DOĞU TABLETLERİ

Elli Dördüncü Tablet, Diriliş

Kadeh tokuşturuyor Dersaadet’te kul ile şeytan,

Tokuşurken Marmara’nın dibinde eski kıtayla yeni kıta.

Nasıl yardıysak demir dağı, demir yasayla,

Can vermek için çıktık bu kez de saadet kapısından.

Çıkıp gitti boğazdan ulu hastanın son nefesi,

Doldurdu Karadeniz’in akciğerlerini bin yılın bakiyesi.

Fatih Camisi’nin minaresinde genç müezzin,

Eli kulağında, sesi ezgin: Haydin isyana! Haydin isyana!

Bağırıp uyandırmıştı uyuyan dalgaları karayel,

Uyarmıştı batman batman suyu: Bandırma’ya değmesin el!

Beynimiz ateş almış yanıyor, efendiler!

Her kalkışta dokuz kat inat, her duruşta dokuz kez asi,

Halkın terazisi, hak dağıtacak yakında.

Kirmani kılınç diyor ki: Ben hakkı ondan öğrendim,

Eğri kılınç her çıkışta, doğru çıksın kınından.

Sunulan şerbeti biz içeceğiz ata! Biz Kemal’iz!

Yüreğimiz ulusun, gözlerimiz bizim değil, kamunundur.

Sedir ağacı gibi gövdelerimiz, dayanır her tarakaya:

Gelibolu örsünde dövüldü çıplak baldırlarımızın çeliği,

Aç karnına kükürt yiyenlerin evladıyız biz.

Tekmil vatanın bilgeliği toplandı aynı savaşçıda,

Bir Magosa bendinde görünür, bir Silivri hücresinde,

Bir daha doluyor iliği ateşle, kovanda yatanın.

Beynin kıvrımında bir Yunus konuşuyor bir Delidumrul.

Dumrul diyor ki: Yumruğu alnının çatına indir,

Kor ateşten oklar yoklasın yeniden Haçlı burçları,

Karışsın bütün hatlar, karışsın sathı müdafaa neferleri.

Al atlar da ileri geri ve mübarek yüzlü kurt sürüleri,

Dalıp çıksın amansızın iman tahtasından.

Dostun gülü değil, güllesi atılacak sana,

Atılan gülleyi sen tutacaksın ey öncü! Sen gönüllüsün.

Anafartalar, Dumlupınar ve bütün yurtta,

Altın yeleli aslanlar akıyor kartal sürülerinin kanatlarıyla,

Zalimin tehdidini pençeleriyle eze eze,

Yeniden diriliyor ülke, genç fedailerin kollarında.

Nasıl yoğrulduysa Fatih’in topları şah potada,

Anadolu teknesinde yoğruldu cumhurun ruhu da,

Ete kemiğe büründü, İlk Meclis’te Ata diye göründü!