Deniz fenerine bak! Özay Gökçe’nin ardından
Dedim nereden geliyorsun, dedi partiden,
Dedim peki, nereye gidiyorsun, dedi ki partiye.
Dedim kardeş bu nasıl iş, neredesin sen?
Dedi, git bak, kürsünün arkasındayım Tandoğan’da,
Dedim hangi kürsünün, dedi Lozan’daki,
Gittim baktım meydan yerinde bin fedai bir bayrak.
Dedim kardeş kaç yaşındasın? Baktı güldü,
Uzağa dalıp dedi ki, geçende kutladık yüzüncü yıldı.
Dedim, yüzyıl ha! Dedi öyle, eskiyi saymazsak.
Dedim, daha mı var kardeş, bu nasıl iştir?
Dönüp dedi ki gülerek, acelem var, gitmem gerek.
Dedim görünüyor gözlerinden yerin gökçesi.
Dedim dur, işin nedir, dedi deniz feneri gibi,
Dedi, fırtınalı denizde geçer ya yüklü aşk gemileri,
Bata çıka yol alır, içleri masal çocuğu doludur.
Dedim tanır mısın onları, ne yer ne içerler?
Dedi senin benim çocukluğumdur, Defne de içlerinde.
Dedim adını bağışla! Dedi boş ver, Özay derler.