Düşler Lordu Sandman'in Dünyasından 4 Kısa Öykü: Sandman 3: Düş Ülke

“Adalet mi?” dedi. “Adalet bir kuruntudur. Ne bu kürede bulabilirsin onu, ne de başka birinde.” (sayfa 47)

Neil Gaiman’ın hayal gücünün zirvesi olarak görülen ve yazılmış en iyi çizgi romanlar arasında gösterilen Sandman serisinin 3. cildi “Düş Ülke”, ilk 2 ciltten daha farklı bir yerde konumlanıyor. İlk cilt Prelüdler ve Noktürnler’de uzun zaman hapsedilen düşler diyarının lordu Sandman’in kurtuluşu ve normal hayatına dönme çabalarını okuyorduk. İkinci cilt Bebek Evi’nde ise yan hikâyelerle birlikte anlatılan ve finalde bütünlüğe varan bir hikâye kurgusuyla karşılaşmıştık. Rose Walker’ın kardeşini bulma macerasına, seri katiller ve antik çağlardan kalan bir hikâye de eşlik etmişti.

Serinin üçüncü cildi " Sandman 3: Düş Ülke” ise bütünlüklü bir hikâyeden ziyade, kısa öykülerden oluşan bir Sandman çizgi romanı okumamızı sağlıyor. Kısa öykü ve novella konularında usta bir yazar olduğunu bildiğimiz Gaiman, bu yeteneğini Sandman’in dünyasında da gösteriyor ve anlattığı öykülerle âdeta bir gövde gösterisi yapıyor. Kültür sanat dünyasına yaptığı göndermeler ve sıra dışı öykülerle kendi hayal gücünü taçlandırıyor.

Bu sayıda bizlere 4 farklı kısa öykü eşlik ediyor. Kalliope adlı öykü, adından da anlaşıldığı üzere Yunan Mitolojisi’nde ve Homeros eserlerinde karşımıza çıkan 9 esin perisinden birine odaklanıyor. Bin Kedinin Bir Rüyası’nda kedilerin gözünden insanların dünyasını anlatıyor Neil Gaiman. Bir Yaz Gecesi Rüyası ise elbette İngiliz edebiyatının en büyük isimlerinden William Shakespeare’in aynı adlı oyununa yönelik bir öykü. Son öykü Faça’da ise toplum dışına itilmiş bir kadının kendini bulmasının hikâyesini ustalıkla anlatıyor.

Birkaç cümleyle öyküleri kısaca özetlemek, Sandman dünyasıyla bağlarını ifade etmek ve Düşler Lordu Moprheus’un bu hikâyelerindeki yerine değinmek gerek.

1. Kalliope:

“…bu da Kalliope, dokuz esin perisinin en küçüğü. Eskiden Homeros Homeros’un esin perisiydi…” (sayfa 17)

Kalliope’de Gaiman yine yapmaktan en çok hoşlandığı şeylerden birini yapıyor ve mitoloji ile kendi öyküsünü birleştiriyor. 9 esin perisinden biri olan ve yazarlara epik şiirleri ve destanları ilham ettiği söylenen Kalliope, bir tuzağa düşürülür ve tıpkı ilk citte Morpheus’un başına geldiği gibi tutsak edilir. Onu tutsak edenler zaman zaman el değiştirse de, asıl amaç aynıdır: Kalliope aracılığıyla gelen esinlerle kitap yazmak ve şöhret elde etmek. Erasmus Fry adlı yazardan Kalliope’yi alan kişi Rick Madoc, kısa süre içinde kendisine ışıltılı bir dünya yaratacaktır fakat Kalliope, duaları duyulmayan gözü yaşlı bir kadın olarak varlığını sürdürmektedir. Elbette bu düzene dur diyecek kişi Morpheus’tan başkası değildir.

