Doğu tabletleri Yetmiş Üçüncü Tablet Bedrettin 3

VIII
Serez’in pazar yerinde, korkarak, yavaş sesle çiseleyen
Yağmur, çevirdi bir ince kara, gece güne devrilirken.
İpekle dâra çekilen, kaldırdı arşıâlâya dağı taşı.
Yağıyor Türkmen eleğinden akbuğday unu gibi kar,
Hece hece yağıyor efkâr, bilgemizin çırılçıplak etine.
Ağıyor aklın mabedine ruh, teninde buhurdan gibi tüten,
Basıyor erk mührünü Mansur gibi, ölüm tezkeresine.
Kar yağıyor ince ince, yağdıkça eşitliyor aşk mülkünü.
Kar yağıyor elif elif, doğacak güneşlerden mükellef,
Madem çıktı us milinden tekerlek, Yunus’a isyan gerek.
Er geç kurtaracak yakasını hak, vahşeti mevcuttan,
Avlarken avlandı çarkıfelek, birleşti vahdeti vücut ile tek,
Örttü kardeş bağını kar, çıplak dalları, kesik başları.
Seçilmiyor artık şehidin sallanmayan gölgesiz gövdesi,
Yok oldu, eridi içinde şeker şerbet bir külek sütün.
Ulaştı tanrısal öfke Ağaçdenizi’nin tutuşan bedenlerine,
Kadı asker, kul değil hâşâ, kül çıktı huzura dimdik,
Maddedeki nuru, nurdaki maddeyi elimize alalım dedik.
Kar yağıyor ince ince, yağdıkça inliyor arzın ruhu,
Donup kalıyor hümayunun debdebeli saltanat hukuku.
Kar yağıyor ali ali, nefessiz nefsine Ali Osman’ın,
Yağıyor karanlık felsefesine, yağıyor mürted ve mülhit.
Doluyor anbean benim diyen, bende diyenin can kafesine.
IX
Kar eridi, dar eridi, ahuzar eridi aktı, kalktı öldü denilen,
Ezildi tarihin tunçtan teknesinde çağlar canhıraş.
Vuruştu kıtalarca, yaşamın türeyen ile çürüyeni ve illa,
Battıktan sonra güneş, yine kan içinde doğmakta.
Asya’da görüldü basübadelmevt ve aklıselimin amentüsü,
Göründü pazar yerinde ipe çekilenin gerçek ütopyası,
Ortaklaş arkadaş, yaklaş yoldaş çağrısıyla geldi yan yana.
Batı deryalarından Doğu okyanuslarına uzanan safta,
Dikildi kötülüğün karşısına iyiliğin silahlı kadısı,
Dağlarda çağlayan keklik ile bildirildi hayatın türküsü.
Yuvarlandı taçlar tahtlar, sarıklar, kavuklar süründü,
Silkindi karanlık uykusundan, kadın erkek tüm muzlumlar.
Hüner elde belirdi, kelam dilde örüldü, canda eridi gül,
Korkmadan, yüksek sesle, bir yiğit haykırışı gibi.
Rahman eridi, Şaman eridi, coşup aktı soylar, boylarıyla,
Yeraltında yatan kahramanlar, doğruldu mezarında,
Toplanıyor bir daha Asya’nın inleri cinleri tan kapısında,
Altı yüz yılda gerçeğin kayasına kazınan çağrıyla.
Nasıl yükselttiyse Süleymaniye’yi özünden Sinan,
Öyle atıldı Yükselen Asya temelleri, Bedrettin şanından.