Devrimin Mayası Şiir- 5: Devrimin ateşli doğasını besleyen şairler

“Siz milyonlarsınız. Biz kıyamet kadar,

Deneyin savaşmayı bizle!

İskitleriz! Serde Asyalılık var,

Bu çekik ve bu aç gözlerimizle!”

ALEKSANDR BLOCK

> > EKİM DEVRİMİNİN DUYGU MOTORU ŞİİR

> Devrimler insanlığın hızlanan gelişme süreçlerinde, toplumlarda nitel sıçramalar biçiminde ortaya çıkan köklü, sarsıcı değişikliklerdir. Ateşli, coşkulu atılımlarla yol alan devrim dalgaları şiire gereksinim duyar. Toplumun köklü değişim dönemleri, tarihten gelen insanlık birikimlerinin, yükseltilmiş bütün yetkinliklerinin patlama halinde harekete geçtiği, sarsıntılı, sancılı ve birbirini takip eden kasılıp gevşemeler bütünüdür. Devrimin adeta manevi motoru gibi çalışan şiir, insan iradesi üzerindeki ateşleme gücü, dinamik yapısıyla devrim hareketinin karakterine, ülküsünün ruhuna en uygun sanattır.

> Lunaçarski, devrim ile sanat arasındaki ilişkiyi her zaman gündemde tutan bir düşünür, eğitimci yazar ve devrim sonrası yeni politikaların yaratıcısı olarak, sorunu şöyle ortaya koyuyor: "Devrim beraberinde son derece geniş ve derin düşünceler getirir. Etrafında yoğun, kahramanca ve karmaşık duyguları ateşler. (....) Yani ben devrimin, sanat üzerindeki etkisinden çok fazla şey bekliyorum, daha basit söylediğimde beklediğim şudur: Sanatın en kötü dekadanlıktan, katıksız formalizmden kurtuluşu. Devrim, sanatı yeniden asıl tanımına, yani büyük düşünmenin ve büyük yaşamanın güçlü ve sürükleyici ifadesine kavuşturmalıdır."

> Özgün koşulların biçimlendirdiği her devrim hareketinin yakıt deposu, harekete geçen halkın biriktirdiği maddi, manevi varlığıyla dopdoludur. Toplumların nitel değişimini ve kökünden yenileşmesini sağlayan devrim hareketleri, gerçekleştikleri ülkeyi aydınlığa kavuştururken, aynı zamanda bütün insanlığın topyekûn ilerlemesinin yolunu da açarlar.

> > DEVRİMİN İHTİYACI ŞİİRE

> Devrimin ihtiyacı olarak şiir sanatını olmazsa olmaz yapan, şiirin taşıdığı vicdani değerlerin evrensel karakteridir. Bu ortak karakter ayaklanma, isyan hakkını kullanan bütün toplumların sahip olduğu yetkin insan davranışlarının, erdemlerinin evrensel köken birliğinden kaynaklanır.

> Son iki yüzyılda meydana gelen burjuva demokratik devrimler, bilimsel sosyalist yöntemlerin ışığında milli demokratik devrimlerle insanlık, sömürgecilikten kurtulup bağımsız ulus devletler halinde örgütleme yoluna girmiştir. Yanı sıra, başka bir aşamada ise bağımsız milli devletlerin kuruluşuna doğru yönelip sosyalist devrimlerin kapısını aralamıştır.

> Avrupa'dan Asya'ya, Amerika'dan Afrika'ya kadar gerçekleşen devrimler zinciri, devletleri, milletleri, halkları özgürleştirmiş, yetkinleştirmiş ve daha yaşanır bir dünyanın kurulmasını hazırlamıştır. Böylesine büyük toplumsal dönüşüm hareketleri, devrimin dayattığı toplumların bütün varlıklarını ortaya koymalarıyla gerçekleşti.

> > DEVRİM HALATI ŞİİRLE ÇELİKLEŞİR

> Devrim süreçleri aynı zamanda şiir sanatının gelişim ve yükseliş süreçleridir. Fransız şiiri, Fransız ulusunun bütün bir ilerleme mücadelelerinden, devrimsel atılımlarında ortaya çıkmıştır.  İngiliz şiiri de aynı. Rus şiiri, Rus halkının derin mazisinden gelen mücadele dalgalarıyla aynı süreçlerde gelişip yükseldi. Türk devriminde de “devrim ile şiir” ilişkisinin benzer süreçlerden geçtiğini görüyoruz.

> Ekim Devrimin başlaması, olgunlaşması ve patlama dönemlerinde, Rus toplumunun maddi ve manevi varlıkları bir arada, birbiriyle bütünlük içinde bu büyük mücadeleyi besledi. Şiir, doğum sancıları içinde ortaya çıkmaya çabalayan devrimin gereksinim duyduğu ruhsal gıdaları ona sağlamaya çabaladı ve devrim halatını çelikleştirdi.

> > ÜÇ BÜYÜK ŞAİR, ÜÇ FIRTINALI HAYAT

> Ekim Devriminin ateşli doğasını besleyen şairlerin başında Aleksandr Block, Viladimir Mayakovski ve Sergey Yesenin'i sayabiliriz. Devrimin şiir yükünü sırtlamış bu öncü şairlerin kısa ömürlerine sığdırdıkları yoğun yaşantıları, Ekim Devriminin karakter özelliklerini yansıtmaktadır. Aynı yansımaları, gerçek bir şair olan Maksim Gorki'de de görmekteyiz; ileriki bölümlerde buna yakından değineceğiz. 

