Cumhuriyet gazetesi-1

Bildiğiniz gibi FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan Cumhuriyet gazetesinin bazı yazarları ve yöneticilerinin davaları başladı. Bu davanın niteliğini ve dayanaklarını ayrı bir tartışma konusu yapmak üzere bir kenara bırakırsak bu dava ile Cumhuriyet Vakfı seçimlerine ilişkin davanın hiçbir ilgisinin olmadığını ve şu anda görülmekte olan davanın gerekçesi ve nedeni olarak görülmemesi gerektiğini belirtmek istiyoruz. Çünkü birçok kişi yanlış biliyor ve spekülasyon yapıyor. Üstelik vakıf seçimlerini yargıya taşıyanlar haksız biçimde töhmet altında bırakılıyor.
Bu nedenle Cumhuriyet gazetesinin geldiği bugünkü noktaya bir yolculuk yapmakta yarar var.

CUMHURİYET VAKFI

Cumhuriyet gazetesinin isim hakkı sahibi Cumhuriyet Vakfıdır. CV’nın kurulması Nadir Nadi’nin fikri idi. Nadir Nadi Ailesi onurlu geçmişini geleceğe güvenle bağlamak amacıyla 1993’de kuruldu. Cumhuriyet gazetesinin amacını 7 Mayıs 1924’de yayınladığı ilk sayısında kurucusu Yunus Nadi şöyle kaleme almıştı:
Cumhuriyet ne hükümet ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet’in bilimsel ve yaygın anlatımıyla demokrasinin savunucusudur
Cumhuriyet ve demokrasi fikir ve esaslarını yıkmaya çalışan her kuvvete karşı mücadele edecektir. Ülkemizde her anlamıyla gerçek bir demokrasi kurulması için bütün varlığı ile çalışacaktır.
Cumhuriyet Atatürk devrim ve ilkelerinin açtığı “aydınlanma” yolunda, aklın bağnazlıktan, bilimin dinden bağımsızlaşması ve laiklik ilkesinin toplumca benimsenmesi için çaba gösterecektir.
Cumhuriyet “İnsan Hakları ve Temel Özgürlükleri Bildirgesi”ni demokrasinin evrensel anayasası olarak kabul eder ve amaçlarını ancak Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ve bütünlüğü kapsamında ulaşılacağını temel ilke sayar.

CUMHURİYET GAZETESİ

Cumhuriyet gazetesi işte Nadi Ailesi'nin isim haklarını vakfederek ve nasıl bir gazete çıkacağını da şart koşarak uzun yıllardır hepimizin sevgilisi olmuş bir vakıf gazetesidir. Ne zamana kadar? İlhan Selçuk’un ölümü ile yönetimin tamamen değişmesi ve gazetenin de Vakıf senedinin yukarıda belirttiğimiz başlangıç bölümünde yazılı çizgisinden çıkmasına kadar.
Cumhuriyet Gazetesi vakıf amacı ve vakfedenlerin şartlarına göre çıkartılması gereken bir gazetedir.
Bu gazete şu çizgiler dışına çıkamaz. Çıktığı takdirde vakıf senedine aykırı bir gazete durumuna gelecektir.
* Atatürk ilkelerine sadık olacaktır.
* Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü savunacaktır.
* Etnik bölücülük yapmayacaktır.
* Tarikatlara prim vermeyecek ve onları desteklemeyecektir.
* Türkçeden başka bir dile manşet atmayacaktır.
* Yazarları Atatürk’e sövmeyecektir.
* Yazarları herkese her kesime aynı mesafede ve tarafsız kalmak zorundadır.
* Yazarı ve çizeri Pensilvanya’ya gidemez.
* Yazarı özyönetimi savunamaz.
* Gazete bağımsız Kürt yönetimi veya devleti kurulmasına cesaretlendirici yayınlar yapamaz.

GAZETENİN KİMYASI DEĞİŞTİ

Gazete İlhan Selçuk’un ölümü ve yönetimin değişmesi ile farklı bir çizgiye taşındı. Bu çizgi Vakıf senedinde yazılı ilkelerden vazgeçmek anlamına geliyordu. Yayın politikası tercihi bu anlamda değişti.
Oysa gazeteyi yönetenler bu çizgide bir yayını yapmaları vakfedenlerin şartlarına ve isim hakkını bağışlama niyetlerine aykırı idi. Bizim de iddiamız yayın politikasındaki bu değişikliğin yapılamayacağı yönünde idi.
Elbette gazeteler yayın politikalarını istedikleri gibi belirleyebilirler. Kürtçe manşet de atabilirler. Tarikatları destekleyebilirler. Ancak bu anlamda bir gazete yayını yapmak isteyen Cumhuriyet’te yönetimi değiştirerek Cumhuriyet gazetesi adıyla bunu yapamaz. Yapmak isterse başka bir gazete çıkartır. Çünkü vakıf senedindeki amaca uygun olmayan bir yayın anlayışı gazetenin kimyasının değiştirilmesidir. Bu da vakfedenin iradesine aykırıdır.

İDDİAMIZ

İddiamız şu: Cumhuriyet gazetesinin kimyası yeni yöneticileri tarafından değiştirilmiştir. Bu yeni yayın politikasının nasıl olduğu ve hukuki sürece taşınmasına yol açtığı bizim ilgi alanımızda değildir. Bu yayın politikası ile suç işlenmiştir, işlenmemiştir, haksız tutuklamalar vardır, yoktur; bu da bizim tartışma konumuza yukarıda açıkladıklarımız çerçevesinde girmemektedir.
Biz vakıf yönetim kurulu seçimlerinin vakıf senedine ve hukuka aykırı yapıldığını iddia ettik. Alev Coşkun, Mustafa Balbay, Şevket Tokuş ve Mustafa Pamukoğlu’nun bu konuda dava konusu talepleri mahkemece kabul edildi. Mahkeme evet, bu seçimler yasal değil dedi.
Olay bundan ibarettir.
Devam edeceğiz.