Durum tespiti (2) -(TAMAMI)

DURUM TESPİTİ (2)
Yaşadığımız olaylar olağan değil.
O kadar olağan değil ki; 9. Cumhurbaşkanı Sayın Demirel’le konuşuyorduk. Demirel o engin deneyimiyle şöyle diyordu:
“-Bana olağandışı geliyor. AKP, CHP’ ni köşeye sıkıştırarak küçük politika yapıyor. Ancak bu küçük politikalarla kriz çözülmez tersine gerginlik artar. Daha dün seçim olmuş, Meclis düzgün çalışamıyor. Bu demokratik bir uygulama değil.” Sordum:
“- Bu nereye kadar gider?
“-Bilsem söylerdim. Biliyorum da…”Sonra ekledi:
“-Sabırla bekleyelim. Göreceğiz!”
Sayın Demirel kısa konuşur ama öz konuşur. Sonra kendi görev başındayken bu tip olayların neden olmadığını özel olarak anlattı. O uzun konuşmayı yazmak şu an için erken, ancak şunu algıladım ki; Eski Cumhurbaşkanımız hem iktidarın hem de muhalefetin kararsız tutumundan memnun değildir ve haklı olarak sormaktadır:
“-Biz önümüze geleni tutuklatıp hapse mi attık? Biz devletin kurumlarını birbirine karşı mı kullandık? Biz özgürlükleri alabildiğine sağladık. İnsanları hür dağları serbestçe dolaşılabilen bir ülkeyi bıraktık da onun için mi, 6 kere gittik, 7. inde geldik ve Çankaya’ya demokrasi, Anayasa ne istiyorsa öyle çıktık. Bizim yönettiğimiz ülke mi iyiydi şimdi ki mi? Beni fazla konuşturma”
Doğru söylüyor. O şimdi 86yaşında ve siyaset üstü. Lütfen şu yeni gelenlere bakın. Şu adı “İleri demokrasi “konulan yozlaşmaya göz atın.Bu gergin ortamdan kim zararlı çıkacak?
Elbette CHP.
Ne muhalefet önü görerek sonradan tükürüğünü yalamayacak işler yapmakta, ne de iktidar akıl almaz bir şekilde gerginliğin zararını anlamakta. Milli irade mi? İşte tecelli etti ve sizi üçüncü kez iktidara getirdi. Balkon konuşmasını anımsayarak, toplumu kucaklayın, özgürlükleri geri verin ve ülkeye bir oh dedirtecek ortam yaratılsın.
Ülkenin bir hapishaneye döndüğünü görmüyor musunuz? Üç yıldır süregelen Deniz Feneri davasını soruşturmak, adaleti spor kulüplerinin şike iddiaları içine sokmak, tutuklu sayısını arttırmak.. Bu ülkede tüm kurumlar suçlu ve kirliyse 9 yıl neden beklediniz? 9 yıl iktidarda ustalaşmak için uzun zamandır, yeter ki bundan sonra yapacaklarınızı, atacağınız adımlarınızın önünü sonunu düşünerek atmak gerekmez mi?
MUHALEFET CEPHESİNE GELİNCE
Muhalefet bu işi de ağzına gözüne bulaştırdı. Şimdi diyorlar ki;”Önceki Genel Başkan Baykal, Kılıçdaroğluna işi fazla uzatma “demiş. Alın size yeni bir parti içi çatışma ve kurultay gereksinimi daha.
Kılıçdaroğlu yönetimi deneyimsizlikle malul. Öyle olmasa Meclis’i boykot ederken böyle duygusal davranır mıydı? Şimdi bakın geri adım atmak için yol arayıp durmakta. AKP lideri de Simav’da bağırıyor:
“-Göreceksiniz tükürdüklerini yalayacaklar ve Meclise gelip yemin edeceklerdir!” Bu Başbakanın elindeki gerginlik kartlarını iyi kullanan ve CHP lideriyle adeta oynayan bir yeni ve bizim alışık olmadığımız bir politika türüdür. Hem “ artık toplumun tümünü kucaklayacağız” diyen bir Başbakanımız var, hem de sureta boykotçulara umut veren yansız bir Cumhurbaşkanımız.Oysa asıl karar Başbakanın iki dudağı arasında. Bu nasıl çoğulcu ileri demokrasiyse! O ol dedi mi akan sular duruyor.
Haydi diyelim ki; “Bu iki devlet sorumlusu, yüklendikleri görevleri yapıyorlar.” Peki! Sizler: Ana muhalefet ve MHP lideri Bahçeli siz, kime hizmet ediyorsunuz? Geçenlerde Ulusal Kanal’da Sabahattin Önkibarın Alternatif programında bir emekli albay konuştu ve TSK ve komuta kademesi hakkında akıl almaz gerçekleri dile getirdi. Peki, siz CHP yönetimi bunları dinlemediniz mi? Mecliste yapacak hiç işiniz yok mu ki?Geçelim bunları.
Yakında uzlaşma sağlansın da nasıl olursa olsun diyebilir ve tükürüğünüzü- deyim Sayın Erdoğan’ındır- yalayacak ve tıpış, tıpış Meclise gidecek, paşa paşa yemin edecek misiniz, etmeyecek misiniz? Bu saatten günlerden sonra, etseniz bir türlü, etmeseniz, daha kötü. Bana öyle geliyor ki; önce Meclis Başkanı arabulucu olacak, sonra Grup Başkanvekillerini AKP ile buluşturacak ve sonunda iki CHP milletvekilini Silivri’den çıkarmanın yolunu bulup, partinize dönüp “İşte Pyruss zaferimiz” mi diyeceksiniz?
Kuzum, sizi kimler inandırdı ki; “Bu CHP Örgütü hamakat içindedir. Siz ne derseniz onu sonuna dek yapar” diye.
Ah! O meydanların alkışlarla süslenen mucizevi ve aldatıcı havası? Ah! o halka verilen boş umutlar. Ah o Ecevit’in kasketi ve yakası açık mavi gömleği? Kamera şakasıyla o koltuktasınız. Hiç eziyet çekmeden, hiç zahmetsiz ve hiç siyaset deneyiminiz olmadan.
Size İsmet Paşanın tarihi sözünü anımsatarak bu tespiti bitirelim:
İsmet Paşa iktidara dönmüş ve demişti ki:
“Ben dahi sizi kurtaramam” Kurtaramadı da..
Açığı şu: “Sizi oraya iterek getiren Holding medyası da kurtaramayacak”

kurtulaltug@aydinlikgazete.com