Doları durdurmak hedefi 12’den vurmak!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçenlerde yol haritasının “yatırım, üretim, istihdam, dış satım” olduğunu açıkladı. Hükümetin destekçisi MHP Genel Başkanı Bahçeli ise, “üretimi önemseyen, mali politika araçlarını etkin kullanan bir kamu yönetiminin” gereğinden söz etti. Her iki lider de Merkez Bankasının devletin yönetiminde olmasını önemsiyor. Bu tespitler Vatan Partisi’nin yıllardır savunduğu ve çok daha etkince temellendirdiği tezleriyle bire bir örtüşüyor.
TÜRKİYE BİR YOL AYRIMINDA
Türkiye, bir yol ayrımında. Arabayı devirmeden seçim virajına girmek gerek. Ne ki, çok yakın geçmişe kadar uygulanan özelleştirme ve borçlanma ekonomisinin tahribatı hayatı sarmış, art arda yapılan zamlar vatandaşı bezdirmiş durumda. Düşünelim: Bütçe açığının yüzde sekseni faiz giderlerinden. Aktüeryal denge iç karartıcı durumda. İşsizlik, rekor boyutta. Gelir dağılımı çok bozuk… Başka söze de hacet yok! Yanı sıra kurdaki dalgalanma, sanayici ve üreticiyi perişan etmekte, çiftçi haciz ve icra derdiyle toprağından vazgeçmekte…
AKLIN YOLU BİRDİR
Bu, böyle gitmez. Aklın yolu birdir. Türkiye, sıcak parayla çarkı çeviremez, satıp-savarak bütçesini yamayamaz, üretim ekonomisine geçmeden insanına iş, ailelere refah sağlayamaz. Doların veya Avronun son yükseliş trendi, ekonomideki kırılganlığın ve artan risklerin de bir nedeni ve sonucudur. Bu tablodan, “faiz mi enflasyonu tetikler, enflasyon mu faizi itekler” gibi şablonlarla sıyrılmak da olası değildir. Çare vardır, çözüm vardır! Yeter ki aklın yolu vicdanla, siyaset izanla, yönetim insafla bütünleşsin ve Milli bir direnme modeli benimsensin.
KISKAÇTAKİ TÜRKİYE!
Türkiye’nin ekonomik sorunları ile dış siyasetteki güçlükleri iç içe geçmiştir. ABD emperyalizminin siyasi mühendisliği yurt içindeki politik uzantılarında yansımasını bulmaktadır. Doların artışından siyasi pay kapmaya teşne bir muhalefet ile TL’yi değerinde “tutamayan” bir iktidar kıskacında çözüm ve çare yoktur. Ezber bozulmalı, yeni bir denklem kurulmalıdır.
EKONOMİ ve DIŞ SİYASET BİR BÜTÜNDÜR
İçinde bulunulan koşullar, ekonomide ve dış siyasette doğru ve cesur tavırları zorunlu kılmaktadır. Bölücü ve gerici terör ile savaşımında, toprak bütünlüğünü korumadaki özeninde Türkiye haklıdır. Bu bir savaştır. Senin, benim, onun değil, hepimizin vatan savaşıdır.
İşte bu savaşın ekonomi boyutu da kendisini dayatmaktadır.
Silahlı savaşı, Mehmetçiklerle, ekonomik savaşı emekçilerle, üretimle kazanabiliriz. Halkımız güçlendirilmeli, “üretim ordumuz” seferber edilmeli, manipülasyonlara karşı her türlü önlem alınmalıdır…
Bu bağlamda;
- Esad ile barışılmalıdır.
- KKTC'nin tanınmasının yolu açılmalıdır.
- Doğu Akdeniz'de kararlılık sürdürülmelidir.
- Avrasya iktisadi iş birliği teşkilatlarına yoğunlaşılmalıdır.
- Asya ile Swap komşularla kendi paramızla dış ticaret öncelenmelidir.
Vatan Partisi'nin dış siyaset/ekonomi programı tek çaredir!
- Çiftçinin kredi borçları silinmelidir.
- Bankaların aşırı kârlılığı sorgulanmalıdır.
- Maaşlar üzerinde vergi kesintisi azaltılmalıdır.
- TL'ye güvenmeli, yönetimin her kademesinde liyakat önemsenmelidir.
- İnadına yatırım! planlanmalı ve uygulanmalıdır.
- İhracat içinde ithalat payı azaltılmalıdır.
- MASAK etkin değerlendirilmelidir.
Vatan Partisi'nin üretim ve direnme ekonomisi tek çözümdür.
ÜRETİMDE DEVRİM, EKONOMİDE İSTİKRAR, TOPLUMDA GÜVEN
Direnme Ekonomisi; gıda güvenliği, yanı sıra güvenliğin, sağlığın, eğitimin ve enerji teminin güvenliği anlayışıyla temellendirilebilir. Üretimde devrimci bir sıçrama eşliğinde, gümrüklerle, yerli kaynaklara dayalı ham madde tedarikinin önceliğiyle ve bilimle iktisadi ve sosyal anlamda geniş kesimlerin insanca yaşamını garanti almak;
Üretime dayalı direnme ekonomisi, Türkiye’yi taçlandıracak, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal kalkınmamızı şahlandıracaktır.
Bunu tam anlamıyla başaracak olan da, üreticilerin milli hükümetidir. Dün kurulmadıysa, yarın mutlaka kurulacak, önümüzdeki süreçte, gerçekte tüm seçimleri Atatürk kazanacaktır!
KALIPLARI AŞMAK, GELECEĞE KOŞMAK
Bu kavrayış bir bilinçlenme meselesidir. Eski kalıpları aşmak, kadim çekişmeleri, yersiz itişmeleri bırakmak, güne ermek, sadede gelmek ve geleceğe yürümek konusunda bir bilinçlenme meselesidir… İşte o zaman Türkiye esenliğe erecek, dolar da, döviz de yerli yerinde duracak, kalkınmasını planlayan, yatırımlarını hayata geçiren, insanına iş sağlayan, dünyada da hak ettiği yeri alan bir Türkiye, tüm hedeflerini 12’den vuracaktır.