Dört parti, oy satın alıyor!

Anayasa’ya ve Siyasi Partiler Yasası’na göre, sözüm ona tüm siyasi partiler eşit ya... 

Palavra! 

Siyasi partilerin yasalar karşısındaki eşitliği; müteahhit Ağaoğlu Ali ile gariban vatandaş Ali’nin yasalar karşısındaki eşitliğine benziyor. 

Ağaoğlu Ali, yanındaki Rus sarışınlarla yetinmeyip kendi deyimiyle “tüm İstanbul’u ipe dizmek”ten söz ederken gariban Ali’nin mesir macunu alacak parası bile yok! 

*** 

Önümüzdeki 7 Haziran’da seçim var. Bakın çevrenize, en çok kimin arabası dolaşıyor? 

AKP, CHP, MHP, HDP... 

En çok kimin afişini, pankartını görüyorsunuz? 

Bu partilerin... 

Gazetelere, televizyonlara hangi partiler reklam veriyor? 

Bunlar! 

Vatandaşa eşantiyon dağıtanlar? 

Yine bunlar... 

*** 

Boş konuşmayayım; derdimi rakamlara dökeyim: 

Bu seçimler öncesinde Hazine’den AKP 298 milyon, CHP 155,3 milyon, MHP ise 77,8 milyon lira yardım aldı. 

HDP ise seçimlere yeni giren bir parti... O yüzden Hazine yardımı alamıyor ama PKK gibi bir sponsoru olduğu için pek para sıkıntısı çekmiyor! 

Peki; seçimlere katılacak diğer 16 parti? 

Onlar “gariban Ali” misali kendi keselerinden soğan-ekmekle idare etmeye çalışıyor. 

Kimse söylemiyor; ben söyleyeyim: 

Bu ülkenin sözde demokrasisinde her şey gibi “oy” da satın alınıyor! 

Nasıl mı? 

Anlatayım: 

*** 

Reklam ajanslarına kampanyalar hazırlatıp para vereceksin... 

Yandaş gazetelere, televizyonlara para vereceksin... 

Matbaaya, bayrakçıya, rozetçiye para vereceksin... 

Özel besteler yaptırıp para vereceksin... 

Duvarları, otobüsleri giydirip para vereceksin... 

Danışmanlar tutup para vereceksin... 

Çığırtkanlara para vereceksin... 

Billboard kiralayıp para vereceksin... 

Yandaşını mitinge taşıyacaksın; bunun için de para vereceksin... 

Yani “oy” dediğin şey; sayısı sadece birkaç milyonu geçmeyen “bilinçli ve kararlı seçmenden” alınan “bedava” bir şey değil... 

Meclis ‘e girecek kadar oy toplamak istiyorsan, kamyon dolusu para vereceksin! 

*** 

Madem “oy” satın alınabilir bir şey, düşünün bakalım bunu alma şansı en çok kimde var? 

Ağaoğlu Ali gibi zengin partilerde mi, gariban Ali gibi “onurlu ama yoksul” partilerde mi? 

*** 

Bu tablo Türkiye’deki saçma sapan demokrasinin özetidir... 

Hayrını görün! 

BAHÇELİ!  

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Milliyet’e verdiği özel söyleşide, Başbakan’ın MHP’yi de içine katarak muhalefete Eski Türkiye Partisi demesini eleştirmiş ve Atatürk’ün, İsmet İnönü’nün, Celal Bayar’ın, Adnan Menderes’in, Turgut Özal’ın, Süleyman Demirel’in, Necmettin Erbakan’ın inkar edilemeyeceğini söylemiş... 

Çok merak ediyorum; Erbakan’ın ismini bile sayan Bahçeli, Alparslan Türkeş’i bilerek mi söylemedi yoksa unuttu mu? 

Bana göre her ikisi de büyük talihsizlik! 

GÜNÜN SORUSU 

Bir zamanlar sıkı muhalif geçinip sonra dönen ve “bir numaralı Erdoğancı” olan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut, yandaş bir kanalda, Mursi hakkında verilen idam cezasına gönderme yapıp “Benim iki tane ruhsatlı silahım ve yüzlerce mermim var. Son kurşunum bitmeden Beştepe’nin kapısından kimse giremez” demiş... Sorum “Beştepe”nin Güvenlik Müdürü’ne: 

Bu adamın sağı solu belli olmaz; bakarsınız yarın yeniden dönüverir... İki silahı varmış; gerekli önlemleri alıyor musunuz? 

MEHMET SAİM’İ KAYBETTİK! 

İktidar medyasının amiral gemisi Sabah’ın dünkü sürmanşetinde kanlar içinde bir adamın fotoğrafıyla verilen haber dikkatimi çekti: 

“...Ve Mehmet Saim öldü!” 

Birdenbire kendimi çok cahil hissettim. Çünkü haberde adı geçen bu çok önemli zatı tanımıyordum. Haberin spotunu okuyunca rahatladım. 

Efendim, bu Mehmet Saim, atv’de yayınlanan Karadayı dizisinin kötü adamıymış! 

Sabah’taki kardeşlerimi kutluyorum. Türkiye’nin hiçbir derdi kalmadı ya, artık manşetlerini dizi senaryolarından oluşturuyorlar... 

Aslında haksız da değiller: 

İşten atılmamanın ya da fırça yememenin en garanti yolu bu... 

156+25! 

Türkiye Cumhuriyeti’nin On Birinci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül.... 

Bir: Huber’i 7 ay 3 hafta boyunca işgal ettiniz. Sizin için yapılan tüm masrafları ödediğinizi söylediniz. Makbuzlar nerede? 

İki: Kanlıca’daki 20 milyon liralık evi nereden kazandığınız parayla aldınız? 

GÜNÜN İSYANI 

Dünkü yazımda 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda Anıtkabir’e gitmeyen Cumhurbaşkanı’nı, Meclis Başkanı’nı, Başbakan’ı, bakanları ve milletvekillerini eleştirmiştim ya... Meğer İstanbul Valisi ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da Taksim’deki anıta çelenk koymaya tenezzül bile etmemiş... İsyanım her ikisine birden: 

Yazıklar olsun!