Cumhurbaşkanı’ndan yönetim dersi

Cumhurbaşkanı geçen gün bir televizyon söyleşisinde şunları söylüyordu: Erdoğan, “Ben ne diyorum? CHP ‘3 Ç’dir, ‘3 Y’dir, çöp, çukur, çamur.” ifadesini kullandı.
Görüntülerin yeni olduğunun hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Benim İstanbul’u aldığım zaman çöp dağları vardı, şimdi buyurun bakın burada da yine aynen çöp dağları oluşmuş. Maaşları da ödeyemiyorlar. Bu iyi günleri, daha kötü günler var, sefilleri oynayacaklar bunlar, yapamazlar. Çünkü yöneticilikte finans yönetimi çok çok önemlidir, insan yönetimi çok çok önemlidir, bilgi yönetimi çok çok önemlidir. Eğer bu üçü halledilmediği sürece batarsınız, bu hale düşersiniz. Bunlarda bunların hiçbiri yok. Diğer üçlü de ‘yokluk, yoksulluk, yasaklar’ işte biz bunları da kaldırdık. Şimdi İzmir’de Nihat Bey o ‘3 Ç’ye bir dördüncüyü ilave etti, o da çarpık yapılaşma. Hakikaten İzmir’in de İstanbul’un da bu çarpık yapılaşması bu da bir felaket” dedi.
Bu sözler bizi ülke nasıl yönetiliyor ve belediye başkanları nasıl bir yönetici olmalı sorusuna cevap aramaya itti.

FİNANS YÖNETİMİ
Finans yönetimini basit olarak şöyle tanımlayabiliriz: yönettiğiniz ülke, şirket, işletme, belediye, dernek, vakıf her ne olursa olsun gelir ve giderini yönetmek. Bütçesini dengeli götürmek. Ödenemez borçlara meydan vermemek. Yolsuzluğa olanak tanımamak. Toplumsal zarar yaratacak aşırı kar ve ranttan kaçınmak. Yönettiğiniz birimi spekülatif biçimde yönetmemek.
Bu tanıma göre şu soruları soruyoruz:
Ülkemiz borç batağında mı? Bütçesi açık veriyor mu?
Belediyelerimiz borç içinde yüzüyor mu?
Rant ekonomisi var mı? Spekülatif kazançlar söz konusu mu?
İsraf ekonomisi mi var, yoksa tasarruf ekonomisi mi?
Bu temel sorulara hayır cevabı veriyorsanız Türkiye ve belediyeler iyi yönetilmiş ve yönetilmeye devam eder.

İNSAN YÖNETİMİ
İnsan yönetimi neyi yönetiyorsanız oradaki insanları sevgiyle, sevgiye dayanan otorite ile, empati yaparak yönetmek ve insanları kutuplaştırmadan, insanlara hakaret etmeden insanı insan görerek yönetmek demektir.
Bu tanımlamamıza göre şu soruları soruyoruz:
Türkiye’de insanlar kutuplara ayrılmış mı? İnsanlar birbirinin gözünü oyacak duruma gelmiş mi?*Kamu idareleri, yerel yönetimlerde insan yönetimi particilik kriterlerine göre yönetiliyor mu?
Ülkemizde, işletmelerde ,belediyelerde, toplumda insanlar yorgun, yılgın, bıkkın ve umutsuz mu?*Yönetmede biat mı yoksa liyakat mı geçerli?
Bu temel sorulara olumlu cevap veriyorsanız Türkiye ve belediyeler iyi yönetilmiş ve yönetilecek.

BİLGİ YÖNETİMİ
Bilgiyi, bilgili insanları, konusunda deneyimli insanları, çağdaş dünyayı kucaklamak olarak tanımlayacağımız bilgi yönetimi bizde ne kadar iyi yapılıyor?
Türkiye’yi yönetenler, kamu yöneticileri, yerel yöneticiler bilgili ve deneyimli insanlar mı? Liyakat mı, yoksa aidiyet mi ön planda?
Türkiye çağdaş bir ülkeye yakışır bilgi toplumu mu?
Yöneticiler bilgi ve matematiği mi esas alıyorlar yoksa Allah’a mı güveniyorlar? Her işimizi Allah’a mı havale ediyoruz?
Bunlara da olumlu cevap verebilirsek toplum olarak bilgi yönetiminde iyiyiz demektir.

SİZCE?
Biz burada soruların cevabını ve takdiri size bırakıyor, yönetim sanatı konusunda Başkanımızın sözlerini kulağımıza küpe yapıyoruz!