Dış politikada kaygılar -(TAMAMI)

Aralık ayı başında Rus Devlet Başkanı Putin Türkiye’ye geldi ve İstanbul’da Başbakanla uzun bir görüşme yaparak ülkesine döndü. Arkasından konuşmanın içeriğiyle ilgili açıklamada ise pek bir şey yoktu. Ancak yandaş basında “Uyumlu bir Putin portresi” çiziliyordu.

Sonra komşumuz İran Devlet Başkanı Ahmedinejat’ın Aralık’ta Konya’da Mevlana için yapılacak Şeb-i aruz -Düğün günü- törenlerine katılacağı ve Başbakanla yemekte konuşacağı açıklandı. Türk Dışişleri İran Devlet Başkanı’nın gelişi için hazırlıklar yaparken bir de bakıldı ki Ahmedinejat beklenmedik bir şekilde bu ziyareti -kendi istemesine rağmen- iptal etmişti. Suriye’de olup bitenlerden önce Türk topraklarının orasına burasına serpiştirilecek Patriot füzesavarların asıl amacının İran’a karşı İsrail’i korumak olduğu konuşulmaya başlandı.

Bu fotoğrafa bakınca; Türkiye dış politikasının Suriye merkezli, ancak hedefi ABD’nin İsrail’i koruyacak Patriot füzelerinden doğan yeni bir kırılma noktasında olduğu ortaya çıktı. Tam bu sıralarda Sayın emekli Büyükelçi Onur Öymen’den bir mesaj geldi:

“New York Times, Boston Globe ve Guardian gibi gazetelerde son günlerde yayımlanan haberler Ortadoğu’daki bazı gelişmelerin bütün bölgeyi etkileyebilecek vahim sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor. Bu haberlere göre Katar tarafından geçen yıl Amerika’nın onayıyla Libya’daki silahlı muhalefet gruplarına gönderilmiş olan silahların bir kısmı aşırı dinci terör gruplarına sevk edilmiş. Aynı yoldan Suriye’deki bazı aşırı dinci grupların da silahlandırıldığı bildiriliyor. Amerika son günlerde Suriye’de savaşan El Kaide yanlısı bir grubu terör örgütleri listesine almıştı.

Bu bilgiler, Suriye ve diğer bölge ülkelerindeki silahlı grupları desteklemenin ateşle oynamaya benzediğini gösteriyor.

Böyle bir ortamda Suriye’deki silahlı örgütlerin kendi komutanlarını seçmek üzere Antalya’da toplanmaları Türkiye’yi büsbütün çatışmaların içine çekme riski taşıyor.

Hükümetin izlediği politikaları daha fazla gecikmeden gözden geçirmesi gerekiyor.”

Acaba iktidar ve Dışişleri Bakanlığı durumun farkında mıdır?

Bizim içinde şimdilik var olmadığımız bir savaş öncesi hazırlıklar gösteriyor ki, çevremizde yakılacak bir kibrit bile bölge savaşını tetikleyebilir ve kuşatılmış Türkiye bir anda kendisini yalnız ve varsayılan büyük maceranın ortasında bulabilir.

Emekli büyükelçi ve CHP eski Genel Başkan yardımcısı dış politika uzmanı Onur Öymen’le uzun bir konuşma yaptık. İşte bu yazı o konuşmanın bir özeti de sayılabilir.

Kaygıların kaynağı

Amerika’nın eski Savunma Bakanı Robert Gates, Bloomberg televizyonuna, Suriye’deki kimyasal silahların bazı terör örgütlerinin ve Lübnan’daki Hizbullah’ın eline geçmesinden kaygı duyduklarını söylemişti. Gates, ayrıca, bir İsrail- İran çatışmasında İran’ın bölge ülkelerindeki petrol tesislerine saldırabileceğini ve dünya çapında terörist saldırıları tahrik edebileceğini de belirtiyordu.?

Şu sıralarda Suriye’de tam bir insanlık dramı yaşanmakta.

40 bine yakın Suriyelinin hayatını kaybettiği söyleniyor. Özgür Suriye Ordusu’yla PKK yanlısı PYD Türk sınırına yakın bölgenin egemenliğini ele geçirmek için çarpışıyorlar. Suriye’de bir yönetim değişikliği halinde bile iç barış ve istikrarın geleceğine inanan az.

Yılın adamının demokrasi sınavı

Mısır’da ise Time’ın yılın adamı seçtiği Mursi içeride demokrasiyle bağdaşmayan adımlar atıyor. Hazırladığı yeni Anayasa ilk referandumda yeterli oyu sağlayamadı ancak ikinci referandumda %55’le kabul edilse de muhalefet bir kez daha Tahrir meydanına çıkacağa benzemekte. Anayasa Konseyi’nin 15 üyesi çalışmaları boykot etti. Demek ki orada masadan kalkılabiliyormuş! Nedense bizde böyle olaylarda tersi oluyor! Komitede sadece 4 kadın var. Bunların da hepsi şeriatçı. Birleşmiş Milletler’in İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navi Pillay yaptığı açıklamada yeni Anayasa önerisinin bazı bakımlardan 1971 Anayasası’nın bile gerisinde olduğunu söyledi. Muhammed el Baraday ve Amr Musa gibi önemli şahsiyetler “Ulusal Kurtuluş Cephesi” ismiyle şeriat yanlısı olmayan bütün partileri kucaklayacak bir muhalefet grubu kurdular. Anamuhalefet partisi yetkilileri Sayın CHP Genel Başkanı’nın önümüzdeki dönemde Mısır’a gideceğini açıkladılar. Büyük olasılıkla önce Filistin’e gidecek, Mısır dışında Irak’ı da ziyaret edecekmiş. Gazze’ye de gidebilir.

Gazze’de yönetimi elinde bulunduran Hamas, Batı ülkelerinin terörist örgütler listesinde yer alıyor.

Biz hayaller içinde “Suriye’yi ayaklandıralım, Osmanlının ruhunu şad edelim!” derken İran Genelkurmay Başkanı “Patriot’ların Türkiye’de konuşlanması Dünya savaşına neden olabilir!” diyordu. Çin ise ordusuna “savaşa hazır ol” emri veriyor.

Manzara budur ve gerçekten kaygı verici olmaktan da öte bir anlam taşımaz mı?