Dink suikastını Ergenekonculara yükleyen gazeteci!
Hrant Dink 19 Ocak 2007 günü öldürüldü. Suikastın üzerinden daha on gün geçmişti ki, Emniyet İstihbarat Dairesi tarafından hazırlanan iki şema dönemin Başbakanı Erdoğan’a sunuldu. Şemalar, sözde suikast sanıkları arasındaki “telefon trafiğini” gösteriyordu.
O şemalarda yer alan bazı isimler şunlardı: Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Doğu Perinçek, Ferit İlsever, Levent Göktaş, Kemal Kerinçsiz, Şener Eruygur, Tuncay Özkan, Mustafa Özbek, Behiç Gürcihan, vb...
TUTUKLANACAK 25 KİŞİ
Bu şemalarda Ergenekon dalgalarında tutuklanacak ve hüküm giyecek olan tam 25 kişinin adı vardı!
Hani o, “Her şey 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir gecekonduda bulunan 27 adet el bombasıyla başladı” denilen olaya daha 5 ay var!
Örgütün adının “Ergenekon” olarak açıklanmasına ise (Ocak 2008) daha bir yıl var!
Ama tutuklanacak olanların listesi çıkarılmış, “Dink şemasına” yerleştirilmiş ve Başbakan Erdoğan’a sunulmuş bile!
Kimdir bu şemayı hazırlayanlar? Ne amaçla hazırlamışlardı? Kendilerine “Hrant’ın arkadaşları” diyen güruh bunu hiç sorgulamadı. Doğru kabul ettiler ve saçma sapan senaryolarını bu şemalar üzerine inşa ettiler.
Bu şemalar, emniyet içindeki bir “örgüt” tarafından hazırlanmıştı. Dink suikastına kimler “yol verdiyse” onların örgütü! O şemayı hazırlayanların tümü şimdi hapiste.
HEDEF GÖSTERDİ
“Dink suikastının telefon trafiği” denilen bu şemaların üzerine atlayanlardan biri de Nedim Şener oldu. Bu belgeleri hiç sorgulamadan, “acaba doğru mu?” diye sorma ihtiyacı duymadan yayınlamakta hiç sakınca görmedi, kitabına aldı, Ergenekon sanıklarını, Dink suikastının zanlıları olarak hedef gösterdi.
4 Ağustos 2016 günü Habertürk’te Balçiçek Pamir’in konuğu Nedim Şener şöyle diyordu: “Beni sorgularken Zekeriya Öz’e söyledim. ‘Ben bu davanın (Dink cinayeti) Ergenekon’la birleşmesini savunuyorum. Beni niye tutukluyorsun ki’ dedim.”
Şimdi dün kaldığımız yerden devam edelim. 5 Ocak 2012 günü Odatv davasının 8. Celsesinde, Nedim Şener’in Dink suikastı hakkında neler dediğini mahkeme tutanaklarından izleyelim.
BAĞLANTIYI KURAN BENİM
“Polis bir şema hazırladı ve bu şemada Ergenekonla, Ergenekon sanıklarıyla Dink cinayetinin sanıkları arasında bağlantılar vardır. Bu sanıkların fakat, hatta bu şema başbakana sunulmuştur, hatta bu şema Dink ailesine sunulmuştur ve bu ancak ben kitaba koyunca kamuoyuna mal olmuştur. Ben bu bağlantıyı kurmaya çalışan bir gazeteciyim... hiç bir şekilde suretle Ergenekon Soruşturmasıyla ilgili ne Zekeriya Öz’ün ne diğer hakimlerin adlarıyla ilgili hiç bir şey yazmadım o kitapta...
Sayın Başkan, hani bu Ergenekon meselesine nasıl dahil edildim, biraz daha detay vereyim...”
BEN ONA KARIŞMAM
“Barış Terkoğlu beni arıyor, Hrant Dink ödülleri verilmiş, Alper Görmüş’e, onunla ilgili bir yazı yazmak istiyorlar... ben genelde yapmam, ama usulünce reddetmek istiyorum, diyorum ki, sizin bakışınız o, ben ona karışmam diyorum, o eleştirel bakışa, yani siz o yorumu yapıyorsunuz falan diyorum, o konuşmada öyle kalıyor, fakat bu da Oda TV’cilerle bir ilişkiymiş gibi lanse ediliyor... Barış Terkoğlu bana bu vesileyle tanıştık diyor. Bakın tanıştık dediği tarih o tarih, yani 2009’un Eylül veya Ekim ayı, ondan önce bir ilişkimiz yok, ondan sonra da bir ilişkimiz olmamış...
Soner Yalçın’la hayatımda hiç tanışmadım. (...) Soner Yalçın’la konuşmamızın da sebebini izah ettim.... Soner Yalçın’la tanışmamız da 22 Kasımda cezaevinde aracında oldu, yani ben iddiayla Soner Yalçın’ı hiç bir yerde görmedim, hatta bir iddiam da aynı yerden telefonlarımız sinyal bile vermez, bu bizim hiç bir ortamı paylaşmadığımız anlamına gelir...”
Komutanın sorumluluğu
Bakan haklı. Karargâh bu işin buraya varacağını nasıl bilemedi? Hani ne oldu, başarıda da başarısızlıkta da komutanın sorumluluğu meselesi? (Mehmet Y. Yılmaz, Hürriyet, 22 Kasım 2016)
ŞİÖ etrafında düşünceler
Acaba sayın Cumhurbaşkanı’nın Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) girelim sözleri, pişmiş, olgunlaşmış bir teklif mi yoksa bir fikir jimnastiği mi?.. Acaba Batı bunu “blöf” olarak algılayıp, “Ne yaparsanız yapın” restleşmesine girer mi? (Ahmet Taşgetiren, Star, 22 Kasım 2016)
Şanghay alternatifi
Dış iyişkilerde romantizm değil çıkarlar vardır. Çıkarınız neredeyse orada olursunuz... NATO, ABD ve AB’ye vazgeçilmez olmadıkları sık sık hatırlatılmalıdır. (Özcan Yeniçeri, Yeniçağ, 22 Kasım 2016)
Milletimiz AB, ABD ve NATO’nun dost olmadığını biliyor
AB, ABD ve NATO konusunda milletimize ne düşündüğü, dost mu düşman mı bellediği sorulduğunda ortaya çok net bir tablo çıkıyor... Yani milletimiz işin farkındadır. Türkiye Haçlı ittifakına mecbur ve mahkûm değildir. (Abdülkadir Özkan, Milli Gazete, 22 Kasım 2016)
Futbol özürlü teknik direktör
Cavanda’nın oyuna girişi, maçın kırılma, Galatasaray’ın yok edilme anıydı. Bre futbol özürlü Hollandalı, Bu anda bile oyuna giremeyecek kadar kötüyse Selçuk, o zaman niye kenarda?.. Seni bu takımın başına “Galatasaray’ı yok et” diye mi getirdiler? (Hıncal Uluç, Sabah, 22 Kasım 2016)
Şanghay Beşlisi antidemokratik!
Şanghay Beşlisi, AB’nin de NATO’nun da alternatifi olamaz. Üstelik ŞİÖ antidemokratik bir birlik. Otokratik, demokrasinin olmadığı, tek adam sisteminin hakim olduğu ülkelerin içinde bulunduğu bir oluşumu hedef almak Türkiye’nin dış politika yönü açısından başlı başına bir sorun. (İbrahim Varlı, BirGün, 22 Kasım 2016)