Dün ve bugün demiryolları

İstiklal Harbi’nin belki de en kritik günlerinden biriydi. Türk milleti ölüm-kalım savaşının bir adım gerisindeydi. Savaşta demiryollarının sorumluluğunu üstlenen Behiç Bey bir telgraf alır. Gönderen Atatürk’tür: “Sevkiyatı hızlandırın; trenleri son sürate çıkarın; geciktirenler idamla cezalandırılacaktır!” Gelen cevap çok çarpıcıdır: “Bu hat 40 kilometreden süratli gitmeye müsait değildir. Hızlandıralım derken tek bir sevkiyat bile yapamayabiliriz. Emrinizi aldım; bu nedenle uygulamadım. İkinci emrinizi bekliyorum!” Atatürk derhal kısa bir cevap verir: “Sen nasıl uygun görürsen Behiç!” Trenler saat gibi çalışır ve zafere giden yolu açar.

TÜRKLER DEMİRYOLU İŞLETEBİLİR Mİ?

Behiç Bey, bir Osmanlı subayı olarak 1912 yılında demiryolu işletmesindeki hataları 4 ülkenin sistemi ile karşılaştırarak ortaya çıkarır. Bu konudaki çalışmasını 300 sayfalık bir kitap olarak yayımlar. Ancak yabancı yöneticiler Behiç Bey’in bu görüşlerine itibar etmezler. O dönemde tahmin edemedikleri husus, Behiç Bey’in bu bilgileri Kurtuluş Savaşı’nın kaderini etkileyecek demiryolu şebekesine dönüştürecek olmasıdır.

İşgal kuvvetleri demiryolu işletmesindeki bütün yöneticileri görevden alır. Çalışanların yüzde 95’i gayrimüslim, bunların büyük çoğunluğu Rum asıllıdır. Düşmanlar artık rahattır. Türkler asla sistemi işletemez! Gayrimüslimlerden ihanet içinde olanlar kaçar ve Yunan kuvvetlerine sığınır. Kalanları da Behiç Bey işten atar. Bunların yerine aldığı Türk çalışanlarla demiryollarını kendi yöntemleri ile çalıştırır. Kritik malzemeleri gizli yollarla İstanbul’dan getirtir. Bir haber alır. Çalışan tüm gayrimüslimlerin işten atılması için bir çalışma başlatılmıştır.

Ankara’da İcra Vekilleri (Bakanlar Kurulu) toplantısını adeta basar. Az ve öz konuşur: “Sadık elemanları niçin işten atalım? Ehil olmayan acemilerle sistemi işletemem. Böyle bir karar alırsanız, bu benim için de istifa nedeni olur!” Cevap beklemeden odadan çıkarken bir ses duyar, başını çevirir. Konuşan Atatürk’tür: “Nereye gidiyorsunuz?” Behiç Bey cevap verir: “Konya’ya efendim...” Atatürk bu kez talimat verir: “Programa aynen devam edin! Benden telgraf alacaksınız.” Telgraf gelir: “İşten kimse çıkarılmayacak ama bundan sonra gayrimüslimler işletmeye alınmayacaktır.”

Vatan kurtarıldı. Demiryolu işletmesinin yeniden yabancılara devredilmesi fikri ağırlık kazandı. Behiç Bey, Başvekil İnönü’nün makamına çıktı. Şu sözleri ile millileştirme talep etti: “İsterseniz, Türklerin de mükemmel bir şekilde işleteceğine dair size senet imzalayıp vereyim.” Demiryolu okulu ve müzesi kurdu. Yetenekli personel yetiştirdi. İşletme dilini Fransızcadan Türkçeye çevirdi. Devlet Demiryolları’nın kurucu Genel Müdürü oldu.

ONUNCU YIL MARŞINDA DEMİR AĞLAR!

Onuncu Yıl Marşı için 1933 yılında bir yarışma açıldı. Ünlü şairlerimiz Faruk Nafiz Çamlıbel ve Behçet Kemal Çağlar’ın ortak çalışması beğenildi. Sözler Cemal Reşit Bey tarafından bestelenecekti. Atatürk sözleri görmeyi arzu etti. //Çıktık açık alınla on yılda her savaştan/ On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan/ Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan/ Bir baca yükseliyor, durmadan her yamaçtan// Atatürk son dizenin üstünü çizdi ve şunu yazdı: “Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan” Behiç Bey’e döndü: “On senelik emeğiniz görülmüyordu. Onu düzelttim.”

Atatürk bizatihi 37 kişiye soyadı verdi. Bunlardan birisi de, “Erkin” soyadını verdiği Behiç Bey’dir. Erkin şu anlama geliyor: “Koşullar ne olursa olsun bağımsız hareket edebilen!” Behiç Bey 1961’de ebediyete intikal etti. Vasiyeti üzerine, Genel Müdürlük yaptığı Eskişehir’de, İzmir-Ankara-İstanbul hatlarının birleştiği alanda toprağa verildi.

İYİ Kİ BUGÜNLERİ GÖRMEDİ!

Nereden nereye geldik. Behiç Bey iyi ki bugünleri görmedi! Para, kaynak ve personel olmadan demiryollarını saat gibi işleten ve Meydan Muharebesi’nin zafere ulaşmasına büyük katkı sağlayan kurucu atalarımız ve Behiç Bey’e sahip çıkan devlet çapındaki liderlik bunun karşısında ise her türlü imkâna sahip olmasına rağmen demiryollarını ölüm hattına çeviren günümüzün yöneticileri! Demek ki öncelikle bu çarkı çevirmek için yüksek bir ruh zenginliği gerekiyor. Vatana ve millete karşılık beklemeden sadakat gerekiyor. Demiryolları personelini eğitim görmeden vazife başına göndermemek gerekiyor. Olağanüstü koşullarda sorumluluğu üstlenecek, “Evet efendim, sepet efendim...” demeyecek inisiyatif sahibi, cesur demiryolu yöneticileri gerekiyor. Devlet çapında kibir ve kendini beğenmişlikten arınmış liderler gerekiyor. Kurucu atalarımızı çok ama çok özlüyoruz...