Derin alçakları kim besliyor?..

İğrenç adlarını, pasaklı unvanlarını, karanlık geçmişlerini, ahlaksız ilişkilerini, misyonlarını, sırtlarını dayadıkları ağababalarını ve beslendikleri kanalizasyonların adreslerini yazmayacağım buraya... Kirletmeyeceğim bu sayfaları...
O utanmaz kinleri; o karanlık yüzlerinde, gericiliğin paçavraya dönmüş çamurdan bir portresi gibi duruyor zaten...
Şer var her zaman suratlarında, ihanet var duruşlarında ve paçavralarının paslı izleri var kirli gidişatlarında!..
Adlarını anmayacağım, iğrenç suratlarını göstermeyeceğim bu sayfalarda... Belli ki, ihanete “armağan” onlar, ancak kanalizasyonlardan “akar” o paçavralar!!!
Ne yazık ki dine, dindara, İslam’ın hoşgörüsüne, kardeşliğine de ihanet edenler onlar...
“Ölülerinizi hayırla yad ediniz” şeklindeki o insani hadisten bile utanmayacak kadar dinden çıkmış, sözde “dinci” zavallılar bunlar...
İftiradan, çamurdan, ahlaksızlıktan, yalandan, satılmışlıktan besleniyor o zavallılar!.. Hiç kuşkunuz olmasın ezelden beridir “Atatürk’e düşman” o karanlık suratlar...
Çünkü utanmadan Atatürk’e saldırıyorlar, kuduz gibiler...
Çünkü Gazi’yi vurmaya çalışıyorlar kalleş hainler...
Ve hiç değişmediler; solucanlar, akrepler, sırtlanlar, yılanlar ve beyni sulanmış çıyanlar...

PROVOKATÖRLERİ KİM KORUYOR?..

Evet; “derin” tarihçi kılığındaki FETÖ ajanları, kripto müritler, besleme şakirtler niçin saldırırlar Atatürk gibi 1938’den bu yana milyonların gönlünden çıkmayan bir büyük dehaya?..
En önemlisi de kimdir bu kışkırtıcı piyonlar?.. Nereden çıktı bu kapkara, zehirli yılanlar?..
Hangi karanlık yobazın, hangi şeyhin, hangi “hocaefendi”nin kucağında büyüdü bu alçaklar, bu reziller ve bu kiralık beslemeler?..
Hangi tarikattan, hangi cemaatten, iğrenç olayların deşifre olduğu hangi gerici yurttan çıktı bu zavallılar?..
Kim okuttu, kim büyüttü, kim saldı bunları zincirlerini koparmış ahtapotlar gibi ortaya?..
Dünden bugüne, ezelden yarına tek görevleri “Atatürk” düşmanlığı olan bu çirkeflik korkuluklarını kimler parlatıyor medyada?..
Hiç kuşkunuz olmasın; Atatürk Devrimi’ni bir türlü sindiremeyen zavallıların soyu belirsiz kansız uşaklarıdır onlar...
Hiç şaşırmayın; 1923’ten bu yana kin dolular, öfke dolular, yalanla yaşıyorlar ve yalanları ısrarla yaşatmaya çalışıyor onlar...
Peki; günlerdir hiçbir engelle karşılaşmadan, hiç korkmadan, çekinmeden salyalarını saçan, Gazi’ye, annesine, manevi evlatlarına, soylu geçmişine, mahremine ve de insanlığına saldıranlar kimden görev aldılar?..
Durmadan, bıkmadan, çekinmeden, her fırsatta, her ortamda, her kanalda, her sayfada, her meydanda ve her salonda, Gazi’nin ömrünü verdiği mücadelesine, bıraktığı büyük mirasına, tertemiz geçmişine ve toz kondurulamayan onurlu tarihine küfür eden işbirlikçiler hangi merkezlerden yönlendiriliyorlar?..
Kimden cesaret alıyor bu bağnazlar, kime hizmet ediyor bu güruh ve de en önemlisi pervasızca salyalarını saçarken siyasi ve ekonomik olarak kimden besleniyor bu provokatörler?..
Yobazlar, gericiler, “yazar” kılıklı soytarılar, dinci kılığındaki bağnazlar, tarikatçı kılığındaki karanlık ajanlar, cemaatçi kılığındaki kargaşa taşeronları kimden, kimlerden, hangi makamlardan talimat alıyorlar?..

İŞBİRLİKÇİLERİ PROTESTO EDİN...

Evet; cumhurbaşkanına en küçük eleştiriyi yapanlar cezaevine atılırken, tam da “referandum” oyununun ardından cumhuriyetin kurucusuna iftiralarla saldıranları kim koruyor?.. İşte asıl mesele de budur!.. İşte tam da bunun üzerinde durulmalıdır...
O halde ısrarla soruyoruz; Atatürk’e ahlaksızca saldıranlar belli de, siyasetin pervasızlığından kendilerine görev biçenleri kim salıyor milletin ortak değerlerinin üzerine?..
Laiklik düşmanı, cumhuriyet düşmanı, Aydınlanma düşmanı, uygarlık düşmanı ve tek kelimeyle aslında insan ve insanlık düşmanlarının milleti kışkırtmasına kimler (!) izin veriyor?.. Kim taşırmaya çalışıyor milletin sabrını?..
Bu sorulara yanıt gelmeyeceğini çok da iyi biliyoruz!!! Görünen köy de kılavuz istemez aslında!
O halde ey yurttaşlar; ihmal etmeden demokratik protesto hakkınızı kullanınız... “Derin” dergilere reklam veren markaların, şirketlerin, holdinglerin her türlü ürününü ısrarla protesto ediniz...
Gazete ve dergi adı altındaki paçavraları satan marketlerden, AVM’lerden, büfelerden kesinlikle alışveriş yapmayınız...
Komşularınızı, yakınlarınızı ve tüm çevrenizi Atatürk düşmanı işbirlikçilerin yayınlarına, ürünlerine, mallarına ve markalarına karşı uyarmaktan geri durmayınız...
Gerici dergilerde tanıtılan bankalara girmeyiniz, mobilyalarını, televizyonlarını, telefonlarını satın almayınız, kullanmayınız, kullandırmayınız ve tüketim gücünüzden gelen haklarınızı kullanmaktan, geri adım attırmaktan da çekinmeyiniz...
Atatürk’e küfür edenleri besleyerek cumhuriyete taarruza katkı sunan destekçileri, işbirlikçileri, sponsorları yaşamınızın hiçbir anına ve alanına kesinlikle sokmayınız...
Ve de sakın ola unutmayınız; Atatürk’e yönelik hakaretlere, küfürlere ve iftiralara karşı susarsanız, karanlığın pervasız taarruzu daha da artacak ve sıra belki çok kısa sürede Anıtkabir’e gelecek!!!

DÜZELTME; Dünkü yazımda, Urfa’nın referandum sonucu “yüzde 70 oranında evet” diye yazılması gerekirken, yanlışlıkla “hayır” olarak yansımıştır. Düzeltir, özür dileriz...