında birleşin. Siyasal parti farkı gözetmeden Cumhuriyeti içine sindiren, onu ve devrimlerini sorgulamayı meslek edinenleri itin, SOROS yandaşlarına karşı birleşin ve korkaklar, susanlar tayfasından bir an önce uzaklaşın.”

Perinçek’in çağrısı

Laiklik karşıtlarına, döneklere, satılmışlara karşı özellikle medyada iktidar köleliğini seçmişlere karşı öyle bir demokratik birliktelik ve sinerji oluşturacağız ki; Mustafa Kemal ve arkadaşlarının 88 yıllık Cumhuriyeti kaldığı yerden aynı heyecanla devam edecek. O mektup bana yazılmış ancak tümünüzü ilgilendiriyor. O soruların yanıtlarını hem Sayın Öymen hem de Şahin Mengü kuşkusuz bana ulaştıracaklar, ben de bu sütunda sizlerle paylaşacağım. Fakat önce o mektubu okuyalım:

“Sayın Kurtul Altuğ,

Yazınızı okuyunca yaram depreşti, görüşümü aktarma ihtiyacı duydum. ‘Deniz Baykal neden konuşmuyor, Onur Öymen’in söylediklerini açıkça söyleyemiyor?’ diyorsunuz. Bir de zindandaki Doğu Perinçek’in ‘Cumhuriyette ve Atatürk’te birleşelim’ çağrısını cesaret örneği olarak gösteriyorsunuz. Sayın Perinçek daha önceki bir yazısında ‘Bize bir adres gösterin gidelim, şayet gösteremiyorsanız İşçi Partisi’ne gelin orada mücadeleye devam edelim’ çağrısı yapmıştı.

Sizden ricam şu. Dost olarak gördüğümüz özellikle Sayın Onur Öymen, Şahin Mengü neden Doğu Perinçek’in bu çağrısına katılmıyorlar? İsmini buraya yazmadığım birçok kişi bu mevzilerden CHP’yi eleştiriyor ama hala orada durmaya devam ediyor. Size geçen hafta yolladığım yazımdaki soruyu tekrarlayacağım. Bu kişiler bizim gazımızı mı alıyorlar?

Lütfen bu konudaki görüşlerini sorup, yanıtları köşenizde veya Pazar günü aktarırsanız sevinç duyarız. Saygılarımla. Altay Yücel”

En çok okunan 5 kitap

Dostlarım bu hafta beni çok mutlu etti. Bodrum’da tanıdığım Anıl ailesi bana mutlu bir haberi ulaştırdı. Temmuz 2012’de en çok okunan 5 kitap arasında benim rahmetli dostum Yayıncı Ahmet Küflü tarafından ikinci baskısı yapılan “Genelkurmay’ın Işıkları Yanıyordu” kitabım -2006 yılında ilk kez basılmış, kısa bir süre sonra da 2. Baskısı okuyucuya sunulmuştur- yeni yayınlar içinde 5. sırada yer almış. Kitabın ana konuları şunlardı: “Süngü- Sandık- İrticanın Ayak Sesleri- Ilımlı İslamın başarısının Öyküsü”. 2006’dan sonra aynı kitabın bir başka bakış açısıyla yazılanın genişletilmiş yeni baskısını da başka bir yayınevi -İSİM Yayınevi- yineledi. Ona da “Genelkurmay’ın Işıkları Söndü!” ismini koymuştuk! Onun tarihi de 2010. Üzülerek ifade edeyim; yazdıklarımda hiç yanılmamışım. Yanıldığım tek nokta aslanlı binanın ışıklarının artık yanamaz olmasıydı. 2011 ve 2012’yi yakında bırakacağız. Eğer gözlerim görür ve elim bilgisayara değmeye devam ederse, bugünlerin gerçek yüzünü de belki daha değişik koşullarla yazabileceğim. İşte sizlere o kitaplarla ilgili bilgiyi ulaştırmama yardımı olan ve Milli Kütüphane’de görmeyen gözler için onlara göz olup seslendiren Sayın Jale Anıl’ın mektubu ve eki:

Sevgili büyüğüm;

Uzun zamandır Milli Kütüphane Konuşan Kitaplık sitesine bakmıyordum. Bugün baktım ve sizinle de paylaşmak istedim. Kitabınız Temmuz ayı içinde en çok okunan kitap listesinin 5. sırasında görünüyor. Jale Anıl