Deprem fırsatçılarına karşı fiyat kontrolleri uygulanmalıdır

6 Şubat depremi bize bir kez daha güçlü devletin önemini gösterdi. Bu zor süreçte birbirine kenetlenen Türk Milletinin dayanışması ve fedakârlığı üst düzeydeydi. Öte yandan sahada devlet kurumlarının gösterdiği organizasyon kabiliyeti salgın, yağma hatta iç çatışma gibi diğer felaketlerin yaşanmasını engelledi. Hükümetin özel girişime gösterdiği ayrıcalığı istismar eden bazı fırsatçılar deprem sürecinde yine devredeydi. Depremzedelerin ihtiyacı olan her şeyin fiyatı hızla arttı. Hükümetin fiyat artışlarına karşı ‘çaresiz’ bir görüntü vermesi vatandaşı hem rahatsız ediyor hem de umutsuzluğa düşürüyor. Fırsatçılara karşı hükümetin yapabileceği bir şey yok mu? Elbette ki var; çözüm ‘serbest piyasa’ veya neoliberal çerçevenin dışına çıkmaktan geçiyor. Bir avuç asalak fırsatçının ‘serbest piyasayı’ kolaylıkla yönlendirebilmesinden kaynaklanan bu insanlık dışı eylemleri engellemek mümkündür. Bu konuda hem Türkiye’de hem de dünyada yaşanan deneyimler bize ışık tutuyor. Fırsatçılarla mücadele iki temel yöntemle yapılabilir. Kısa vadede fiyat kontrollerini sağlamak, uzun vadede ise piyasa yapısını değiştirecek yönde (tekelleşmeyi kırmak amacıyla) kamu kurumlarının piyasada güçlü bir aktör olarak yer almasını sağlamaktır. Bu yazının konusu kısa vadeli çözüm yani fiyat kontrolleridir.

FİYAT KONTROLLERİNİN ANLAMI VE UYGULAMALARI

Fiyat kontrolü, hükümetlerin uyguladığı ekonomi politikalarından birisidir. Fiyat kontrolleri, mal ve hizmetlerin satışının sürekliliğini sağlamak için hükümetler tarafından uygulanan kısıtlamalardır. Mal ve hizmetlerin fiyatlarına taban ve tavan fiyat belirlenmesi şeklinde uygulanır. Fiyat kontrollerinin en yaygın örnekleri, kira artışının kontrolü, ilaç fiyatlarının artışının kontrolü, tarım ürünlerine taban fiyat verilmesi ve asgari ücret uygulamalarında görülür. Fiyat kontrollerinin amacı, enflasyonu kontrol altına almak ve piyasada denge oluşturmaktır. Yiyecek ve barınma gibi belirli mal ve hizmetlerin daha uygun ve tüketicilerin ulaşabileceği fiyatla alınmasına yardımcı olurlar. Ayrıca tekelleri ortadan kaldırarak ve pazarı daha fazla rekabete açarak piyasaya girişte sorun yaşayan küçük ve orta ölçekli şirketlere destek olur. Fiyat kontrolleri iyi yönetilmediği zaman karaborsa ve ürünün kalitesinin düşmesi gibi arzla ilgili sorunlar yaşanabilir. Özellikle devletin kontrolünün zayıf olduğu liberal ülkelerde bu sorunlar zaman zaman yaşanmıştır. Fiyat kontrollerine neden olan koşullar ‘etkin piyasa’ olarak veya ‘piyasanın görünmez eli’ olarak da ifade edilen ‘piyasanın kendi kendini düzeltmesi mekanizmasının’ çalışmamasından kaynaklanmaktadır. Bu da piyasada gerçek anlamda bir rekabetin bulunmaması ve tekelleşmenin varlığından kaynaklanmaktadır.

