Demokrasiyi içine sindirebilmek-(TAMAMI)

Sayın Başbakan her totaliter anlayışa sahip siyasetçi gibi kendinizi tek ve vazgeçilmez lider zannederek sertleşmeye başladınız.

Sizi eleştiren sanatçıya yazara çizere, “SEN BANA PARMAK SALLAYAMAZSIN” demeye başladınız.

Gerçek demokrasilerde herkesin herkesi eleştirebileceğini hem de en sert şekilde eleştirebileceğinin ya farkında değilsiniz ya da işinize gelmiyor.

O “parmak sallayamazsın” söylemi beni eleştiremezsin demektir.

Niye bunu mertçe söylemekten çekiniyorsunuz.

Yani insanların sizin totaliterleşmeye başladığınızı anlamasını mı engellemeye çalışıyorsunuz.

Gerçek sanatçının, gerçek aydının sizin bu söylemlerinizden çekinip konuşmayacaklarını mı düşünüyorsunuz?

Asıl korkmanız, çekinmeniz gereken insan tipi bugün susanlar, size yaranmak için sizin her yaptığınıza “Keramet buyurdunuz beyefendi” diyenlerdir.

Bunlar 13 Eylül 1980 sabahı darbecilere de methiyeler düzenlerdir. Her askeri hareketten sonra alkış tutanlardır.

Sizin, tabii aslında bu ülkenin gerçek dostları yazı, çizi ve söylemleri ile sizi eleştirenlerdir. Bunlar kişisel menfaat gözetmezler, bunlar ülkenin menfaatini düşündükleri için sizin adınıza çok ciddi emniyet siboplarıdır.

Zira bu totaliterleşme yolunda yavaş yavaş önce ürkek adımlar attınız. Bu ürkek adımları atarken, sizi hakikaten demokrat zanneden bir kısım zavallı “yetmez ama evetçiler” size o gün destek verdiler. Siz de demokratik bir direnç görmeyince yavaş yavaş daha fazlasını istemeye başladınız.

Yargıyı yandaş yaptınız

Asıl ve en tehlikelisi, her siyasi iktidar gibi sizi yapacağınız yanlışlardan koruyacak, anayasa yargısından başlayarak, adli ve idari yargıyı şekillendirdiniz, kendinize yandaş yaptınız.

Düşünebiliyor musunuz, Türk milleti adına Anayasamızın 6. Madde’sine göre egemenlik kullanan Anayasa Mahkemesi’nin hukukçu olmayan Başkanı, “milli iradenin önünü tıkamayız”a, benzer bir söz sarf ederek, Meclis iradesi ile milli iradeyi birbirine karıştıra biliyor.

Bu biran için sizin hoşunuza gidebilir. Her dediğinizi yapabileceğinizi düşünebilirsiniz.

Her Meclis’ten geçen yasa “hukuki” olmayabilir.

İşte sizin en büyük düşmanlarınız böyle düşünenlerdir.

Bu mantığın egemen olduğu bir yargıdan sizi yanlışlardan, anayasa ve hukukun evrensel değerleri dışına düşmekten koruyacak bir fren mekanizması da kalmamış demektir.

İktidardan düşme korkusu

Sayın Başbakan, bu parmak sallamalar, tek tip insan yaratma anlamına gelen “dindar gençlik yaratacağız” söylemleri, sizde iktidardan düşme korkusu başladığını gösteriyor.

Sayın Başbakan demokrasinin en güzel tarafı “eski başbakanlar” şerefleriyle yaşayabilmeleridir. Ta ki bu başbakanların vatanseverliklerinden kuşku duyulmadığı sürece. Sizin elinizde bunun için çok büyük bir fırsat var.

Öncelikle bu totaliterizm kokan söylemlerinizden biran evvel vaz geçin.

Adına ister “yeni anayasa”, ister “sivil anayasa” deyin, bunun yapımı sürecinde, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, demokrasinin olmazsa olmazı olan laiklik ilkesine, sırf Amerikalılar istiyor diye bu devletin genlerinden Atatürkçülüğü çıkartmayın. İlk üç maddesinin muhafaza edip de diğer maddelerinde içini boşaltmaya çalışmayın.

Aynen 4+4+4 de yaptığınız gibi.

Aman bu ülkeyi size siyasi rant getireceğini düşünerek, Suriye’de bir askeri maceraya sürüklemeyin, bu ülkenin Güneydoğu’sunda başınıza/başımıza büyük sorunlar açar. Bugün sırtınızı sıvazlayan ABD’nin gerçek yüzünü o gün görürsünüz ama iş işten geçmiş olur.

Elbette bir gün iktidardan düşeceksiniz, bırakın insanlar sizi en fazla hataları vardı diye eleştirsin. “Eski Başbakan” denmesinden hiç ürkmeyin. Bu ülkede onlarca eski Başbakan var. Saygın bir şekilde hayatlarını sürdürüyorlar.