Devşirme

Osmanlı İmparatorluğu kazandığı savaşlardan sonra ganimet olarak aldığı çocukları besleyip büyütüp güçlü kuvvetli olanları yeniçeri yaparken fizik olarak güçsüz ama zeki olanları da saraya yolluyordu. Ve bu devşirmeler için aslolan tek gerçek savaşları kazandıkları takdirde ceplerine koyacakları altının hesabıydı. Kazanılan birçok savaş ve toprakla hanedan dünyanın en güçlü imparatorluğu olurken devşirme yeniçerilerin de cebi altınla doluyordu. Padişahın da yeniçerilerin de keyfi yerindeydi...

Padişahına bağlılık yemini eden devşirme yeniçerilerin mutluluğu kazanılan yeni savaşlar olmayıp da altınlar gelmediğinde son buldu. Ve hanedanına bağlılık yemini eden devşirme yeniçerilerde de isyanlar başladı. Ve bir zamanlar “padişahım çok yaşa” diye bağıran ailelerinden koparılan devşirmeler padişahını dinlemez oldu...

Bu durumu fark eden Osmanlı padişahlarından Genç Osman yeniçeri ocağını tamamen müslümanlardan kurma girişiminde bulundu. Ama üzerlerine kurulan oyunu farkeden yeniçeriler de ayaklanıp, onsekiz yaşındaki Genç Osman’ı her türlü yalvarma ve yakarmalarına aldırmaksızın bir at arabasına bindirip halkın bakışları arasında aşağılayarak, her türlü hakaret ve tacizler eşliğinde Yedikule zindanlarında boğdular...

Dünya Atletizm Şampiyonası’nda Küba uyruğundan devşirilip Türk yapılan Yasmani Copello Escobar 400 metre engelli yarışında dünya ikincisi olup, Azerbaycan uyruklu Ramil Guliyev de 200 metre yarışında dünya şampiyonu olduğu zaman aklıma Osmanlı’nın kurduğu devşirme sistemi geldi... Yalnız şimdi devşirilen sporculardan farklı olarak Osmanlı devşirmeleri müslüman yaparak ismini de hemen değiştirip Türk ismi veriyordu. Yani 8-18 yaşlarında ailelerinden koparılan bu çocuklar yetiştirilerek ya asker olup savaşlara katılıyor ya da saraylara verilip imparatorluğa hizmet edip sadrazam bile oluyordu...

Osmanlı devşirme yeniçeriler sayesinde dünyanın en güçlü ülkesi olup Avrupa’da sanatta bilimde oluşan kalkınmalara günah diyerek kulak tıkayıp para pul bittiginde ise isyan bayrağını açan yeniçeriler sayesinde bir bir aldığı toprakları kaybetti... Tarih tekrardan ibarettir. Ders almak gerek... Göndere bayrağı çekip İstiklal Marşı ile gururlanmak çok güzel de gerçekler acıdır. Devşirme sporcularla başarıyı yakalamanın sarhoşluğuyla mutlu olurken neden biz yetiştiremiyoruz diye araştırma yapmak yerine eloğlunun tarlasındaki ürünleri toplamayı yeğliyoruz. Yani devşirme sporcularla ancak avunup kısa vadede mutlu olurken yetiştiremediğimiz sporcular yüzünden devamlı olarak devşirmek zorunda kalıyoruz ki bu büyük bir utanç...

Kolay geliyor; ver parayı çal düdüğü... Evet albayrak göndere çekildi. Hatta yarış zamanı ev çığlık çığlığa idi... Tamam da sonrasında zafer sarhoşluğu geçip de ayıldığımda ise bir de baktım ki bu sporcular bizim yetiştirdiklerimiz değildi... Ramil yarışı başarıyla bitirip de tribüne doğru gittiğinde uzatılan bayrağı alıp da boynuna ilk olarak Azerbaycan bayrağı bağlayıp sevinç gösterileri yaparken uyandım; Ramil Guliyev Azerbaycanlı’ydı... Sonrası ise tribünden uzatılan bayrağımızı aldığında ise kendisine sahip çıkıldığı için minnetle taşıyordu...