Darbe yahut müsamere
Genelkurmay Başkanı da dâhil Kuvvet Komutanlarının hepsi, hatta Donanma Komutanı bile derdest edilmişti. Sadece Deniz Kuvvetleri Komutanı görevinin başındaydı. Toplam 210 kişi şehit olmuş, 2 bine yakın kişi yaralanmıştı. Uçaklar silahlı saldırı helikopterini düşürmüştü.
ANKARA’NIN GÖBEĞİNDE ŞEHİR SAVAŞI
Genelkurmay Karargâhı ve Jandarma Genel Komutanlığı ana binasında Cizre ve Silopi’yi anımsatan şiddetli şehir savaşları cereyan ediyordu. Emniyet Özel Harekât Birliği’nin karargâhı, MİT ve hatta yüce Meclis havadan bombalanıyordu. İstanbul ve özellikle Ankara semalarını bulutlar değil, F-16’lar kaplamıştı. İncirlik’ten kalkan tanker uçakları ile havada yakıt ikmali yapılıyordu. Uçaklar kalkışı engellemek için pistlere bomba yağdırıyordu...
Akıncı hava üssünde ihanetin karargâhı kurulmuştu. Tatildeki Cumhurbaşkanı’na yönelik olarak Çiğli’den özel eğitimli komandolarla üç helikopter havalanmıştı. Marmaris’te şiddetli çatışmalar yaşandı. Ses hızının üzerinde uçan F-16’lar bomba atıyor izlenimi yaratıyordu. Korsan emirlerle gemiler denize açılmıştı. Donanmanın kalbi Gölcük’te korkak, alçak ve zekâ geriliği çok önceden tescillenmiş bir hain amiral kendini Donanma Komutanı ilan etmişti. Karşı çıkanların kafasına sıkılacaktı...
BU ALÇAKLAR TÜRK OLAMAZDI!
Türkiye geçmişte de darbelerle sarsılmıştı. Ama bu kez bir gariplik vardı. İlk kez TSK’ya ait birimler ileri teknoloji ürünü silahlarla birbirlerine saldırıyordu. İlk kez günahsız insanlar acımasızca taranıyordu. İlk kez Türk’ün Meclisi ve kritik tesislerine havadan saldırı düzenleniyordu. İlk kez toplu ölümlerle korku ve panik havası yaratılarak ülke teslime zorlanıyordu. Neresinden bakarsanız bakın, bu kalkışma CIA kokuyordu. Çünkü bu topraklar böylesine vahşi bir girişimi düşünecek insanlar yetiştirmemişti. İhanet çetesinin gücü zaten sınırlıydı. Sıkıyönetim direktifine göre darbe gece saat 03’e planlanmıştı. Ancak sızan bilgiler ve vazgeçenler nedeniyle bir an önce harekete geçilmeliydi. Öyle de yaptılar. Cüretkâr eylemler, ölümler ve korku salarak bu gecikmeyi telafi etmeye çalıştılar...
EMPERYALİST SİSTEM NE YAPTI?
Darbe girişiminin başlangıcında ABD, AB, Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkeler sessiz kaldı. Rusya’da bulunan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, sorulan soruya cevap bile vermedi. “Demokratik bir ülkede böyle bir girişim kabul edilemez!” diyemedi. Darbenin başarısız olacağı anlaşılınca, “çevir kazı yanmasın!” başladı. Batı bir bütün olarak büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Şimdilik bu yenilgi duygusu, “soruşturmalarda hak hukuk!” diyerek dışa vuruluyor. Bu dünyanın kendi çıkarlarından başka hiçbir değeri olmadığı bir kez daha anlaşıldı. Genlerinde sorunlar olan ve uşaklığın kitabını yazan Küpeli Cem duygularına hâkim olamadı: “Girişimin başarısız olmasına üzüldüm!”
UCUZ PROPAGANDA MAKİNESİNİN DİŞLİLERİ
Emperyalist sistem büyük bir itibar kaybına uğradı. Türkiye’yi teslim almak için ellerinde kalan son koz da uçtu gitti! Bayrak bizde direk onlarda kaldı. Sabahı bile beklemeden psikolojik harekât makinesinin dişlilerini yağlamaya başladılar. Benzin dökme görevini ise Türkiye’deki adamlarına ve safdil insanlarımıza verdiler. Her zaman yaptıkları ve çok iyi sonuç aldıkları gibi Tayyip Erdoğan karşıtlığını merkeze koydular.
CIA uzmanlarının parmak izini taşıyan Psikolojik Harekât Planı sade ve yalındı. Planın omurgasını “sahte darbe” teşkil ediyordu: “Bu bir darbe değil müsameredir! Cumhurbaşkanı RTE tarafından başkanlık yolunu açmak için hazırlanmıştır...” Olaya böyle bakılınca, darbenin asıl failleri olan FETÖ ve emperyalist çeteler ustaca gizlenmiş oluyordu. Planı destekleyen unsur da, dallarını öne çıkararak ağacın ana gövdesini perdelemekti. Sokakları başıboş bırakan ve art niyetlileri denetleyemeyen AKP de buna çanak tutmuş oldu. Mehmetçik karşısında boğaz kesen fanatik cihatçılar görüntüsü bulunmaz bir kaftandı. Sahte görüntüler bile kullanıldı. Mehmetçik’e bu alçaklığı yapanların asla peşini bırakmayacağız...
Maalesef güvendiğimiz dağlara kar yağdı. Cumhuriyetçi bilinen yazarlar Batı’nın psikolojik savaş matbaasının ucuz mürekkebi oldu. Okyanusu gizleyerek insanlara gölet gösterme yarışına girdiler. Böylece, bilerek ya da bilmeyerek emperyalizmin saflarına katılmış oldular. Devam edeceğiz...