Dün Kafkas Seddi yıkılırken, bugün Suriye Seddi çekilmeli!

Kara bulutların ülkeyi çepeçevre sardığı karanlık günlerdi... Ümitler her geçen gün daha da azalıyordu. 1920 yılının buz gibi soğuk Şubat günleri... Gazi Mustafa Kemal ortaya çıktı; kolordu ve eşiti seviyedeki komutanlara gizli bir telgraf çekti! Bu telgraf askeri bir durum muhakemesi idi ve tarihe “Kafkas Seddi” olarak geçti...

KAFKAS SEDDİ
Asırların nadiren yetiştirdiği dahi özetle şunu söylüyordu: “Emperyalistler tarafından her yönden kuşatıldık. İstiklal Harbi’nin başarıya ulaşması için nefes borusuna ihtiyacımız var... Kafkaslarda İngiliz hâkimiyetine tahammül edemeyiz. Bu bölgede bize karşı Kafkas Seddi çekmelerine izin veremeyiz... Gücümüz yetiyorsa orayı biz işgal edelim, yetmiyorsa, Bolşeviklerin o bölgeyi işgaline rıza gösterelim! Gerçekten de İngilizler atıldıktan sonra o mihverde bir lojistik hat tesis edilebildi! Hem denizden hem de karadan yapılan takviyelerle İstiklal Savaşı sürdürülebildi... Ayrıca, bölgenin rahatlaması ile Doğu cephesinden Batı’ya asker, silah, malzeme ve cephane kaydırıldı!

GÜNEY SINIRLARIMIZDA NELER OLDU
ABD’nin I. ve II. Körfez Harekâtı’nın temel hedefi bölgede ikinci bir İsrail kurmaktır. Kürtler üzerinden kurulması hedeflenen bu devleti bazıları “Müslüman İsrail” olarak isimlendiriyor... Ancak bu devletin yaşayabilir olması için mutlaka denize ulaşması gerekiyor. “III. Körfez Savaşı” olarak da isimlendirilebilecek Suriye müdahalesi bu amaca hizmet etmek üzere tezgâhlandı. Göreli olarak en zayıf halka olan Suriye Kürtlerinin PYD üzerinden geniş bir alanı denetim altında tutabilmesi için IŞİD canavarı yaratıldı...

BATI VE İSRAİL’İN SON PLANI
Emperyalizm İsrail ile birlikte kantonları birleştirip denize inmeyi planlarken, iki önemli gelişme oldu... TSK’nın 24 Temmuz Harekâtı ile birlikte Türkiye koridor karşıtı bir tavır aldı! Ayrıca Rusya’nın bölgeye askeri olarak yerleşmesi Batı’nın manevra alanını daralttı... Türkiye güvenli bölgeye müdahale için Rusya ile el sıkıştıktan kısa bir süre sonra Rus uçağı düşürüldü! Bu olay bölgede Türkiye’nin hareket serbestisini sınırlayacak bir dizi olumsuz gelişmeyi tetikledi!

TÜRKİYE İÇİN EN KÖTÜ SENARYO
İsrail Adalet Bakanı’nın, “Kürdistan, Türkiye ile İran arasında kurulmalı!” açıklamasından sonra ülkemiz için en kötü senaryoyu gerçekçi bir şekilde saptamalıyız... Hiç kuşkusuz, İsrail destekli emperyalist ülkelerin güvenli bölgeye doğrudan ya da PYD gibi piyonları vasıtasıyla el koyması, Türkiye’nin cehennemi bu dünyada yaşaması anlamına gelmektedir... Çünkü askeri olarak bu bölgede tutunabilirlerse, Rusya’nın varlığı nedeniyle kısa dönemde denize inemeseler bile, Türkiye’yi sürekli bir şekilde istikrarsızlığa itebilecek manivelalara sahip olacaklardır. TSK’nın, bütün basın yayın kuruluşlarına dağıttığı, “PKK şehir savaşı eğitimini Kobani’de aldı!” açıklaması bunun en güçlü kanıtıdır... Böyle bir durumda Türkiye, açık ya da örtülü olarak her türlü terör saldırısının hedefi olacaktır. Ayrıca toprak bütünlüğü de tehlikeye girecektir...

TARİHİN TEKERRÜRÜ MÜ?
Türkiye’nin, bire bir aynı olmasa da Kurtuluş Savaşı öncesindeki benzer koşullar ile karşı karşıya kaldığını ileri sürmek, sanırım fazla yanlış olmayacaktır. Türkiye, Suriye’deki güvenli bölgenin İsrail destekli emperyalist ülkelerin mutlak denetimine geçmesine kesinlikle tahammül edemez! Bu kötü niyetli ülkelerin planlarını bozmak için Türkiye bir Suriye Seddi dikmelidir! Bu nedenle, ya güvenli bölgeyi askeri olarak tek başına işgal etmeli ya bu bölgenin Suriye tarafından kontrol edilmesine rıza göstermeli ya da Avrasya güçleri ile ortak planlamalar yaparak bölgeyi emperyalist kalıntılardan temizlemelidir.
Aksi halde, hiç kimsenin tahmin bile edemeyeceği ağır bir fatura karşımıza çıkar...