> İsyan, direniş, adanış, cesaret, çalışkanlık, devrime baş koyma, fedailik, vatanseverlik, mücadele inancı ve elbette devrimin lideri Lenin'e bağlılık... Kısaca Bolşevik erdemlerinin hepsine sonuna kadar sahiptiler. Devrim şairlerinin ruh dünyasını temsil eden bu üç büyük şair, aynı zamanda Ekim Devrimi'nin bütünüyle kendine özgü dinamiklerinden kaynaklanan kaygıdan, çoğu zaman yıldırıcı hor görülerden de paylarını almışlardır. Belki de, dişini tırnağına takarak direnen Block, Mayakovski ve Yesenin'in hayatı, bize Ekim Devriminin ruhsal dünyasında hangi fırtınaların estiğini anlatabilir.

> Aleksandr Block kentli, burjuva bir aile ortamında yetişmiş. Bireysel yaşamın tatlı, acı dalgalarından, sembolizmin hülyalarından geçip devrimin sert rüzgârlarına fırtına katmış, enerjisini kavganın kanlı çanağına akıtmış. Yesenin köylü. Çiftçi bir aileden. Rus halk kültürüyle, masallarıyla yetişmiş, şiire çok yetenekli bir mujik oğlu, şöyle sesleniyor “Kara Adam” şiirinin acılı dokusunda:

“Fırtınalarda, tipilerde, 

Buzlu ayazında günlük yaşamın,

En ağır kayıplarda

Ve sana hüzün çöktüğü zaman

Görünmek arı ve gülümser,

En yüksek sanattır dünyada.”

> > ÇALKANTILAR İÇİNDE BİR DEVRİMCİ YÜREK: BLOCK

> Başkent Petersburg devrim günlerinde her türlü dostu, düşmanı, ajanı, sanatçıyı, akımı kendine çeken boğuntulu bir havaya sahipti. Bu atmosferden kurtulmak isteyenlerin yanı sıra sızlanıp duranlar az değildi. "Edebiyat yaşamı birçok açıdan, kuşatılmış Petersburg'u anımsatıyordu. Kaçarak ya da ülkeden ayrılarak düşmana karışanlar, gerçekten var olmaktan çıkıyordu. İstememelerine ya da iradesizlikleri nedeniyle kalenin içinde kalanlar yalnızca varlıklarını sürdürmek zorunda oldukları için yaşam belirtisi gösteriyorlardı.

> Bu yazarları fırtınalardan ve kasırgalardan koruyan inlerin içine girebilenlerin sayısı çok azdı. Anatoli Lunaçarski şöyle belirtiyor: "Ama bunların susmak zorunda bırakıldıklarını sanmak yanlış olur. Simgecilerin sesi bu görüşü çürütmüştür. Simgeciler düşüncelerini, umut kırıklıklarını dile getiren yayınlar çıkarıyorlardı. Rusya'nın yazgısı üzerine sızlanmalar olarak adlandırılabilecek şeyler yayımlıyorlardı. Yüreklerinde taşıdıkları acı Rusya'ydı, devrimdi."

> Bundan böyle konuşma olanağı bulamayacaklarını düşünenler, sızlananlar karamsarlık, umutsuzluk yayarken bir ses yükseldi, Aleksandr Block'un sesi!

"Ağlayın ağlayın, kudurmuş unsurlar

Uğuldayan ateş sütunları, ağlayın!

Ve sen Rusya, sen Rusya, Rusya sen,

Beni de yak kavur çılgınlığında."

> Ekim Devrimi döneminin simge şairi olarak Mayakovski'nin adı önde geçer. Kaynaklardan öğrendiğimiz Block'un şiirinin, devrimin ruhuna yaptığı katkıyla hiç de Mayakovski’den geri olmadığı görülür. “Gorki Aramızda” kitabında Konstantin Fedin’in görüşü şöyledir: "Edebiyata Rusya, devrim, halk ve aydınlar konusunu sokan Aleksandr Block'tur.  Trajik şeyler söyledi. Ama bir kez olsun susmak zorunda bırakıldığından söz etmedi. Sesi çok iyi duyuluyordu. Bununla birlikte, edebiyat inlerinden tek bir ses çıkıp da ona yanıt vermedi!"

> Block, burjuva bir ailenin çok iyi eğitimli çocuğuydu. Kendisi soylular sınıfından geldiğinin bilincindeydi. Onun için Lunaçarski şöyle diyor: "Fakat Block sınıfının üstüne çekmiş olduğu lanetin de bilincindedir. Tahtın desteği olan, ülkenin politik yaşamına yön veren resmi aristokrasi, Block tarafından karanlık ve canice bir unsur olarak kabul ediliyordu". Büyük şair şöyle sesleniyor yine ünlü İskitler şiirinde:

“Gelin bize! Sizi korkunç savaştan

Barışçıl kollara alalım!

Kılıç kınına girsin, geç kalmadan,

Yoldaşlar! Hepimiz kardeş olalım!”