2. Bin Kedinin Bir Rüyası:

“Düşleyin! Dünyayı düşler şekillendirir.” (sayfa 53)

Sandman’in alameti farikası olan ana konu elbette düşlerdir. Bu öykünün çıkış noktası da yine bir rüyadır fakat bu sefer bir kedinin dünyasına konuk oluruz. Aisopos fabllarını ve Stephen King'in "Hayvan Mezarlığı" romanını anımsatan öyküde bir zamanlar dünyanın egemen gücünün kediler olduğu ve insanların onların hizmetçileri olduğu anlatılır. Boyutu büyük olan kedilerdir, küçük olansa insanlar. Günlerden bir gün var olan düzene karşı bir isyan bayrağı açılır ve bir insan mutlak güce sahip olmak için diğer insanları uyandırmaya başlar. Düşlerin gücü sayesinde bir gün her şey alt üst olur. Devir tersine döner. Artık insanlar mutlak güçtür, kedilerse onların yanında yer alan varlıklara dönüşürler. Öykü, kedilerin bir gün yeniden gücü ele geçirmek istediklerini anlatıyor.

3. Bir Yaz Gecesi Rüyası:

“Will* büyük hikâyelere aracı olmayı kendi istedi sonuçta. Onun aracılığıyla insan çağı boyunca yaşayacak bu hikâyeler, kelimeleri zaman boyu yankılanacak. Bunu o istedi.” (sayfa 81) (*William Shakespeare)

Sınırsız bir hayal gücünün önce yazıya sonra görsellere dökülmüş hali olan Bir Yaz Gecesi Rüyası, William Shakespeare’in en ünlü oyunlarından biridir. 16. yüzyılın sonlarında yazılan bu öyküde Shakespeare karmaşık aşk öyküleri ve evlilik temasını işler. Romantik komedi sınıfına dahil olan bu oyunun ilk gösteriminin 1594 yılında yapıldığı düşünülmektedir.

Morpheus, Düşler Diyarı’nda yaşayan canlıları toplayıp bir portal aracılığıyla geçmişe gider. Shakespeare’in oyununu yeni sahnelediği bir dönemdir ve kumpanya gösterim için hazırlıklara başlar. Söylenene göre Shakespeare, Morpheus’a 2 oyun yazma sözü vermiştir ve bu onlardan ilkidir. Oyun başlar, bütün garip yaratıklar ilgiyle oyunu izler ve zaman zaman da kendi bakış açılarından yorumlarlar. Bir görsel şölen eşliğinde anlatılan öykü, Sandman dünyasının en beğenilen öyküleri arasında yer alır.

4. Faça:

“Bir sigara tüttürüyorum ve sanki normalmişim gibi davranıyorum.” (sayfa 89)

Urania Blackwell adlı kadının öyküsü. Yüzü yok olan, insan içine çıkamayan, toplumdan izole bir şekilde yaşayan ve sürekli sigara içen bir kadın karşılıyor bizi. Yalnızlık çeker ve ölümü arzular. Della Porter adıyla tanıdığı Raine adlı kadınla birlikte bir görüşme ayarlar. Nihayet uzun zaman sonra biriyle görüşebilecektir. Fakat işler ters gider ve Urania yine tek başına kalır. O sırada oradan geçmekte olan Ölüm, onu ziyaret eder. Morpheus’un kardeşlerinden biri olan Ölüm, Sandman dünyasının “sonsuz”larından biridir. Ölüm, Urania’ya güneşle iletişim kurmasını söyler.

Son Söz:

Neil Gaiman, çizgi roman efsanesinin üçüncü cildi Düş Ülke'de kısa öykülerle anlatmaya devam ediyor bütüncül bir yapıya sahip olan hikâyesini. Her bir öykü, Morpheus'un gelecek ciltlerde yaşayacağı olaylara referanslar içeriyor ve her biri Sandman'in dünyasını genişletiyor.

Gaiman ayrıca bu cildin son kısmında "bir çizgi roman nasıl yazılır?" sorununun cevabını da veriyor. Çizgi roman dünyasının en büyük isimlerinden Alan Moore'dan öğrendiğini itiraf ettiği bu sanatı kendi bakış açısıyla nasıl ele aldığını anlatıyor ve ciddi anlamda bir çizgi roman senaryosunu bizimle paylaşıyor. Bu açıdan bakıldığında öğretici ve değerli bir metni okurlarıyla buluşturduğunu söylemek mümkün.

Keyifli okumalar dilerim.

"Göklerin müziği hâlâ yankılanıyordu fani ruhlarda." (sayfa 21)