Doğu Tabletleri: Otuz İkinci Tablet, Nevruz

Karanfilin kalbi gül, nergisin sapı sümbül,
Göğün elleri yağmur, kırın gözleri çakır.
Yeşil bebek, yeşil kuş, yeşil yaprak, yemyeşil taş.
Hey nana nina, hey nana ninanay!
Sarı pürçek, sarı ay, sarı gömlek, sapsarı tay.
Hey nana nina, hey nana ninanay!
Hoş geldiniz yeryüzünün doğum gününe,
Hoş geldiniz dostlar vay! tırtılın, karıncanın evine.
Hastalarla birlik yatıp delilerle uyanırız,
Kuru daldan yaş dallara inip çıkarken sığırcık,
Gün doğarken, yan yana, sade suyla yıkanırız,
Hey nana nina, hey nana ninanay!
Akça kızlar göğü sağsın, günışığı yere yağsın
Kazandan taşan sütte bizim de payımız var,
Kafaya çekelim güneşi, çenemizden aksın bahar.
Çalsın taflan davulları, çınlasın nergis zilleri,
Aşkla dolup düz olan ırmakta sırrımız gizli.
Türküm burda, Kürdüm burda, Azerim de gelesidir.
Ötüşsün çan çiçekleri, açsın sarmaş pipilleri,
Kız oğlan ayakta öpüşsün, ah yiyeyim o dilleri.
Ferhat burda Şirin burda, Mem-u Zin de gelesidir.
Başlasın insanın hüneri, köpürsün toprağın güheri,
Düşman çerileri daldı içeri, kamışlar saldırasıdır.
Boru çiçekleri gürlüyor: Bütün zambaklar ileri!
Çiğdem burda, çağla burda, menekşe de gelesidir.
Yenigün veriyor emir: Dövülsün eski demir.
Mete burda, Ata burda, Bedreddin de gelesidir.
Tütsün kardeşlik ocağı, kırılsın kalleşlik bıçağı,
Bulaştı kana çıngı, ol canlar uluşasıdır.
Türkmen burda, Tatar burda, Özbekler de gelesidir.
Bir Memo düşse ateşe, içimde yanar on ton meşe,
Coşsun çağlasın neşe, ol düşman çıldırasıdır.
Kazak burda, Kırgız burda, Uygurlar da gelesidir.
Şu dünyanın başı sonu iki adım arasıdır:
Eşik burda, beşik burda, mezarımız neresidir?
Hey nana nina, hey nana ninanay!