Deniz Baykal CHP’nin başında olsaydı…

Deniz Baykal…

Türk siyasetinin önemli isimlerinden.

İlk politikaya girdiği yıllardan tanıyorum.

1973 seçimleri…

Amcam Fahri Özçelik’le aynı dönemde adaydı.

Birlikte Gazipaşa’nın dağ köylerini dolaşırlardı.

Annemin onlara yemek hazırladığını anımsıyorum.

Birlikte Antalya milletvekili seçildiler.

Özgüveni çok yüksekti

Ecevit’in prenslerindendi.

İlk hükümetinde çok genç yaşta bakan oldu.

HIRSLIYDI

12 Eylül 1980’de gözaltı…

1983’te Zincirbozan…

Türk siyasi yaşamının zor günleri…

Zincirbozan’da yaptıkları toplantılar…

Dünyada darbe sonrası gelişmeler…

Sanırım bu konuda Baykal bir hazırlık yapmıştı.

Latin Amerika ülkeleri, Yunanistan, İspanya, Portekiz…

“Darbeye direnenler iktidara geliyor” analizi konuşulurdu.

Hırslıydı…

ANLAŞAMADI

Ecevit’le anlaşmazlığa düştü…

Erdal İnönü ile de yıldızı pek barışmadı.

Bu anlaşmazlıklarda kim haklı ayrı bir konu.

Ama eşler de büyük rol oynadı.

Bizzat şahit olduğum olaylar var.

İki liderin eşi de Baykal’ı hiç istemedi.

1 MART TEZKERESİ

1 Mart Tezkeresi…

O günleri iyi hatırlıyorum.

Baykal’ın tavrı çok netti.

İktidar partisinden de kendisiyle temas kuranlar olmuştu.

Hep birlikte Tezkere reddedildi.

Türkiye büyük bir beladan kurtarıldı.

Reddedilmeseydi 80 bin ABD askeri,

Bugün Suriye’de, Fırat’ın doğusunda olduğu gibi,

Türkiye’nin Güneydoğusuna yerleşecekti.

Türkiye’yi bölmek için her şeyi yapacaklardı.

ERGENEKON, BALYOZ…

FETÖ kumpasları…

Ergenekon, Balyoz, … davaları…

Baykal’ın grup konuşmaları…

Çok ses getiriyordu.

Dik duruş gösterdi.

“Ben bu davaların avukatıyım” dedi.

Oysa onun yerine geçen,

“Darbeciler yargılansın” ifadesini kullandı.

CHP’deki kırılmanın işaretiydi…

ABD RAHATSIZ

1 Mart Tezkeresindeki duruşu…

FETÖ kumpaslarındaki safı…

ABD’yi çok rahatsız etti.

Baykal’ın kalemini kırmışlardı.

ABD bağlantılı, merkezi İsveç’te bulunan,

Silk Road Enstitüsü raporu…

“Baykal’ın istifa etmek zorunda bırakılması…

Kılıçdaroğlu’nun genel başkan yapılması…

CHP’nin politikalarının değiştirilmesi…”

Eş zamanlı olarak,

ABD Ankara Büyükelçiliği ile,

Washington arasında yapılan yazışmalar…

Hillary Clinton’un telgrafı…

Hemen arkasından gelen FETÖ kumpası…

Her şey bir plan dahilinde gerçekleşti.

MİLLİ DURUŞ

Baykal’ın ölüm haberini alınca…

Bütün bunları anımsadım.

Hepsi gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti.

Bir an şu anki CHP’yi düşündüm.

“Ya CHP’nin başında Baykal olsaydı” dedim.

İlk aklıma gelenler şunlar oldu:

“Libya’da ne işimiz var, demezdi.

Sınır ötesi harekat tezkerelerine karşı çıkmazdı.

Terörle mücadelede,

Mavi Vatan’da iktidara tam destek verirdi.

ABD kuşatmasına tavır alırdı.

Kıbrıs’ta Denktaş politikalarına sarılırdı.

Rusya ile işbirliğine karşı çıkmazdı.

Asya’ya yönelişe itiraz etmezdi.

Milli konularda iktidarla yan yana dururdu.

CHP’li olmayanların,

CHP’yi yönetmesine asla izin vermezdi.

Hele hele son depremde,

Kılıçdaroğlu’nun yaptığını hiç yapmazdı.

Eleştirilerin ne zaman nerede yapılacağını bilirdi.”

SON GÜNLERİ

Yakın dostları sık sık yanına giderdi.

CHP’nin haline çok üzüldüğünü anlatmışlardı.

“Peki niye tavır almıyor?” diye sitem ettim.

Daha önce de benzer şeyler duymuştum.

Siyasetçi olmayan bir dostu aktardı:

“Ben kendisiyle çok konuştum.

Bana aynen şunu söyledi:

‘Atatürk dışında hiçbir genel başkan CHP’li ölmedi.

İnönü öldüğünde istifa etmişti.

Ecevit başka parti kurmuştu.

İçim çok yanıyor.

Ama CHP’li ölmek istiyorum’ dedi.”

Baykal CHP’li öldü.

İyi mi etti, kötü mü etti zaman gösterecek…