Davutoğlu’na Başbakanlığı Hz. Muhammed vermiş...
Türkiye Cumhuriyeti, ne zaman “laik” bir devlet oldu?
“1923” diyenler yanılıyor...
1921 yılında kabul edilen Anayasa ile egemenlik kayıtsız şartsız millete verildi. Böylece yüzyıllardır Allah’a ait olduğu kabul edilen egemenlik ilk defa olarak kullara geçti.
1922’de Saltanat...
1924’te Hilâfet kaldırıldı; dinin, devlet hayatındaki fonksiyonu azaltıldı. Aynı yıl Şeriyye Mahkemeleri’ne son verildi; Yargıtay’ın Şeriyye Dairesi kaldırıldı. Tevhidi Tedrisat Kanunu ile Mektep ve Medrese ikiliğine son verildi. Şer’i eğitim kaldırıldı. Devletin dininin İslâm olduğunu belirten madde Anayasa’dan çıkarıldı.
1925’te Tekke ve Zaviyeler kapatıldı; Şapka ve Kıyafet Devrimi gerçekleştirildi.
1926’da Medeni Kanun kabul edildi. Dini hükümlerin önemli bir bölümü daha hayatımızdan çıktı.
1928’de Devlet Başkanı’nın ve milletvekillerinin yeminleri ile mahkeme önündeki yeminler laikleştirildi. Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu, Ceza Kanunu şer’i hükümlerden arındırıldı.
Harf Devrimi gerçekleştirildi.
Son olarak da 5 Şubat 1937’de, “Lâiklik İlkesi” resmen Anayasa’ya girdi.
Yani Türkiye Cumhuriyeti, 5 Şubat 1937’den bu yana...
Diğer bir deyişle 78 yıl 3 ay 26 gündür resmen laik bir devlet!
Ve yine yürürlükteki anayasaya göre laiklik; asla “değiştirilemez” ve “değiştirilmesi teklif dahi edilemez” değerlerimiz arasında...
Eğer bir siyasi parti; bu ilkeyi Anayasa’dan çıkarmaya ya da değiştirmeye kalkışırsa; o parti hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “kapatma” istemiyle dava açılması gerekiyor.
***
İktidardaki AKP; bu konuda sabıkalı bir parti...
Anayasa Mahkemesi; yıllar önce bu partiyi “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olmaktan suçlu buldu.
Ancak kapatması gerekirken; iç ve dış kamuoyunun baskıları yüzünden komik bir para cezasıyla yasak savdı.
***
Yıl 2015... Dediğim gibi, laikliğin kabulünün üzerinden 78 yıl 3 ay 26 gün geçti...
AKP’nin eski Genel Başkanı, şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve aynı partinin şimdiki Genel Başkanı, Başbakan Ahmet Davutoğlu laikliğin kabulünün 78 yıl 3 ay 25’inci gününde, yani önceki gün Yenikapı Meydanı’nda düzenlenen “Fetih Şöleni”ne katıldı.
Mitingden önce hoca görünümlü AKP’li bir kişi, eline mikrofon alıp alanda bulunanlara seslendi...
Davutoğlu’na başbakanlığın Hz. Muhammed tarafından verildiğini iddia etti; kalabalık “Amiiiiin” dedi.
Erdoğan’ı desteklemeyenleri küfür safında olmakla, yani kafirlikle suçladı; kalabalıktan yine “Amiiiiin” sesleri yükseldi.
“Zaten CHP’yle HDP’nin imanından şüphe ediyoruz” diye kükredi; kalabalık “Amiiiiin” dedi...
“Allah, Saadet’e MHP’ye akıl fikir versin” dedi; kalabalık “Amiiiiin” diye karşılık verdi.
***
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı geçenlerde değişti...
Eski Başsavcı görevi devrederken yeni Başsavcı’ya, “birilerini rahatsız etmemesi” tavsiyesinde bulundu!
***
Ben şimdi yeni Başsavcı’ya görevini anımsatıyorum:
Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakan’ın katıldığı miting gibi organizasyonda, dini değerler kullanılarak halkımız kışkırtıldı.
Laiklik ilkesi ayaklar altına alındı.
İktidar partisini desteklemeyenlerin dinine küfredildi!
Cumhurbaşkanı’nın atadığı Başbakan’ın bile Hz. Muhammed tarafından atandığı iddia edildi.
***
Sayın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı:
Oturduğunuz koltuğun ne kadar önemli olduğunu anımsayın ve “birilerini rahatsız edin...”
Dini açıkça siyasete alet eden ve Başbakan’ı Hz. Muhammed’in atadığını iddia edecek kadar kafayı yediği açık olan bu “deli”lerin bizi bir “iç savaş”a sürüklemelerinin önüne geçin...
Size görevinizi anımsatıyorum Sayın Başsavcı:
Eğer bu olup bitene sessiz kalırsanız; tıpkı sizden önceki Başsavcı gibi belki görev sürenizi huzurla tamamlarsınız ama...
Hayatınızın geri kalanını nasıl bir ülkede geçirirsiniz; işte onu bilemiyorum!
(156+35)
Bay Takmaz; takmamaya devam ediyor:
Huber’de kendisi için yapılan masrafları ödediğini kanıtlama gereği hissetmiyor...
Taşındığı 20 milyon liralık yeni evi, nereden kazandığı parayla aldığını açıklamıyor...
Suudi Kralı’nın getirdiği elmasların ve çocuklarınızın düğününde takılan altınların hesabını vermiyor...
***
Bugünlerde herkesi “alkışlayan” CHP’li dostlara soruyorum:
Abdullah Gül’ü neden alkışlamıyorsunuz?
GÜNÜN SORUSU
Seçimlere bir hafta kala; çöpe atılacaklarını gören iktidar yandaşları kafayı yediler. Kendileri gibi düşünmeyenleri KAFİR ilan ettiler. Hz. Muhammed’i siyasete malzeme yaptılar. Yani; akıl çöpe atıldı; deliler hükümdar oldu! Sorum bunları destekleyen “Yetmez ama evet”çi yumuşakçalara:
Hâlâ “Yetmez ama evet” mi, yoksa sizin de tatlı canınıza yetti mi?
YOLUN SONU LAHEY!
Başbakan Davutoğlu, Suriye’ye silah götürdüğü ilan edilen MİT TIR’larının aslında Suriye’deki Bayırbucak Türkmenlerine silah götürdüğünü söyledi...
Uluslararası Hukuk’tan zerrece haberdar olan herkes; bir devletin, başka bir devlete, hele hele gizli servisi aracılığıyla silah göndermesinin “suç” olduğunu ve “savaş nedeni” sayılacağını bilir...
Herkes bilir ama görünen o ki; bizim eski Dışişleri Bakanı olan Başbakanımız bilmiyor!
***
Demedi demeyin; bu itiraf gibi açıklama, Ahmet Davutoğlu’nu ve onun o dönemdeki Başbakanını Lahey Adalet Divanı’na götürür!
GÜNÜN İSYANI
Gezi Direnişi’nin ikinci yıldönümünde Gezi Parkı, Taksim ve civarı halka kapatıldı; Taksim’deki metro istasyonu kapatıldı. Binlerce polis, polis şiddeti yüzünden ölen çocuklarımızı anmak isteyen Gezi Bileşenleri’nin temsilcilerine engel oldu. İsyanım Gezi’den korkanlara:
Gezi artık bir ruhtur; “ruh”u yasaklayabilir misiniz?