Deniz bitti
Özgür sendikalar demokratik bir düzenin varlığı için zorunluluktur. Bir ülkede iş başında bulunan siyasi iktidar demokratik düzenin temel kurumları ile oynamaya başlar ve bunları işlevsizleştirerek üzerlerine bir şal örterse bilin ki o ülke demokratik düzenden koparak totaliter bir anlayışa doğru yönelmiş demektir. Türkiye işte böyle bir süreci yaşamaktadır. AKP iktidar olduğu 2002 yılından bu yana şeklen demokratik ama özde tek adama dayalı bir yönetim anlayışı ile yönetilmektedir. Yaşanan ve bilinen gerçekleri burada sıralamakta yarar yok. Sadece şu gerçeği herkes bir çivi gibi beynine çakmalı ve bilmelidir ki bu tutumuyla Türkiye artık Avrupa'nın yalnız adamıdır
Bu düzen böyle gidemez
Dünya siyaseti ve devlet anlayışı öylesine bir değişim geçirmiştir ki artık hiçbir devlet tek başına (independent) değildir. Devletler birbirine muhtaç ve birbiri ile dayanışma içinde (interdependent) olmak zorundadır. Bir devletin dünya devletleri katında itibar görmesi, saygın olabilmesi için demokrasi gergefini özenle işlemiş olması gerekmektedir. Demokrasinin kurum ve kurallarına, temel hak ve özgürlüklere, insan haklarına ve insana saygılı olmayı unutan bir devleti dünya devletler topluluğu da unutmaya hazırdır. Türkiye uluslararası alanda saygın bir devlet olarak kabul edilmediği için talip olduğu olimpiyatları, EXPO'yu alamadı. AKP yöneticilerinin bu ülkeyi islami bir düzene kavuşturmaktan başka görevleri olduğunu hatırlamalı ve bu ülkeye eski saygın konumunu yeniden kazandırmalıdır. Bu haliyle Türkiye yurt dışında alay konusu olmaktadır. Gördüğüm bir karikatür bu durumu çok ince bir alay konusu yaparak İran'da yapılan bir gösteriyi çizmekte ve karikatürde İranlı göstericiler ellerinde, "İran Türkiye olmayacaktır" pankartları taşımaktadır. Türk halkı böyle bir aşağılanmayı hak etmemektedir.
İnsan hakları kutsaldır ve emek en yüce değerdir
AKP yöneticileri Türkiye'nin itibarını yeniden inşa etmeye insan haklarının en yücesi olan emeğe saygı duyarak başlayabilirler. Emeğin korunması, haklarına saygı duyulması, ekonomik durumunun düzeltilmesi ülkenin sosyolojik yapısına da olumlu yansıyacak bir konudur. Ülkede orta sınıf bu yolda güçlendirilebilir, çalışanların milli gelirden alacağı pay bu yoldan arttırılabilir ve demokrasinin sağlam bir ayağa dayanması böyle sağlanabilir. Bu nedenle çalışma ve sosyal güvenlik yasalarında, çalışanların örgütlenmelerini düzenleyen yasalarda uluslararası normlarla örtüşen değişiklikler yapılması bu yasaların yeniden düzenlenmesi çok önemlidir.
Özgür sendikalar için deniz bitmiştir
AKP'nin katkısı ile ülkemizde özgür sendikalar yok edilmiş ve iktidara bağımlı, güneşe bakan ve onunla yön değiştiren ayçiçekleri gibi, sürekli iktidarın gözlerinin içine bakan ve ona göre çalışmalarını düzenleyen, ondan talimat alan bir sendikacılık anlayışı konfederasyonlardan en ufak sendikalara kadar egemen kılınmıştır. Biat etmeyen sendikaların kolunu kanadını kırmak, iç işlerine karışmak, kimin yönetici olacağına karar vermek AKP'nin sendikacılık alfabesinin temeli olmuştur. Muhalif sendikalarının yöneticilerini siyasal ve idari baskı ile değiştirmek, ÇAYKUR'da süren bir grev varken akla ve hiçbir yasaya dayanmadan kendine bağımlı bir sendikaya yetki vermek ve onunla yasal olmayan bir sözleşme imzalamak ancak AKP hükümeti tarafından yapılabilirdi ve aynen de böyle yapılmıştır. Özetle ülkemizde özgür sendikalar için deniz bitmiştir. Emekçileri insan onuruna yakışan bir biçimde yaşatmak için özgür sendikalar bu ülkeye hava kadar su kadar gereklidir. Bu konuda neler yapılması sorusunu tüm çalışanların, sendikacıların ve aydınların düşünme ve sorgulama zamanı çoktan gelmiştir..