Demokrasiden çıkıp felakete koşanlar-(TAMAMI)

20. yüzyıl tarihine bakarsanız çok acı izler bırakan ve demokrasiyi kullanarak halkını kan ve gözyaşı içinde felakete sürükleyen, liderlere rastlarsınız. Bunların başında Hitler gelmektedir. Onun yardakçısı ve yandaşı Mussoloni ise Hitler’e özenen bir çılgındı. İki çılgın birleşti Onlar sadece Alman halkını, sadece İtalyan halkını değil dünyayı da ateşe atan sandıktan çıkma liderlerdi. Tarih, demokrasiden diktaya geçen bu liderleri kayda alırken kuşkusuz derin bir utanç içindeydi. Savaş önceleri ya savaş sonraları ortaya çıkan fırsatçı ve cahil insanları seçenleri suçlamak yerine o insanların cehaletine, cehaletin yarattığı cürete ya da onlara biyad edenlere bağlamak yerinde olur.

Hitler, 1.Dünya Savaşı’na er olarak katılmış ancak onbaşılığa kadar yükselebilmişti. Savaş sonrası meslek hanesinde “işsiz” yazıyordu. Hitabet yeteneği yüksek toplumları etkilemekte son derece başarılı olduğundan orduda ona verilen görev “yıkıcı faaliyetleri izlemek ve bilgi toplamaktı.” İşte Hitler izlediği bu partilerden Almanya İşçi Partisi (DAP)’ne girdi. Kısa zamanda yükseldi ve siyasi amaçlarına ulaşabilecek yolu seçti; şiddet. Nitekim Nazi Partisi’nin lideri Drexler’i devre dışı bırakarak liderliği ele geçirdi. Bir süre sonra hapse girdi, 5 yıl yattı. Çıktığında Hitler demokrasiyle gelen bir demokrasi karşıtıydı. Ama bunu gizledi.

Hitler, 1932 yılına gelinceye kadar bütün seçimleri kazanan sosyal demokrasiye sahip partilerin başarısızlığı karşısında ilk kez öne çıktı, önce sokağa hakim olarak sonra hitabetiyle toplumu efsunlayarak siyasi boşluğu yakaladı, doldurdu.

Aslında Hitler’i başarıya götüren ABD’de başlayan 1929 ekonomik bunalımının Almanya’yı ciddi biçimde etkilemesiydi.

Ne kadar dost varsa düşman sayıldı

Bir lider demokrasiden diktaya giden yol haritasını cebine koymuşsa yapacağı birkaç iş vardır:

Sokağı şiddetle sindirecek bir gençlik gücü

Halkın adaletsizliğe karşı başvuracağı tek kapı hukuku ortadan kaldırmak

Kendine göre bir ordu yaratarak, o orduya kendine bağlı komutanları yerleştirmek.

Halkın üzerine çöken bir korku imparatorluğunu hissedilir biçimde donatmak.

Ve bunlara ek olarak Führer olmak. Hitler bunları başardı, ülkesinin ekonomik bütün varlıklarını savaş siyaseti için kullanarak gelecekte “hesap verecek adam olmaktan kaçmak” Almanya’nın ne kadar dostu varsa düşman sayıldı ve işgal edildi sonra Batı’nın emperyal ülkelerini hedefe alarak savaşın sınırlarını genişletti. Sonuç biliniyor, geride kan ve gözyaşı bırakan geçmişi karanlık bir onbaşının büyük hayal sükutu.

Türk gençliği her zaman varolacaktır

20. yüzyılda yaşayan ve toprakları işgal görmüş büyük savaş kahramanı Mustafa Kemal Atatürk, işte dünya tarihinin 21.yüzyıla kadar onurla kaydettiği, hedefi bağımsızlık ve demokrasi olan tek adam. Emperyalizme önünde diz çöktüren savaş kahramanı ve barış adamı Gazi Paşa.

21.Yüzyıla damgasını vuran tek adam felaketler çağını kapatan ve kurduğu devleti ezilen uluslara örnek gösteren ölmezliği hala eserini emanet ettiği Türk gençliğini her aldığı solukta yaşayan tek devrimci ve unutturulamayacak tek kahraman. Onun tarihe koyduğu kilometre taşlarını sökmeye çalışabilirsiniz, onun ordusunun komutanlarını ya tutsak ya da biyadetmiş komutan yapabilirsiniz. Onun ilkelerini ortadan kaldırmaya teşebbüs bile edebilir bu gaflet ve dalalete yabancı ortaklar da bulabilirsiniz.

Onu bu ulusa unutturamazsınız. Çünkü onu koruyan ve ona sahip çıkan Türk Gençliği hep var olacaktır.