Devletin topyekün Hakan-Arif savaşı

Yakın geçmişte memleketi yöneten kadrolar, bugünkü gibi donanımsız kasaba politikacılarından, kuytularda palazlanmış vasataltı cingözlerden oluşmuyordu. Her iktidarın ağzını sulandıran kamunun radyo-televizyonu, hiç bu denli yandaş bostanına döndürülmemişti örneğin. Hak etmediği halde ayda 300 bin liraya yakın para kazanan Düzenbazlar, velinimetinin kadrajında pişmiş kellesini gösterebilmek için yırtınamazdı 10-15 yıl öncesine kadar. Medya binası baskınına fiilen ve alenen öncülük etmiş zorbalar, gençliğe Bakan Yardımcısı yapılmazdı, haliyle protokolde de salınamazdı rol model olarak. İzan sükût eylememişti henüz. İzan yaşıyordu ve ligde can derdindeki bir takımın hocasının, ‘Türkiye Futbol Tek Adam’ının ihsas-ı reyi olarak, yanı başında Milli Takım kulübesinde yer almasına izin vermezdi. Adı üstünde o, “izan”dı ve vardı eskiden! Son siyasi rant pasını Galatasaray’dan aldılar. 317 kişilik AKP Meclis Grubu’nda 1 tane bile Fetullah bağlantılı milletvekili bulup çıkaramayan iktidar partisi; sembolleştikleri kulüpteki üyeliklerine son vermek için 2 eski “Fetullah zanlısı” futbolcunun peşine düştü. Şaka sınırlarını zorlayan bir durum. Niye tırnak içinde, Fetullah zanlısı dedim? Çünkü, henüz kesinleşmiş yargı kararı yok! Bunu AKP efradı bilmez mi? Emin değilim; evrensel hukuk normlarına pek aşina olmadıkları için bilmeyebilir veya işlerine geldiği için bilmiyormuş gibi davranabilirler. Gözünü sevdiğim “ileri demokrasisi”... 112 yıllık bir STK’nın genel kurulu, üyelerine şu ya da bu nedenle sahip çıkıyor diye, neredeyse topyekûn vatan haini ilan ediliyor, aldığı karar yok sayılmak isteniyor. Baskı altındaki yönetim kurulu vasıtasıyla siyasi amaç hâsıl edilse de, gerekçe “hafif” bulunuyor, “ağırlaştırılması”, revize edilmesi isteniyor kararın... Alenen!.. Dikte bu değil de nedir, dikta bu değil de nedir? Hakan Şükür’le Arif Erdem Galatasaray üyeliğini kaybedince ne oldu? İktidarın yüreği soğudu! 1 cumhurbaşkanı, 1 başbakan, 3 adet bakan açıklama yaptı bu konuda, me- ğer ne önemliymiş bu iş... Oysa 2011’de yanından ayırmıyordu Erdoğan Şü- kür’ü, yüzünde güller açı- yordu mitinglerinde tanı- tırken, Fetullah kontenjanından milletvekili de yaptırmıştı. Mesaisini, Meclis yerine tv stüdyosunda maç yorumlayıp, çuvalla para kazanarak doldurduğu yönündeki iç tüzük şikâyetlerine kulak tıkayan da yine aynı Erdoğan’dı. O zaman müttefikti Hakan tabii... O tarihlerde, AKP’li Şükür’ün TBMM’deki ‘yan gel yat’ performansını irdeleyen yazılar yazmaktaydım burada. 3 Temmuz’u, Fetullahçıların “sportif” kumpaslarının ardındaki gerçekleri yazıyordum. Erdoğan ve şürekâsı, azgın Feto kadrolarıyla kol kola, halay çekiyorken oluyordu bunlar. Onun için ucuz kahramanlığı bırakın! Koskoca devletin gücünü arkanıza alıp da, eski futbolcuların STK üyeliğini memleket meselesine çevireceğinize, aynı devlet gücüyle Trabzon’daki Fenerbahçe otobüsünün kurşunlanması işini aydınlatın... Gerçek memleket meselesi o çünkü! 2 yıl oldu tık yok, insan utanır. İncir çekirdeği için saatlerce konuşan o bakanlardan birisi de-hamaset hatibi İçişleri Bakanı tam uyar mesela, hazır olay mahalli de memleketiyken- bu konuya değiniversin bir zahmet. Gözleri öyle bir hırs bürümüş ki, bu adamların siyasi kimlikleriyle aktif sporculuk dönemi kariyerlerini ayırt edemiyorlar. Galatasaray Genel Kurulu’nun yapmak istediği bu ayırımdı, Şükür ve Erdem’in üyeliklerinin devamına karar verirken. Futbol Federasyonu’nun web sitesindeki, “En fazla gol atan milli oyuncularımız” listesinin tepesinde uzak ara Hakan Şükür var. Nasıl sileceksiniz bu gerçeği? Dünya Kupalarının en erken golünü atan da o, FİFA tarihine geçmiş adam... Türkiye Ligi tarihinin en çok gol atan futbolcusu da kendisi... Keza en fazla milli olan ikinci futbolcumuz, maatteessüf yine Hakan... Şimdi görev, “Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı” ünvanının sorumluluğundan bihaber halde, 2.Futbol Zirvesi’ndeki konuşmasını, “Sayın Cumhurbaşkanım daha güçlü Türkiye için 17 Nisan sabahı ‘Evet’ diyen bir Türkiye’ye uyanmak için saygılarımı sunuyorum.” diye bitirebilen Demirören’de. Bu istatistikleri sildirip, daha daha gözüne girebilir “eski futbolcu” büyüğünün... Bunu yapmak için, şuuru ve kişiliği açısından bir engeli yok gibi görünüyor. Son sözümüz de, Galatasaray özelinde, spor kulüplerine... Kendi düş- tüğü borç çukurunda debelenirken, siyasetin ipine sarılıp yüz milyonlarca liralık vergi yükünden kurtulmanın bir bedeli olacaktır elbet. Bazen özgürlüğünüze, bazen itibarınıza mâl olabilir bu orantısız ilişkiler... Göze alacaksınız.