Ebubekir Efendi’nin başına gelenler..

Başta Arapça ve Flemenkçe olmak üzere bir çok dilde kitaplar yazan ve de 29 Ağustos 1880’de Cape Town’da yaşama veda eden Şeyhüislam Ebubekir Efendiyi tanır mısınız? Ben de tanımazdım… Onunla hiç tahmin etmediğim bir yerlerde karşılaştım… Osmanlıda kriket sporu üzerine bir çalışma yaparken, araştırmalar beni 19.yy sonlarındaki Beykoz Hünkar Çayırı’ndan Güney Afrika’ya, Cape Town’a dek sürükledi. Orada bu sporla ilgili olarak önüme çıkan tek isim ise; inanmayacaksınız ama Şeyhülislam Ebubekir Efendi oldu…

Belki kimi okurlar 29 Temmuz Çarşamba günü bu köşede çıkan “Şeyhülislam Ebubekir Efendi ve Kriket Oyunu” başlıklı yazımı anımsarlar. Sözü edilen yazımı şöyle bitirmiştim: Arapça ve Flemenkçe de kitaplar yazan ve iki evlilik yapan Ebubekir Efendi’nin ilk eşi Hollandalı bir hanım, ikincisi eşi ise ünlü Kaptan Cook’un akrabası ve gemi inşaat ustası olan Jeremiah Cook’un kızı olur. Ebubekir Efendi 29 Ağustos 1880 yılında Cape Town’da ölür, arkasında çoğu din alimi olan oğullar ve de hala; zaman zaman Türkiye’ye gelerek onun izini süren torunlarının torunlarını bırakır…

Geçtiğimiz günlerde de Türkiye’ye gelip dedelerinin dedesinin izini Erzurum’da arayan, Ebubekir Efendinin soyunu sürdüren 15 kişiye bir jest olarak Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı verildiği haberini okudum. Sevindim…Hem de çok sevindim…Demek ki, ne zaman, nereye giderlerse gitsinler, gittiği yerde olumlu işler yapıp, bizleri yücelten insanları –biraz geç de olsa- anımsayıp, onların torunlarının torunlarına vatandaşlık hakkı verme gibi bu jesti yapabiliyoruz… Bundan daha güzel ne olabilir ki?

Ama ne var ki birileri bizim gibi düşünmüyor. Bu haber üzerine sosyal medya, neler neler çıkmadı ki? Bu sevimsiz, hatta çirkinden de öte olumsuz yazanların biri, ama hiç biri, bu habere ilişkin hemen altında yer alan Ebubekir Efendi’nin yaşam öyküsünü hiç ama, hiç okumamış, bakma gereği bile duymadan hemen tuşlara sarılıp,. sırf din alimi ve de Şeyhülislam olduğu için, günümüzdeki kimi olumsuz çakma şehlerle, çocuk tacizcileriyle eş tutularak, adeta topa tutulmuş. İşte o yazılanlardan (çok kötülerini almadım) bir kaçı:

- TC vatandaşlığı bence Eminönü’nde satılıyordur…

-İki haftaya tarikat kurarlar artık….

-Özellikle kültür seviyesi düşük, yobaz takımı nerede varsa vatandaşlık verilip ülkenin tüm yapısını bozuyorlar. .

-İyi b.k. Yemişler…

Belki yine okumayacaklar ama, ben yine de bir önceki yazımın bir kısmını aktarayım…

Ebubekir’in Cape Town’a gelişi limana İngiliz ve Osmanlı bayraklar çekilip, üç pare top atışıyla İngiliz Genel Valisi tarafından karşılanır. “Ancak İngiliz yönetimi, Osmanlı nüfuzunu arttıracağı için düşüncesiyle bölgedeki Müslümanların Ebubekir Efendi’yi karşılamasını istemez ve bu gelişi gizli tutar.”

Kendisine ev ve de tercüman verilen Ebubekir Efendi’nin ilk icraatı hurafelere inanan Müslümanların eğitilmesi için bir okul ve de bir cami açmak olur. Ve bu okuldan yetişenlerin bir kısmını hoca yapar. Bu okul Afrika’nın güneyinde açılan ilk okul olur.

Şeyh-ül İslam Ebubekir Efendi, Cape Town’daki dini ve de kültürel içerikli hizmetlerinin yanında oradaki gençlerin eğitilmelerine yardımcı olmak amacıyla sportif alanda da çalışmalara yönelerek bir ilke imza atar. O dönemde Güney Afrika’nın en gözde sporlarından biri krikettir. Müslüman öğrenciler de bu spora ilgi duyarlar ama, maddi olanaklarının çok sınırlı olması nedeniyle örgütlenme konusunda büyük sıkıntı çekerler. Sonunda bu zorluklarını; Osmanlı Devletinin sponsorluğu, şeyh-ül İslam Ebubekir Efendi’nin öncülüğünde yenerek, 1882 yılında “sömürgece Batılılara hadlerini bildirmek için” Ottoman Cricket Club’ü kurarlar. Kulübün oyuncuları büyük ölçüde bölgedeki Müslüman öğrenciler arasından seçilir.

Kulübün ambleminde, Osmanlı’nın üç kıtadaki varlığını temsil eden üç hilal yer alır. O güne kadar yalnızca Batılı sömürgecilerin kendi adalarında yaptığı maçların seyircisi olan Müslüman gençler, bu kez onların rakibi olarak saha çıkarlar. Tabii ki bu pek kolay olmaz. Uzun ve yorucu antremanlar, kazanma hırsı kısa sürede Ottoman Cricket Clüb’ü rakipleri denli güçlü bir konuma getirir. Ve 1914 yılına gelindiğinde yerel lig şampiyonu olur. Bu şampiyonlukla Ottoman Criket Club yalnızca Güney Afrika’nın değil, tüm kıtadaki Müslümanların ve de mazlumların takımı haline gelir. Ve aynı zamanda Afrika’nın en eski iki kriket takımından biri olur. Ve varlığını bugün dek aynı başarılarla sürdürmeye devam eder...

Yorum sizin…