Cumhuriyetin 91. Yılı
Ulu önder Atatürk’ün “Benim iki büyük eserimden biri” dediği Cumhuriyetimizin 91. yıldönümünü dün kutladık.
Son iki üç gündür, onun ikinci büyük eserim dediği “Cumhuriyet Halk Partisi” milletvekillerinin yayınladıkları çok güzel bayram mesajları okudum.
Bu güzel mesajları yayınlayan saygı değer milletvekilleri onun iki büyük eseri tehdit ve tehlike altındayken nasıl oluyor da sessiz kalarak olanları seyredebiliyorlar diye hayretler içinde kaldım.
Bugün iktidarı elinde bulunduran AKP yönetiminin Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetle sorunları olduğu, ondan rövanş almak için yanıp tutuştuğu gün gibi ortada.
Onun ikinci büyük eserim dediği, devletten evvel var olan, devleti kuran Cumhuriyet Halk Partisi’nin şimdiki yöneticilerinin AKP yönetiminin işini kolaylaştırır şekildeki tutum ve davranışlarına, CHP’lilerin nasıl sessiz kaldıklarını anlayabilmiş değilim.
SEVR İLE PARALELLER
Bugün CHP’yi yönetenler, Avrupa Konseyi üyelerinden sadece dördünün çekincesiz imzaladığı Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na Türkiye’nin koyduğu çekincelerin tümünü kaldıracağını söyleyebilmektedirler.
Aynı CHP yöneticileri, ana dilde eğitimi bu ülkede sorun olmaktan çıkaracaklarını açıklamaktadırlar.
Bu Cumhuriyet Bayramında kutlama mesajları yayınlayan Cumhuriyet Halk Partili saygıdeğer Milletvekillerinin, geçmiş dönemler parti yöneticilerinin, bu devleti harp meydanlarında, kan ve göz yaşıyla kuranların yırtıp attıkları Sevr antlaşmasını okumalarını kendilerine öneririm.
Onu okurlarsa, bugünkü parti yönetiminin Yerel Yönetimler Özerklik Şartına Türkiye’nin koyduğu çekinceleri kaldırarak ve ana dilde eğitimin önünü açarak Sevr’i hayata geçirmek isteyenlerle aynı paralelde olduklarını görürler.
Yerel Yönetimler Şartı’na Türkiye’nin koyduğu çekinceleri kaldırmak demek, idari ve mali özerklik tanımak demektir.
Bunu kim istemektedir, etnisiteyi Anayasa’ya sokmaya çalışan, etnik bölücülük yapan Kürtler ve yarı aydınlar ile onların sırtını sıvazlayan ABD ve AB ülkeleri.
Sevr antlaşmasının 62. Maddesi Kürtlere yerel özerkliğin tanınacağını “Kürtlerin sayıca üstün bulunduğu bölgelerin yerel özerkliğini, işbu Andlaşmanın yürürlüğe konulmasından başlayarak altı ay içinde “ diyerek belirtmiştir.
Aynı Andlaşmanın 64. maddesinde ise bu özerkliğin tanınmasından bir yıl sonra plebist yapılarak Türkiye’den bağımsızlıklarını isteyebileceklerine yer verilmiştir.
Ana dilde eğitim de yine Sevr’in 147. Maddesinde düzenlenmiştir.
Sevr’de bile “giderlerini kendileri ödemek üzere” denmesine rağmen, şimdi bölücüler, bu hizmeti devletin yapmasını istemektedirler.
CHP yöneticileri de buna destek olmaktadırlar.
Ayrıca Andlaşma aynen bugün de istedikleri şekilde ilk, orta, lise ve yüksek okulda ana dilde eğitim hakkı vermektedir.
İçerdeki tetikçileri ve destekçileri de Kürtçenin şimdilik (!) yardımcı ders olarak okutulabileceğini söylemektedirler.
‘KUZULARIN SESSİZLİĞİ’
Kimsenin ve hele CHP Milletvekillerinin biz SEVR’İ bilmiyorduk deme hakları yoktur.
Bütün bu olup bitenlere sessiz kalarak fakat kapalı kapılar arkasında parti yöneticileri hakkında ileri geri konuşanları veya iyice çürüsünler diye olan biteni “kuzuların sessizliğine” bürünerek seyredenleri tarih affetmeyecektir.
Bu yapılanlar tamamıyla Sevr’i uygulamaya koyarak, Lozan’ı fiilen yürürlükten kaldırma çabasıdır. Sevr’i yırtıp atıp Lozan’ı yapanlardan öç almaktır.
Kimler sayesinde?
Malesef basit milletvekilliği hesabı yapan, geçmişte ve şimdi milletvekilliği ve parti yöneticiliği yapmış ve yapan CHP’liler sayesinde.
“Size baktıkça Sevr’i yırtıp atıp, Lozan’ı yapanları hatırlıyorum” demek yetmemektedir.
Artık ayağa kalkıp Cumhuriyet Halk Partisi’ni kurtarma zamanıdır. Zira Cumhuriyet Halk Partisi kurtulmadan Türkiye kurtulmayacaktır.
Yaşananları basit bir milletvekilliği uğruna sessizce seyreden şimdiki ve geçmiş dönem milletvekillerinin sessizliğine, o büyük önderi unutturma çabalarına rağmen, onu unutmayan, Atatürkçülüğün geçmişin bekçiliği değil, geleceğin öncülüğü olduğuna inanmış milyonların Cumhuriyeti bayramı kutlu ve mutlu olsun.