Doymak bilmeyen açgözlülük
Aylardır basında Ege ve Akdeniz’de, ülkelerindeki kirli iç savaşlardan kaçan insanların dramını okuyorduk. Ama üç dört gün evvel basına yansıyan, iki yaşındaki Aylan Kurdi isimli bebeğin Bodrum’da karaya vurmuş cansız bedeni, bütün dünya basınını, dolayısıyla Batı kamuoyunu ayağa kaldırdı.Olaya eğer bu mültecileri kabul edecek ülke aramak olarak yaklaşırsak büyük fotoğrafı göremeyiz.Hiçbir insan ülkesini, yurdunu, evini durup dururken terk edip, yollara düşüp, tanımadığı, bilmediği ülkelere canı pahasına gitmeye çalışmaz. Bunun tek sorumlusu kendi ülkelerinin çıkarları uğruna gittikleri ülkelerde sadece kan ve göz yaşına neden olan Batılı siyasetçilerdir.Hani o şairin dediği gibi “tek dişi kalmış canavarlar”...Bu coğrafyaya egemen olabilmek, kirli çıkarlarına ulaşabilmek için yüzlerce, binlerce yıldır bir arada yaşayan insanları, demokrasi, özgürlük diye tahrik edip kan ve gözyaşlarına neden oldular.Bu kanlı oyun, biz Türklere hiç de yabancı değil, çok bildik bu oyunun yüzlerce yıldır hep içinde olduk. Önce Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan başlayıp ama asıl Paris, Ayastefanos ve Berlin antlaşmalarıyla, Osmanlıyı içerden parçalamak için Ermenileri, Osmanlıya karşı, bağımsızlık talepleriyle silahlı mücadeleye yönlendirdiler.Sonunda Osmanlının kendisini korumak için o insanları tehcir etmesine neden oldular.Bugün de o gün kendilerinin neden oldukları dramı, o gün Osmanlıyı, bugün Türkiye’yi parçalamak ve Sevr’i hortlatmak için sonu toprak talebine kadar giden “Soykırım” söylemleri ile dillendiriyorlar. Binlerce insan yerlerinden yurtlarından oldular. Türküyle, Ermenisiyle o insanlar da, aynen o gün de, bugün Suriyelilerin, Iraklıların, Libyalıların, Afganların yaşadığı dramı yaşadılar. Eğer bu bölgede yer altı zenginliği olmasaydı; Irak ve Suriye’deki yöneticiler, Suudi Arabistan’da, Katar’da, Bahreyn’dekiler gibi medeniyetin temsilcisi olduklarını iddia eden tek dişli canavarların yandaşları olsalardı, Irak’ta, Suriye’de, Libya’da demokrasi olup olmadığı onları ilgilendirir miydi?İlgilendirmezdi. Suudi Arabistan’da, Katar’da, Bahreyn’de ilgilendirmediği gibi. Bunların demokrasi anlayışı, böl parçala yönet anlayışıdır. Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüklerini, bölgenin yer altı zenginliklerini Akdeniz’e sorunsuz akıtmak arzusuyla kukla bir Kürt devleti kurdurmak için bu ülkelere demokrasi getireceğiz yalanı ile girip ortadan kaldırdılar. Bu ülkeleri işlerine geldiği gibi böldüler.Zamanında Ermenilere yaptıklarını, bugün Türkiye’de yaşayan Kürtleri tahrik ederek yapıyorlar.Onlar da, aynen zamanında Ermenilerin geldiği oyuna gelip, PKK isimli silahlı çeteyle özerklik taleplerini dillendiriyorlar.Irak’ta, Suriye’de olduğu gibi burada da kan ve göz yaşına sebep oluyorlar. Perşembe günü televizyon kanallarında 13 yaşında Suriyeli pırıl pırıl bir çocuk, Batılılar tarafından istenmediklerini bildiklerini ama kendilerinin de oralara isteyerek gelmediklerini, o kadar güzel anlattı ki, ama sonunda da ülkelerindeki Batılıların neden olduğu iç savaşın bitirilmesini istedi. İyi ki dünya da özgür basın var. İki yaşındaki bebeğin cansız bedeninin resmini yayınladılar da medeni (!) Batı’dan tepkiler gelmeye başladı. Saraybosna’yı kuşatan Sırp birliklerinin kent merkezindeki pazar yerine havan topuyla yaptığı, 43 kişinin ölümüne neden olan saldırıyı, bir gazeteci fotoğrafıyla dünyaya duyurmasaydı, tek dişi kalmış canavarların, Müslümanlara yapılan katliamlar umurlarında olacak mıydı? Ne gezer. 21. asrın ilk çeyreğinde bile hala Haçlı mantığından kurtulamadılar. Ama o fotoğraflar yayınlandığı zaman da, aynen bugün Suriyeli bebeğin cansız bedenini gösteren fotoğraftan sonra olduğu gibi, utançlarından tepki vermeye mecbur kaldılar.O bebeğin, o insanların kanları var Batılı siyaset adamlarının ellerinde... Bu ölümlerin sebebi, medeniyeti sadece kendilerinin temsil ettiği yanlışına düşmüş, B-atılı siyaset adamlarının doymak bilmeyen açgözlülüğüdür.