LİBERAL ABD’DE FİYAT KONTROLLERİ UYGULAMALARI

ABD kökenli düşünce kuruluşu Roosevelt Enstitüsü’nün fiyat kontrolleri ile ilgili Kasım 2021 tarihli raporu dikkat çekicidir. Ünlü ekonomist Joseph Stiglitz’in Baş Ekonomist olarak görev aldığı enstitünün raporunda fiyat kontrollerinin ABD’deki uygulamaları ve sonuçları analiz edilmiş. ABD, Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, Kore Savaşı ve 1970’lerde yaşanan petrol krizinde fiyat kontrollerini yaygın olarak kullandı. Uygulanan fiyat kontrolleri enflasyonun düşürülmesinde ve piyasaların normalleştirilmesinde etken oldu. ABD halen enerji piyasasında ve ilaç sektöründe fiyat kontrolleri uyguluyor. Ayrıca bazı belediyeler kiraların artışını kontrol ediyor. Raporda fiyat kontrollerinin belli başlı yararları şu şekilde sıralanmış; temel gıda ve ilaç gibi ihtiyaçların uygun fiyatla karşılanması garanti altına alınır, piyasada aşırı fiyat artışları ve spekülasyonun engellenmesi sağlanır, piyasalarda belirsizlik ve kargaşa engellenir, stratejik sektörlerde iflaslar yaşanmaz, iş dünyasına olan güven artar, iş insanları ‘fırsatçı’ damgası yemezler, iş insanlarının varlıklarının korunması güvence altına alınmış olur. Bu tespitlerin ABD’nin en önemli düşünce kuruluşlarından birisi tarafından yapılması dikkate değerdir. Liberalizmin şampiyonu olan ABD’nin bile olağanüstü koşullarda ‘serbest piyasa’ dogmatizmini aştığı görülürken Türkiye’de devam etmesini anlamak mümkün değildir.

FİYAT İSTİKRAR KOMİTESİ GÜÇLENDİRİLMELİDİR

Türkiye’de fiyat kontrolleri geçmişte dönem dönem uygulanmıştı. 1980 öncesinde tekellerin hükümeti sıkıştırmak için yaptığı manevralar (stokçuluk, karaborsa gibi) fiyat kontrollerini işlevsiz hale getirmişti. 24 Ocak 1980 kararlarının maddelerinden birisinde fiyat kontrollerinin kaldırılması vardı. ‘Serbest piyasa’nın fırsatçılarının son yıllarda yaşanan yüksek enflasyon sürecinde ortaya çıkması ile fiyat kontrolleri yeniden gündeme geldi. Bu vesileyle Fiyat İstikrar Komitesi 30 Haziran 2021 tarihinde yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kuruldu. Komite Hazine ve Maliye Bakanlığı koordinasyonunda TCMB, Strateji ve Bütçe Başkanı ve bir dizi bakanlıktan oluşuyor. Komitenin görevleri şu şekildedir; para ve maliye politikaları arasındaki eşgüdüm, fiyat istikrarının risklerin takibi ve kamu tarafından yönlendirilen fiyatların fiyat istikrarına etkilerini izlemek. Esasen gözetleme işlevi gören bu kurumla ilgili kararname, kamuculuğu savunduğunu iddia eden CHP’nin yaptığı başvuru ile Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Fakat sonrasında komite yeniden toplanıp görevlerine devam etti. Söz konusu kurum yukarıda bahsettiğimiz fiyat kontrollerini sağlama görevini kolaylıkla üstlenebilir. Bunun için gerekli hukuki düzenlemelerle daha geniş yetkiler verilerek komite yeniden yapılandırılabilir. Dijitalleşmenin yayıldığı ve her şeye rağmen kamu hukukunun üstün olduğu Türkiye’de fiyat kontrollerinin başarı şansı yüksektir. Burada kararlılık ve süreci dinamik olarak iş dünyası ile birlikte yönetmek çok önemlidir.

Sonuç olarak; ekonomik risklerin arttığı ve olağanüstü koşullarda yaşadığımız bu süreçte fiyat kontrolleri başta OHAL bölgesi olmak üzere tüm Türkiye’de uygulanmalıdır. Uygulama, vatandaşın alım gücünün erimesini engelleyecek, enflasyonun kontrol altına alınmasını sağlayacak ve ekonomik istikrara büyük katkıda bulunacaktır.

  • Fiyat İstikrar Komitesi daha geniş yetkilerle donatılmalıdır.
  • Komitenin uyguladığı yaptırımlar güçlü olmalıdır; kayyım atama, şirket varlıklarına el koyma gibi cezalar yetkilere eklenebilir.
  • Komite ilk aşamada OHAL bölgesinde tüm piyasaların fiyat kontrolünü sağlamalıdır.
  • Eş zamanlı olarak Türkiye çapında temel gıda ve kiralar konusunda uygulamalara başlamalıdır.
  • Komite OHAL bölgesinde tarım sektörüne yönelik olarak daha yüksek taban fiyat uygulamasına başlamalıdır.

Kaynakça;

https://ms.hmb.gov.tr/uploads/2021/10/FIK-30.06.2021.pdf
https://rooseveltinstitute.org/wp-content/uploads/2021/11/RI_Industrial-Policy-Price-Controls_Brief-202111.pdf