Dört yapraklı yonca
MAHŞERİN DÖRT ATLISI
Geçen yıl salgının yoğun döneminde hükümet, sekize yakın ekonomik önlem paketi açıkladı.
Hayat ‘durma noktasına’ gelmiş, toplumsal dayanışma ihtiyacı kendisini iyice dayatmıştı.
O günlerde kimi kesimler vardı ki, dayanışmadan kaçındılar; mahşerin 4 atlısını oynadılar.
Bunlar; özel okul ve sağlık kurumları, yabancı sermayeli bankalar ve elektrik dağıtımcılarıydı.
Zamanla dirençleri bir ölçüde kırıldı, ancak, tutumları, toplumsal belleğe acı şekilde kazındı.
MUHAREBEDEN SAVAŞI KAZANMAYA
Türkiye, geçenlerde, doları, 18 TL’den on lira birden düşüren süreci deneyimledi…
O süreçte, stokçular, spekülatörler, paralel bankacılık ve etki ajanları belirdi.
Hiç kuşkusuz asıl çarpışmanın liberalizmle, kamuculuk arasında olduğunu kavramak gerek.
Evet, büyük muharebeyi kazandık. Savaşı kazanmanın yolu; üretim ekonomisinden geçiyor.
Stokçular, spekülatörler, faiz müptelası bankacılık ve etki ajanları, halkın düşmanlarıdır.
Düşmanı “ezmek”, halk kesimlerini güçlendirmeyi ve gelişen Asya ile iş birliğini gerektiriyor.
İKTİSADİ SİLAHLARA TAKILI YONCA YAPRAĞI
Kamu gücünü yasadan alır. Devletin, denetimle, kayıtlılıkla, vergiyle iktisadi anlamda “silah kullanma hakkı” vardır. Kullanacaktır da! Bu “sert gücün” yanı sıra, bu son savaşım dolayısıyla, “dört yapraklı yoncaya” benzer bir öneri demetini de paylaşmak istiyorum. Silahın namlusundaki gül gibi, dört yapraklı yonca! Türkiye’den, üreticiden, reel ekonomiden ve halktan yana olan mevzilerde kararlılığın ve zafere odaklanmanın bir sembolü de olacaktır.
NARH, KİT’LER VE GENÇ YÖNETİCİLER, KDV İADESİ, SENYORAJ
Birinci yaprak: Marketlerdeki ürünlere, üretiminde yerlilik oranı dikkate alınarak belli bir sürede ancak belirli bir üst fiyattan satış mecburiyeti (tavan) getirilmelidir. Okunabilir bir barkod sistemi ile bu işleyiş pekala mümkün olabilir. Dileyen buna narh sistemi de diyebilir ve bildiğim kadarıyla 1955 yıllarında başarıyla uygulanmıştır.
İkinci yaprak: Çukobirlik, Fiskobirlik, Pankobirlik, Tariş ve SEKA gibi kamu iktisadi kurumları ekonomiye çok güçlü bir organizasyonla kazandırılmalıdır. Piyasada fiyatların dengelenmesi ve rekabet açısından bu kurumlar son derecede yaşamsal olup, ödemeler dengesine de dolaylı yoldan katkı sağlayacak yapılardır. Bu kurumların başına kırk yaşını aşmamış, üniversitelerin teknik ve iktisadi idari bilimler bölümlerinden iş deneyimi olan gençler getirilmelidir.
Üçüncü yaprak: Orta direğin güçlendirilmesi ve kayıtlı bir ekonomiye katkı sağlaması da göz önünde bulundurularak, özellikle dar gelirli ailelerin yıllık eğitim ve sağlık harcamalarına fiilen vergi iadesi sistemi getirilmelidir. Buna ek olarak, kültürel ürünler başta, kimi mallarda KDV oranı da düşürülmelidir.
Dördüncü yaprak: Devlet, “para basma hakkını” bir plan dahilinde, mümkün olan ölçüde saydam bir anlayışla ve bir program çerçevesinde mutlaka ve etkince değerlemelidir.
Bu bağlamda maliyet enflasyonun yorumu, üretimin en küçük unsurlarını devre dışına bırakmadan ve emek yoğun işletmeleri destekleyecek tarzda ele alınmalıdır.
Derler ki, dört yapraklı yonca zor zamanlarda en olumsuz anlarda şans ve uğur getirirmiş…
Türkiye’miz bu zorlukları üretim devrimi ve direnme ekonomisiyle mutlaka aşacak ve aydınlık yarınlara ulaşacaktır…