Dolar mahkeme kürsüsünde

Kamuoyu önünde utanmadan yazılıyor, söyleniyor. Rahip Brunson bugün serbest bırakılırsa, Dolar 5.85’e düşermiş, para muslukları açılırmış. Ekonominin kurtuluşu neredeyse, Muhterem Peder’in kurtuluşuna bağlanıyor. Bu arada Washington’dan Rahip’in tahliyesi için tehdit içerikli açıklamalar yapılıyor.
DOLAR HUKUKU
Bir yargılamada dolar fiyatının tahliye kararını belirlemesi, bizim tarihimizde hatırladığımız kadarıyla ilk kez böyle hararetli olarak gündeme getirildi. Adalet terazisinin bir kefesinde dolar var, öbür kefesinde Türk yargısının bağımsızlığı ve Türkiye’nin egemenliği.
Şimdi Rahip Brunson’u yargılayan Ağır Ceza Heyetinin yerine kendinizi koyunuz. Türk Ceza Hukukuna göre mi karar vereceksiniz yoksa Dolar Hukukuna göre mi?
RAHİP BRUNSON’U TUTUKLADIĞIMIZ İÇİN Mİ BORCA BATTIK
Rahip Brunson’un yargılanmasını bir adalet olayı olmaktan çıkarıp, ekonomik çözüm umudu haline getirmek, ciddiyetsizliğin ve sorumsuzluğun ötesinde eşi az görülen bir cehalet örneğidir.
Türkiye ekonomisi, Rahip Brunson tutuklandığı için borca batmadı. Türkiye’nin dış ödemeler açığının nedeni, Rahip Brunson’un hapse atılması değil.
Türkiye ekonomisi, ABD emperyalizminin 1980 sonrasında dayattığı Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme Programı nedeniyle iflas etmiştir.
Şimdi Türkiye’nin önüne konan şudur: Bizi borç batağına batıran ekonomik programı mı yargılayacağız, yoksa Rahip Brunson’u tutuklayan yargımızı ve PKK terörüne karşı mücadeleyi mi yargılayacağız?
Diyelim Mahkeme, bugün Rahip Brunson’u serbest bıraktı, o zaman soruyoruz:
- ABD emperyalizmi PKK’ya silah vermekten vazgeçecek mi?
- FETÖ’yü devlet içinde örgütlemekten ve darbeler tezgâhlamaktan vazgeçecek mi?
- Doğu Akdeniz’de İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile birlikte namlularını Türkiye’ye çevirmekten vazgeçecek mi?
ABD EMPERYALİZMİ TÜRKİYE EKONOMİSİNİ KURTARABİLİR Mİ
Asıl cehalet ise, ABD emperyalizmine kurtarıcı umuduyla sarılmaktır.
Türkiye, şu gerçeği bugün görmek zorundadır. Bugün göremezse, yarın, yarın göremezse öbür gün görecektir: ABD, Türkiye ekonomisini istese bile kurtaramaz. Çünkü borcu borçla çevirmek diye bir kurtuluş yok. Çöküşü birkaç ay erteleme gayreti, daha büyük sarsıntıları davet etmekten başka bir sonuç getirmeyecektir. Türkiye’nin tam Avrasya iklimine yöneldiği bir ortamda, bu yönelişte krizler yaratmak, daha ağır bir kriz etkenidir. Sürünmek kurtuluş değildir. Türkiye ekonomisi, dolar dilenerek kurtarılamaz. Kurtuluş, Üretim Devrimindedir.
RAHİP BRUNSON’U BIRAKMAK YETMEZ
Türkiye’nin önüne hayatta karşılığı olmayan bir çözüm koyulmaktadır. İflas etmiş olan Turgut Özal/Kemal Derviş ekonomisiyle yola devam edilebileceği beklentisi içinde olanlar var. Kısa vâdeli, yüksek faizli yeni borçlar bulunacak olsa bile, üç beş ay sonra Türkiye bugünden çok daha derin bir döviz açığıyla yüz yüze gelecektir. O zaman hangi Rahip Brunson’u tahliye ederek çözüm bulacaksınız?
Bu arada Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1 Ekim TBMM konuşmasında açıkladığı teröre karşı kesin sonuç getirecek hedeflerden vazgeçecek, Suriye’nin kuzeyinde PKK otoritesinin kurulmasına razı olacak, Kıbrıs’ta ödünler verecek, dış açıkları Mehmetçiğin kanıyla ödeyecek, İran’a ambargoya boyun eğecek vb. Özeti, şehit tabutları önünde sıra sıra dizilmek ekonomik çare olarak sunulmaktadır.
Dahası Türkiye için ABD’ye teslim olmak, stratejik müttefiklerinden uzaklaşmak anlamını taşıyor. O zaman, İran, Irak, Suriye, diğer batı Asya ülkeleri, Azerbaycan ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Rusya, Çin, Almanya, Fransa ve İngiltere, bize altınlarını emanet eden Venezuela, gerçek dostlarımızın hiçbiri Türkiye’ye güvenmez. Bu nâzik ortamda dayanışma içinde olduğumuz ülkeleri ikirciğe sokan her tutumun ağır bedelleri vardır. ABD’nin kurtarıcı gücü yoktur ama, Türkiye’yi gerçek dostlarından koparma kabiliyeti vardır.
Olay, öyle Rahip Brunson’u tahliye etmekle bitmiyor. Türkiye, 1980’den bu yana ABD’nin dayattığı Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme sürecinde buraya geldi. Devam etmek isteyenler için, önümüzde uçurumdan başka bir seçenek bulunmuyor.