Cumhuriyet’in 100. yılı nasıl kutlanmalı?

Her bir şeyin -kimi zaman gereğinden fazla- konuşulduğu toplumda her nedense 100. Yılını kutlayacak cumhuriyeti bir türlü gündeme taşıyıp konuşamıyoruz. Bir kaç isteksiz ve de niyetsiz mırıldanmalar dışında sanki kimsenin 100. yıldan haberi yokmuş gibisinden edilgin bir konuma geçmeleri, biraz değil, bir hayli garip geliyor insana... Yüzüncü yılların bir toplumda ne denli öneme sahip olduğunu herkes bilir. Bundan dolayıdır ki her alandaki yüzüncü yılları kutlamak için, bir değil, bir kaç yıl öncesinden planlı çalışmalara başlanılmış olması gerekir... Bu doğrultuda yapılan hazırlıklarda izlenecek tek yol ise, geride bırakılan yüzyılın tüm erdem ve değerlerini bir sonraki yüzyıla taşınmasıdır.
Ama bizde böyle olmuyor... Sanki son anda anımsanmış gibi, bir dizi yüzeysel etkinliklerle baştan savarcasına, alelacele bir şeyler yapılıp savuşturuluyor...
Oysa kutlayacağımız yüz yıl, zamana dayalı sıradan bir olay ya da olgunun bir yüzyılı değil, Cumhuriyetimizin; bir toplumu ortak bir paydada birleştirerek coşkuyla kutlanıp bir diğer yüzyıla da örnek olacak bir yüzyıl.
Ama ne ses var ne seda... Herkes üç maymunu oynar gibi... Sonrasında bir anda titreyip kendimize gelmek, bir çırpıda bu yıla özgü marşlar bestelemek, maketimsi dekorlar içinde kurgulanan müsamereler yapmak, bunlara ünlü bir sanatçının son anda düşünülen bir konseri ile bir kaç sergi eklemek ve de geleneksel olan fener alaylarıyla bu önemli yüzyılı kutlamış gibi gözükmek...
Tüm bunları düşünürken eski defterlere de göz atmayı ihmal etmedim. Cumhuriyetin 75. yılını kutlayacağımız yıllarda genel yayın müdürlüğünü yaptığım Negatif dergilerine bir göz gezdirdim. Bu zaman diliminde çıkarılan dergilerin birinde –sanırım yine aynı ilgisizlik yüzünden olacak- Cumhuriyet’in 75. yılı için yazar-çizerlerle “Cumhuriyeti Nasıl Kutlamalıyız” başlığını içeren bir anket yapma gereksinimini duymuşuz. Bakın neler çıkmış ortaya...
Atilla İlhan, yanıtına çocukluk döneminde kutladığı 10. yıla ilişkin anılarıyla başlamış: “O zamanlar çocuktum. Millet sokaklardaydı, fener alayları vardı. Prensip olarak askerler yapıyordu bu fener alaylarını ama eline bir meşale alan herkes alaya katılıyordu. Cami avlularında, meydanlarda davullar zurnalar çalıyor, millet oynuyordu. O zamanlar çok heyecanlıydı halk. Şimdi bunu halkta nasıl uyandırırlar bilmiyorum. Zor...
O zaman ne radyo vardı ne televizyon vardı, ne de basın bu kadar güçlüydü, buna rağmen coşku yaratılmıştı. Heyecan vardı, şimdi yok. Üstelik yönetime güven yok. Bu yüzden katılım olacağını zannetmiyorum.
Nasıl indirirler halka bilmiyorum. İndirilmesi gereklidir. O heyecan mutlaka yaratılmalıdır. Çünkü bu heyecanı yaratamazlarsa cumhuriyeti ayakta tutmazlar... Ama öte yandan bunu yıkmak için de 50 senedir ellerinden geleni yapıyorlar. Bu da bir gerçek...”
Mehmet Ali Kılıçbay ise yapılacak kutlamalar üzerinde durmuş “Şimdi trilyonlar sarf edilecek, bir sürü yer bundan rant toplamak için yararlanacak. Yasak savma kabilinden siparişler veriyorlar, bir takım kurumlar. Bunların çoğu uyduruk olacak, paralar büyük ölçüde ziyan edilecek.”
Ankete yanıt veren Ünsal Oskay ise kutlamaların bir başka yanına değinmiş “Cumhuriyetin 75. Yılı kutlamaları, cumhuriyet kurulduğundan beri giderek solgunlaşan kurumların ritüel kısmındaki sıcaklığı tekrar kazandıracak biçimde olmalı. Kendi zamanında törensi olan ve bu ritüelleri canlı tutmaya yönelik öğelerle süslenen kültürel etkinlikler, daha sonraları toplumsal bir alışkanlık, hatta dahası yönetici elitin bir dayatması biçiminde süregelmiştir. Ama içi gitgide yoksullaşmıştır. O dönemlerde halkla beraber inanılmaz işleri başaranların yerine geçenlerin, kurucu ilk kuşaklardan hangi yerlerde, hangi noktalarda ve ne gibi bencilce hesaplarla ayrıldığını, uzaklaştığını araştırarak açıklamak gerekir bunu, halkın nankörlüğüne yormak yerine.”
Sanki dün verilmiş gibi yanıtlar...
Yıllar değişiyor, ama kutlamalardaki sorunlar hep aynı kalıyor...
50. yılda bunu konuştuk, 75. yılda hem konuştuk hem tartıştık, 100. yılda ise ne konuşup ne de tartışıyoruz...
Böyle mi kutlanmalı Cumhuriyetimizin 100. Yılı?