Derya Yazar’dan ‘Kapadokya Masalı’

Derya Yazar bir hemşire, ama sadece işi ile ilgili değil yaptığı çalışmalarla, fotoğraflarıyla gerçekten öne çıkıyor. Çok özel çalışmalar yapmış, hastaların resim yaparken tercih ettikleri renklere göre tedavilerinin düzenlenmesine yardımcı olmuş. Nevşehir’de yaşıyor, Kapadokya’nın tanıtımı için, elinden ne gelirse yapıyor. Onun dünyanın birçok kentinde çektiği fotoğraflarını da gördüm ancak, Kapadokya masalını bölmek istemedim. Şimdilerde Nevşehir Valiliğinin katkılarıyla kiliseleri çalışıyor. Bir kadın sanatçımızın böylesine çalışmaları, yaşadığı yöreyi çok önemseyerek tanıtması, sağlık alanında da çok başarılı çalışmalar yapmasını, takdirle ilgiyle karşıladım. Yürekli bir kadın hemşiremizi/sanatçımızı sizlerle buluşturduğum için inanın ben de kıvanç duydum. Ben ülkemin insanına her zaman inandım. İşte size bir örnek.

  • Derya Yazar çocukluğun nerede geçti? Yaşadığın mekanları, meraklarını anlatır mısınız? Neler okurdunuz, hangi okulları bitirdiniz?

Erzurum Narman doğumluyum. Çocukluğumdan itibaren sanatın her alanına ilgi duydum. İlköğretim hayatım Kayseri’de geçti. Okan Üniversitesi Sağlık Yönetimi Yüksek Lisans ve Haliç Üniversitesi Fotoğraf ve Video Yüksek Lisans mezunuyum.

  • Fotoğrafa ne zaman ilgi duydunuz? Nasıl başladınız? Neler çekerdiniz ilk yıllarda?

2009 yılında oğlum üniversite eğitimi için evden ayrıldıktan sonra resim sanatıyla ilgilenmeye başladım. Üç yıl resim dersi aldım. Birebir reprodüksiyon resim yapmayı başardığımda bir şeyi fark ettim. Ressam doğayı ya da portreyi taklit ediyor. Ben de onları taklit ediyorum. İçinde ben yokum. Bu serzenişimi dile getirdiğimde öğretmenim bana fotoğraf çekmemi ve kendi fotoğraflarımın resimlerini yapmamı tavsiye etti. Hemen temel fotoğraf eğitimi alarak fotoğraf çekmeye başladım. Resimde de fotoğrafta da ilgi odağım insan ve yaşam oldu.

  • Sergilerinizden ve ödüllerinizden de söz eder misiniz?

Birçok karma serginin yanı sıra 13 kişisel sergi açtım. “Emekçi Kadınlar”, “Yaşamdan Ölüme”, “Mucize Besin”, “Mavi Özgürlüğün Rengi”, “Kapadokya Masalı”, “Kadının Doğası”, “Benin-Afrikalı Çocuklar”, “Dünya Çocukları”, “Güvenli Şehir Nevşehir”, “Bir Kadın Sanatçı ve Geleceğin Kadın Sanatçıları”, ”Kapadokya’da Kış Masalı”, “Kapadokya’nın Sessiz Renkleri”, “Fotoğraf Ve Sanat Terapisi Resim Sergisi”, “Dünyanın Sessiz Renkleri”, “Fotoğraf Ve Sanat Terapisi Resim Sergisi”…

Uluslararası fotoğraf yarışmalarından elde ettiğim sonuçlarla Dünya Fotoğraf Sanatı Federasyonu FIAP tarafından 2017’de AFIAP, 2018’de EFIAP onur unvanına sahip oldum.

RUH SAĞLIĞI VE RESİM

  • Siz bir hemşiresiniz. Hastalarınızla birlikte çalışmalar da yapıyorsunuz özel çalışmalarınız da var onları da anlatır mısınız?

Hemşireliğimin son iki yılı şizofreni ve bipolar bozukluğu tanısı olan hastaların rehabilite edildiği Nevşehir Toplum Ruh Sağlığı Merkezinde çalıştım. 30-65 yaş aralığındaki hastalara dokuz ay sanat eğitimi verdim. Fotoğraflarımı PS’de karakalem çizime dönüştürdüm. Özgün renk ve desenlerle yorumlamalarına rehberlik yaptım. Hastaların renklerini takip ettim. Canlı renkler boyayan hasta, psikolojisi değiştiğinde koyu mor ve siyah gibi renkleri tercih etti. Bu durumu psikoloğu ve doktoruna bilgi vererek alevlenme dönemlerini rahat atlatmalarına yardımcı olduk. Ciddi sanat eğitimi verildiğinde dezavantajlı hastaların topluma kazandırılabileceğini gözlemledim. Birlikte iki sergi gerçekleştirdik. Şu an çiçeği burnunda emekliyim. Kovid-19 sonrasında yine bu hastalarla devam etmeyi düşünüyorum.

GÖNÜLLÜ ELÇİ

  • Nevşehir’de fotoğrafla ilgili neler yapıyorsunuz? Sizden başka çaba verenler var mı, grubunuz var mı? Fotoğrafla ilgili görüşlerinizi de paylaşır mısınız? Fotoğraf diğer sanatları etkiler mi?

Öncelikle yaşadığım yer olan Kapadokya’nın gönüllü tanıtım elçisi olma yolundayım. Kurum, kuruluşlara, fotoğrafla ilgili dersler, sunumlar ve söyleyişiler yapmaktayım. Kapadokya bölgesinde, ticari amaçlı çok fazla fotoğrafçı var. İki fotoğraf derneğinin ve bir fotoğraf grubunun üyesiyim. Fotoğraf benim hayatımın enerjisini besleyen en önemli haz. Fotoğrafın tüm bilim ve sanatları etkilediği gibi sosyal yaşamı da kanıta dayalı estetik belge olarak tamamladığını düşünüyorum.