Depremin şoku sürüyor işçinin verimliliği düştü
Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Başkanı ve İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkan Yardımcısı Talha Özger davet etti; gazeteci üstatlar Vahap Munyar, Ali Çağatay ve iletişimci dostum Kenan Kaffar ile depremden aylar sonra Adıyaman ve Kahramanmaraş'ı ziyaret ettik. Daha önce Adana, Hatay, Gaziantep ve Malatya'da işletmeleri, kamu kurumlarını ve çadır kentlere gitmiştim. Fakat Malatya ve Hatay kadar depremden ağır yara alan bu iki ilimize ancak ayak basma şansım oldu. Depremde Özger'in Adıyaman Gölbaşı'ndaki üretim tesisi ve mağazası da hasar almış. Çelik, düdüklü ve granit tencere üreten Özer'in Gölbaşı'ndaki OMS fabrikasının çatısı yenilenmiş bunun üzerine üretim alanı da genişlemiş. Özger, fabrika satış mağazasını da yakında yeniden devreye alacaklarını anlattı.
HASARLI BİNALAR KORKUTUYOR
Başkan Talha Özger, OMS'nin kurucusu Fatih Özger ve Hüseyin Özger ile fabrikanın önündeki misafir ağırlama alanında ayrıca bölgenin belediye başkanı ve kaymakamı da bizlere eşlik etti. Buraya ilişkin notlarımı sizlere daha sonra aktaracağım. Öncelikle birkaç gözlemimi yazmak istiyorum. Adıyaman'da birçok bina ayakta duruyor olsa da ölü bir şehir görüntüsü hakim. Ayakta duran binaların birçoğunun yıkılması gerekiyor. Ağır hasarlı binalar yüzünden olası bir yeni deprem karşısında şehir tehdit altında. Adıyaman-Kahramanmaraş yolu üzerinde enkaz molozlarının parçalandığı kocaman bir arazi var. Öyle ki un ufak edilen enkaz atıkları büyük tepeler oluşturmuş. Adıyaman merkezde yerel basın için konteyner ofisler kurulmuş. Gölbaşı'da da bazı kamu idareleri, STK'lar ve esnaf konteylerden hizmet veriyor.
FİRE ORANI ARTTI
Kahramanmaraş'ta bizleri Onur Bakalit kurucularından Veli Özdemir’i ağırladı. Özdemir'in tesisi de depremden hasar görmüş. Makineleri yeniden ayarlamak zorunda kalmışlar. En azından tekstil fabrikaları kadar zararları oluşmamış. Depremin ardından birçok işçi gönüllü olarak fabrikaya gelip çalışmak istemiş. O dönem kendileri ile birlikte fedakarlık yapan işçilere ilave prim verdiklerini anlatan Özdemir, “İnsanların dikkati dağıldı. Üretim devam etse de verimlilik azaldı. Fire kaybı arttı. Ağabeyim de yedi gün göçük altında kaldı. Yengemizi kaybettik. 40-50 kişi geldi biz ne yapacağız diye sordu. Sahip çıktık. 21 tonluk makineler bile düşünün yer değiştirdi. Depremden önce çalışan sayımız 150'ye yakındı depremden sonra 90'ı bulamadık. İlk altı ay böyle gitti.” dedi.
TENCERE KULPU DEYİP GEÇME
Özdemir'in tencere kulpu üreten tesisini kurmasına Talha Özger'in babası Fatih Özger vesile olmuş. Daha önce bu alanda İtalyanlar'ın üstün olduğunu ancak işçilik maliyetleri ve diğer giderler yüzünden üretimin Türkiye'ye kaydığını anlatan Özdemir, şimdi ise üretimin Lübnan, Fas ve Cezayir'e yönelmeye başladığını söyledi. Ülkemizde 450 dolar civarındaki asgari ücretin tazminat, diğer haklar ve primlere işverene maliyetinin bin dolara yaklaştığını ifade eden Özdemir, “Mısır'a gitsek 150 dolar. İran 100-120 dolar. Maliyetler açısından zorlanıyoruz.” diye konuştu.
Tencere kulpunun kilogram değeri 20 dolardan fazla. Katma değerli bir iş. Bin ton ham maddeden 425 kilo ürün elde edilebiliyor. Kalan 575 kilo ise hurdaya gidip geri dönüşüme giriyor. Ham madde giriş çıkışı ve ithal giderler hesaba katıldığında sektör cari fazla veriyor.