Dağ fare doğurdu
Anti-emperyalist bir savaşın ardından Atatürk yüzü batıya dönük bir toplum yaratma savaşımını da başarı ile verdi. 9 Eylül 1923'te kurduğu Cumhuriyet Halk Fırkası (sonradan CHP) ile egemenliği mistik yapıdan arındırıp halkı egemenliğin sahibi yapan dev bir parti idi. Ekonomik, sosyal, kültürel anlamda sağlam bir alt yapıyı toplumun dayanağı yaptı. Kuruluşundan tam 91 yıl sonra toplanan 18. Olağanüstü CHP Kurultayı Atatürk'ün toplumun alt gelir gruplarını gözeten, emperyalizme (küreselleşmeye) karşı duran ülküsünü yok sayan ve geleceğe yönelik hiçbir umut sergilemeyen, güven vermeyen, sol adına hiçbir şey üretemeyen bir biçimde sona eren en heyecansız kurultaydı.
CHP'NİN BİR MİSYONU VARDI
CHP'nin kuruluş ilkelerinde devrimcilik, ulusculuk, yoksulu gözeten halkçılık, laiklik vardı. CHP ulusal değerleri öne çıkaran, bireyleri tarikatların, cemaatlerin köleliğinden kurtaran, köy enstitüleri ve eğitim seferberliği ile toplumun aydınlanmasına adanmış bir misyona sahipti. Bu misyon Ecevit döneminde CHP'de bayraklaştı ama sonrasında tamamen unutuldu. Köylünün hakkını köylüye, emeğin hakkını emekçiye veren bu yaklaşım ile CHP yüzde 42 oya ulaşmış bir partiydi. 12 Eylül faşizmi dinci örgütlenmelerin yolunu açarak, solun kolunu kanadını keserek, CHP'yi kapatarak bu ülkenin insanlarına çok büyük yanlış yaptı.
CHP sol söyleme dayalı bir ideolojiyi ve kadroyu özümsemişti. 1980 sonrasında bu tamamen terk edildi ve özellikle Kılıçdaroğlu döneminde toplumun tutucu, sağcı kesimine, cemaatlere yanaşarak iktidar hayalleri kuruldu ve fena halde yanlış yapıldı. AKP'de yaşanan tek adam süreci CHP'ye taşınmak istendi, örgüt dışlandı, partinin solcu, devrimci kadroları tasfiye edildi, ömründe hiç CHP'li olmamış insanlar öne çıkarıldı, Karen Fogg'n desteği ve katkısı ile CHP'yi kapatmak isteyenler önemli yerlere getirildi. Bir iktidar programı hazırlamaktan aciz kadrolar, sağ siyaset artıkları heyecanlı ve inançlı CHP'lilerin yerini aldı. Böylece 1950 öncesinin devrimci, aydınlanmacı CHP'sinin yerine ideolojisi, kimliği olmayan, topluma sunacağı hiçbir programı olmayan rüzgârın önündeki devedikeni olan bir parti yaratıldı.
CHP GÖLGE KABİNE KURMALI
Emeğe dayanmayan bir parti asla sol bir parti olamaz. Ecevit 1970'lerde aldığı yüzde 42 oyda emekçilerin büyük payı vardı. Şimdi ise emekçilerden korkan bir CHP var. Ödün vermez emekçiler partiye gelirse koltuklarından olacaklarını bildiklerinden CHP'nin sağcı egemenleri parti ile emekçiler arasına duvar örmüşlerdir. Oysa 34 milyonluk emekçi ordusu tek başına CHP'yi iktidara taşıyacak güçtedir ama bunun ayırdında değil aymaz muktedirler.
Kurultay CHP tabanında hiçbir umut ve heyecan yaratamadı. Kurultay sonucu, birkaç rötuşun dışında, eski tas eski hamamdan öte gidemedi. Ülke AKP yönetimi altında bir ekonomik çöküntüye, bölünmeye, hukuksuzluğa doğru hızla gidiyor. Halk başta siyasiler, yargı ve ordu olmak üzere devletin tüm kurumlarına karşı bir güven bunalımı içindedir. CHP bu bunalımdan yararlanabilir ve yararlanmalıdır. Derhal bir gölge kabine kurulmalı ve her Bakanlık'ta en az üç milletvekili ve dışarıdan yetkin akademisyenlere görev verilmelidir. Bu insanlar her Bakanlıkla ilgili ulusal çıkarları gözeten, yoksul halkın korunmasını amaçlayan ve altı okla örtüşen yeni sosyal demokrat politikaları hızla üretmeli ve bu programları ülke geneline yayarak halk ile paylaşmalıdır. Böyle bir girişim parti örgütüne ve yoksul kesimlere yeni bir heyecan getirecektir. Kılıçdaroğlu yanılmaktadır. Partide çatlak ses istemiyormuş. Aykırı düşünenler basında boy verirse disiplin uygulanacakmış. Peki muhalifler seslerini nerede duyuracak? Grup toplantıları monolog biçiminde, örgüt toplantıları yok. Muhalife sopa göstermek hiç yakışmadı CHP'in demokratlığına. CHP'de muhalifler de parti üyeleri de konuşabilmeli ve mutlaka tüm üyenin katılımı ile önseçim şartı getirilmeli. Bunlar yapılmazsa AKP'ye diktatörlük davetiyesini CHP göndermiş olacak.