Düğün davetiyeleri, icra tebligatı gibi

Ekonomik kriz herkesi vurdu.

Toplumun çok büyük kesimi sıkıntıda…

Üretim yapmakta zorlanan çiftçi…

Önünü göremeyen sanayici…

Sattığının yerine yenisini koyamayan esnaf…

Ay sonunu getiremeyen işçi, memur…

Hele emekli…

Herkes krizin pençesinde.

Sokakta, otobüste, köy kahvesinde…

Dost sohbetlerinde konuşulan hep aynı.

Yapılan yüksek oranlı zamlar.

Hayat pahalılığı.

Ev kiralarındaki artışlar.

Alım gücünün düşmesi…

Bugün size sokakta konuşulanları aktaracağım.

İşte onlardan bazıları:

LOKANTAYI UNUTTUK

“Ailecek bir lokantada karın doyurmak.

Çorbası, ana yemeği, tatlısı…

En az bin 500-2 bin lira…

İki sefer gittin mi bittin.

Ekmek arası dönerle içecek bile 200 TL.

Lokantaların önünden geçmek bile zorlaştı.

Çocuklar görmesin diye yol değiştirir olduk.

Onlara lokantaları kötülüyoruz.

Pis olduğunu söylüyoruz.

Şimdilik öyle idare ediyoruz.”

KATİL OLACAĞIM

“Kirada oturuyorum.

Yasa masa dinleyen yok.

Ev sahibi her üç ayda bir zam diye geliyor.

Yeni bir eve çıksam mümkün değil.

Şimdiki kiramın en az üç dört katı.

Taşınma masrafları, depozito ayrı.

Ne yapacağımızı şaşırdık.

Küçük bir Anadolu ilçesine gitmeyi düşündük.

Ama çocukların okulu var.

Ev sahibi kapıyı çalacak diye ödümüz kopuyor.

Katil olacağım diye korkuyorum.”

ZAM PANDEMİSİ GÜNLERİ

“Benzin fiyatı 36 TL’yi aştı.

Bir depo benzin bin 500 TL.

Kontağı çalıştırdın mı para gidiyor.

Araban var mı? Var.

Evin önünde bekliyor.

Ben ona bakıyorum, o bana…

İçine oturuyorum, ama kontağı çeviremiyorum.

Arabaya binmek artık çok lüks.

Yakında önünde fotoğraf çektirip tatmin olacağız.

Dolmuşa, otobüse binmek de zorlaştı.

Son zamdan sonra 15-17 TL.

Böyle girerse evden çıkamayacağız.

‘Zam pandemisi’ günleri.”

HARÇLIK

“Geçen gün kızımı ziyarete gittim.

Toruna ‘dondurma al’ diye 20 TL verdim.

Benimle dalga geçtiler.

‘Artık 20 TL’ye dondurma mı kaldı’ dediler.

Torun söze girdi:

‘Dede harçlık vereceksen en büyük parayı ver.

Onun altındakiler harçlık sayılmaz.’

‘En büyük para’ neydi, anlayamadım.

Anlattılar, 200 TL imiş.

Ay sonu idi, yoktu.

Çok utandım…”

MEYVE-SEBZE DALINDA GÜZEL

“Marketlerin manav bölümü.

Kuyumcu dükkânı gibi.

Sebze meyve fiyatları uçuk.

En ucuzu 15 TL.

100 TL’yi aşan ürünler bile var.

Eskiden ‘gül dalında güzel’ denirdi.

Şimdi sebze-meyve dalında güzel.

Manav tezgahına düştü mü iş değişiyor.”

DÜĞÜN DAVETİYELERİ

“Bu aralar düğün mevsimi.

Eskiden düğün olunca sevinirdik.

Çoluk çocuk eğlenirdik.

Şimdi ona da gidemez olduk.

Gram altın: Bin 700 TL.

Çeyrek altın: 2 bin 750 TL.

Yarım altın: 5 bin 500 TL

Cumhuriyet: 11 bin TL.

Ayda iki davetiye geldi mi yandık.

Düğün davetiyeleri, icra tebligatı gibi.”

MİZAH

Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Bir tarafta hüzün…

Bir tarafta mizah…

İş giderek daha çok mizaha dönüşüyor.

Böyle giderse durum yeni bir hal alacak.

Vatandaş zamlardan sonra oynamaya başlayacak.

Meşhur öyküyü bilirsiniz.

Vatandaş oynamaya başladı mı…

Artık işin tadı kaçmış demektir.

Uyarması benden…