Dostu Güçsüzleştiren, Düşmanı Kuvvetlendiren Suriye Politikası

Türkiye’nin saldırısının hemen arından ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Türkiye’ye geldi ve üzüntüsünü iletti. Esad’a karşı Türkiye’nin yanında olduğunu söyledi ve şehitlerimizi sahiplendi.

Bu işte bir bit yeniği var dediğimiz mesele tam da burada başlıyor. Bayram değil, seyran değil peki Jeffrey neden Türkiye’ye dayanışma duygularını iletti? Oysa ki Jeffrey’i son dönemlerde Türkiye’nin PKK’ya karşı düzenlediği operasyonların hemen ardından ülkemize gelmesiyle ve sükunet çağrılarıyla hatırlıyoruz. PKK’nın vurduğu askerlerimize şehit dediğini ise hiç duymadık. Belki Mehmetçiğimizin vurduğu PKK’lılara şehit demiş olabilir, orasını bilmiyoruz.

Görünen çok açık; ABD, Türkiye-Suriye gerginliğinden en mutlu ülke. 9 yıldır Suriye’yi bölmek isteyen ABD, başaramadı. Fakat çıkarları devam ediyor. En büyük isteği, kendisine bağlı bir Kürt devleti kurma hayali. Türkiye’nin tüm gücünü PKK’ya yerine bir kısmını Suriye’ye vermesinden oldukça memnun. PKK’yla ilişkisi gün gibi açık olan ABD’nin Suriye meselesinde bizi desteklemesi, hükümet yetkililerini rahatsız etmiyor mu? Ya da hiç mi düşündürmüyor? Suriye gerginliği sadece Jefrrey’i değil bir o kadar da Cemil Bayık’ı mutlu ediyor. Çünkü, PKK’nın düşmanlarından bir tanesi Suriye Devleti. Suriye topraklarını bölmeyi amaçlıyor. Suriye’nin ve Türkiye’nin güç kaybetmesine en çok Kandil sevinir.

Haklı ve Haksız Savaş

2015 ertesinden bu yana emperyalizme karşı yürüttüğümüz mücadele, milletimize güven veriyor. PKK’yla sınır içi ve sınır dışı mücadele gereklidir, yapılmalıdır ve yapılmaktadır. PKK terör örgütü tamamen bitirilene kadar bu mücadele sürmelidir. Çünkü Türkiye’ye kara tehdidi doğrudan bu örgütten gelmektedir.

Türkiye Cumhuriyetini teslim almak isteyen FETÖ’yle mücadelede önemli kazanımlar sağladık. Devletimizin kurumlarından büyük ölçüde temizlendi. FETÖ’nün siyasi ayak tartışması yazımızın konusu değil fakat, FETÖ’nün taleplerini bugün kimler dile getiriyorsa siyasi ayak orada aranmalıdır.

Bu kuvvetlerle savaş doğrudan ABD’yle savaş demektir. Saydığımız kuvvetlerin ipleri, ABD’ye sıkı sıkıya bağlıdır. Bu savaş, bugün yürüyen bağımsızlık mücadelemizin temelidir. Emperyalizmle savaş, gözümüzü sadece kara sınırımıza değil, deniz sınırlarımıza da çevirmemizi sağlamıştır. Denizlerimizde de ABD’ye karşı mücadele vermekteyiz.

Son 1 haftadır Suriye ile yaşadığımız gerginlik ise bu savaşların kattığı olumlu gelişmelerin hiçbirini katmamakla beraber, sağladığımız kazanımları da tehlikeye atmaktadır. Suriye’de Türkiye gibi ABD emperyalizmiyle yıllardır boğuşmakta ve 9 yıldır direnen Suriye, bugün kaybettiği toprakları büyük ölçüde geri kazanmaktadır. Suriye bu zaferi ABD’ye karşı kazanmaktadır. Çünkü 9 yıldır topraklarını parçalamak isteyen kuvvet ondan başkası değildir. Suriye ile Türkiye’nin kaderi bu açıdan ortak. ABD’nin güç kaybetmesi her iki devletin de işine gelir. Bu devletlerin güç kaybetmesiyse sadece ABD ve İsrail’e yarar.

Suriye’ye Yükselen Fetih Sesleri

Tablo bu kadar berrakken, Suriye’ye fetih sesleri yükseltenlerin amaçları nedir? Neredeyse ABD’yle aynı duyguları paylaşan bu sesler, Türkiye’yi nasıl bir tehlikeye attıklarının farkında değiller mi? Esad’ın indirilmesi, Türkiye’ye zarardan başka ne katacaktır? Şam’a girme hayali kuranların hedefi nedir? Esad gidecek kim gelecek? Suriye halkı karar versin deniyor. Suriye halkı karar vermiş zaten, Esad’la beraber. Suriye halkının kararına, Türkiye’nin kalemşörleri mi karar verecek?

Amerika, Esad’ı Suriye’yi bölmek için devirmek istiyor. Gerekçeleri mantıklı. Peki Türkiye neden Esad gitsin istiyor? Suriye’nin bölünmesi PKK’yla mücadelemize nasıl bir güç katacak? Esad’ın gitmesi, Doğu Akdeniz’de, ABD-İsrail-Yunanistan ve GKRY ittifakına karşı bizi avantajlı bir duruma mı sokacak?

Görmüyor muyuz; Esad’ın devrilmesi, Türkiye’nin karada da, denizde de çıkarına değildir, zararınadır. ABD ile bölgemizde ortak bir hedef belirlemek, PKK’ya karşı mücadelemizi sekteye uğratır. ‘’Esad meselesinde ABD ile beraber olalım, PKK ile karşı karşıya olalım’’ böyle bir strateji olabilir mi? Tutarlı bir emperyalist mücadele yürütmemiz lazım.

Dostunu güçsüzleştiren, düşmanını kuvvetlendiren Suriye politikası ülkemize zarar vermekte. Başarılı harekatlarla sağladığımız İran, Rusya dostluğunu tehlikeye atmakta. Yanlış siyasetler, doğrularımıza mal oluyor.