Demokrasilerde eğitimin önemi -(TAMAMI)

Atatürk devrimleri deyince akla ne gelir?

-Şapka giyilmesine dair yasa-Tekke zaviyeler ve Türbelerin kapatılması, bir takım ünvanların kaldırılması, onu izleyen Türk Medeni yasası. Yani Anayasamızın 174. Maddesine sıralanmış Davrim yasaları değil mi? Çoğumuz bunları biliriz de, esefle söyleyelim o madde hiç hesaba katılmadığı gibi, şu günlerde korunmayan Atatürk yasalarının bir özetidir. Türkiye’nin şurasında burasında dolaşın ve sokak manzaralarına bir bakın ne şapka yasası, ne kılık kıyafet yasası, ne de tesettürün- kadının örtünmesini ortadan kaldıran yasanın izlerine rastlayabilirsiniz. Türkiye’nin en modern kentleri nereleridir? İstanbul, Ankara İzmir ve Adana değil mi? Orada ne görüyorsunuz, sokaklarda kara çarşaflı kadınlar, giyim kuşamı hiç de cumhuriyet Türkiye’sine yakışmayan şekilde giyinmiş erkekler, bebeklikten çıkar çıkmaz başlarına türban takılmış kız çocuklarımız. Kimin ayağında yırtılmış lastik pabuç vardır ama başı ille de Türbanla sıkıştırılmıştır. Bunu karşı devrimin armağanı sayalım ya bizim asıl onur duyduğumuz Cumhuriyetin en büyük başarısı kabul edilen Latin harflerine geçiş? O asıl devrimlerin en önemlisi değil midir? Oysa yıllarının özlemini yansıtan batı uygarlığını bize getiren adına ABCE denilen Latin harflerinin kullanılmaya başlanması devrimlerin en önemlisi değil midir?

Mecliste uluslararası rakamların kullanılması sırasında Hasan Fehmi ve Muhittin Nami gibi milletvekilleri kürsüye çıktılar ve:

“- Rakamların alınmasından önce asıl yazı şekillerinin alınması gerektiğini ifade etmişlerdi.”Onlara yanıtı da, Maliye Bakanı Şükrü Saraçoğlu ve unutulmaz Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati vermişlerdi.Gerçekten önemli olduğunu ve ABCE devriminin yapılmasıyla Tanrısal haklara dayalı Ortaçağ monarşileri bir tarafa bırakılacak olursa özgür toplumlarda kolaylıkla gerçekleşen bu devrimin harika bir ihtiyaca yanı vereceğini söylemişlerdi. Düşünün ki o tarihlerde Sovyet devrimi bile bu geçişi henüz yapamamıştı.(Prof. Şerafettin Turan-Mustafa Kemal Atatürk-Bilgi Yayınları)

Atatürk bu devrimin önderi oldu ve bizim kuşak onun kara tahta başında elinde tebeşir Latin harfleri alfabesini öğretirken görmüştü. Sonra halk mektepleri açıldı ve işte o günlerden bu güne yetişen ve okuma yazma öğrenmeyi isteyen, dünyaya gözünü açmayı hayal edenler bu mekteplerde okudular, öğrendiler. Öğretmen oldular, Yargıç oldular, General oldular, Başbakan milletvekili oldular.
Peki; sonra son günlerde ne oldu?

28 Şubatta karar altın altına alınan “Eğitim ve öğretimin tek elde toplanması kuralı” bir karşı devrimle geriye dönüşü tamamlamak üzere. Şimdi okullarda Arapça öğretilecek, henüz bir dil olduğunda Kürt yurttaşların bile ortaklaşa bir karara varılamayan Kürtçe okutulacak ve bu öğretim daha ilk okul çağından başlayacak.

DEMOKRASİ NEDEN TÖKEZLİYOR?

Ne okumuşlar, aydınlar halkı yeterince aydınlatabildiler, ne de halk yarı cahil olmaktan kurulabildi. Resmi dairede insanlara, iş arayanlara sorarlardı:”Hangi okulu bitirdin?”Zavallı insanlarımız 87 yıl geçmesine karşı ya “ilk okul ikiden terk” ya da “Okur yazar” diye yanıt verirler. Ve çoğu okur yazar bile olmayan bu halkla biz, okumuş insanların uyguladığı ve halkın nemalanmadığı bu demokrasi içinde sadece 4 veya 5 yılda bir gösterilen liste ve sandığa oy atarlar!Sonra tarlalarına işyerlerine ekmek ve aş derdine dönerler. Yakınamazlar, hakları olan iradeyi kullanamazlar ve o irade başkalarının elinde işte demokrasiyi tökezletir durur. Sıkı durun bu marifetin bizi ne duruma düşürdüğünü size rakamlarla açıklayacağım. Bir okurum üşenmemiş ve bana bu bilgileri derli toplu göndermiş. Bakın sadece 2010 yılı itibariyle durumuz nedir?

Hiç okumamış ya da ilkokulu bitirmiş olan yurttaşlarımız nüfusumuza göre oranı:%58.Orta okul ve zorunlu, 8 yıllık öğretim yapanlar %18 Lise mezunlarının sayısı %18. Yüksekokul ve Fakülte mezunu olanlar%7. Yüksek lisans ve doktora yapanların nüfusa oranı%0.62. Bu uruma göre ülke genelinde 9.6 milyon kişi okuma yazma bilmiyor. Okur yazar olmayan nüfusun %7,7 ise kadınlar.

Şimdi denilecek ki peki dünyada durum ne? Onu da verelim Avustralya’da nüfusun sadece %8 2i Avusturya’da %2 si,Belçika’ da %13’ü Kanada’da % sadece %4,ü Şili’de %29 ‘u, Çek Cumhuriyetlerinde %0 Danimarka’da %0, Finlandiya’da %9’u çok göçmen ve yabancı kabul eden Fransa’da%12 si, Almanya’da ise sadece % 3 kadarı okuma yazma bilmemekte. Bizde ise yüzde 58 ve nüfusumuz 73 milyona vardı.Komşumuz Yunanistan ve Macaristan’da durum ne ? Yunanistan’da okuma yazma oranı %25,Macaristan- ki yıllarca Sovyet işgalini yaşamıştır- %2. Liste uzun ama bilginiz olsun diye bazılarını seçerek verelim: İzlanda %2, İrlanda %14, İtalya %14,Kore %10,Meksika %46Hollanda %7, Norveç % 0, Portekiz % 54 le bizden az. Slovakya Cumhuriyeti % 1,İspanya %21, İsviçre %3, İngiltere %0 İsveç % ve tekrara edelim Türkiye %58…

Böyle bir devlet yapısı ve eğitim sistemiyle bir de kalkıyoruz süper devlet iddiasıyla dünyaya meydan okuyor ve demokrasi şampiyonluğu yapıyoruz.

Eflatunun o ünlü sözünü hiç unutmayalım:

“-Darbeler, devrimler sonunda demokrasiye geçilir. Ortaya sandık gelir ve seçmenler oylarını vererek sandıktan iktidar çıkarırlar. Eğer o oy verenler yeterince eğitimli ve bilinçli değillerse. O sandıktan çıkan iktidar bir süre sonra otokrasiye dönüşür.”