Egemenlik hakkınızdan vazgeçecek misiniz?
Yeni Anayasacılar, sil baştan anayasa yazarak ne yapmaya çalışıyor?
Yeni-CHP yöneticilerinin söyledikleri “başkanlık rejimi getirmek istiyorlar” sözünde yoğunlaşıyorlar. Buna bir de “kurucu felsefeyi gösteren ilk dört maddeyi kaldırmak istiyorlar” görüşünü ekliyorlar. MHP yöneticileri de aynı şeyleri söylüyor. Buna bir de “vatandaşlık hukukunu değiştirmek istiyorlar” saptamasını eklediklerini duyuyoruz.
Yeni CHP yöneticileri, anlaşılan CHP’nin kükreyen kökleri karşısında daha fazla direnemedi. Her ne kadar “Biz masadan kalkmadık, komisyon başkanı dağıttı işi” deseler de sonuçta tarihimizin en büyük ihanetine ortak olmalarına neden olacak süreç kesildi. MHP yöneticileri ise, anlaşılan işi parlamento içinde tutalım diye düşündü; büyük saldırıya karşı büyük göğüs germe zamanını ne kadar erteleyebilirsek o kadar iyi olacak diye düşündü. Herhalde kendi kurumlarının içinde bulunduğu zor hal nedeniyle böyle davrandılar; Türkiye’yi ertelemeyi yeğlediler.
Bundan böyle durumları ve tavırları kendilerini ilgilendirir. Türkiye’yi ilgilendiren ise, bu akıl dışı sürecin, zaten göstermelik olan meşruiyet damarının, ne mutlu ki, kesilmiş olması. Yeni Anayasacılık bundan böyle artık basit bir partizanlıktır.
Şimdi, göstermelik meşruiyet oyunları ortadan kalkmışken yapmamız gereken önemli bir iş var. Yeni anayasacılık, gerçekte ne yapmaya çalışıyor? Bu sorunun yanıtını tüm çıplaklığıyla görmek ve göstermek...
*
Yeni anayasacılık, egemenlik hakkımızı ortadan kaldırmaya çalışıyor.
İstiklal harbimizin nedeni, Türkiye’de egemenlik hakkının Türk Milleti’ne ait olmasıydı. Bu iddianın o zamanki adı müdafaa-i hukuku milliye idi; ulusal varlığımızı/haklarımızı savunma... İddia durup dururken ortaya çıkmamıştı; işgal edilmiştik; işbirlikçiler buralardan kilometrelerce uzaktaki devletlerle birlikte masa başında haritalar çizip tarihsel varlığımızı ve haklarımızı çöpe atmışlardı. Direniş ve savaş, zafere ulaştı. Türkiye Cumhuriyeti, bireylerini kulluktan kurtarırken toplumunu da ülkesinde hakim/egemen, başka ülkeler karşısında da bağımsız olma statüsüne kavuşturmuştu.
Bireylerin özgürlüğüyle eşitliği Türk vatandaşlığı statüsüyle mümkün oldu.
Toplumun egemenlik hakkı, Türk Milleti statüsüyle ilan edildi.
Yeni anayasacılık, bu iki statüyü ortadan kaldırma girişimidir.
*
Uğruna istiklal harbi - ulusal kurtuluş savaşı verilmiş bu iki statü, şimdi farklı amaçlar güden kesimlerin işbirliğiyle ortadan kaldırılmak isteniyor. Parlamentoda Cumhuriyeti savunacaklarını umduğumuz partiler, işte bu gerçeği haykırmaktan uzak duruyor.
Bu konu, parlamentonun iç tüzük kurallarına ve parlamenter dengelere göre halli düşünülebilecek konulardan mıdır?
Böyle bir konuya itiraz etmelerini beklediklerimiz, neden bu kadar dolaylı ve yumuşak ifadelere gömülürler? Toplumun gündemine adeta çığlık çığlığa taşımaları gereken böyle bir konuyu dile getirmekte neden bu kadar isteksiz davranırlar?
Elbette anlayacağız. Ama anlamayı beklemeyeceğiz. Çünkü onların bu efendi suskunlukları, çoğu kişinin bu inanılmaz durumu kavramasını bırakın, duymalarını bile önlüyor. Sorumlulukları çok büyük, sürekli anımsatacağız.
*
Bugün İstanbul Kadıköy’de kadınlar saat 14.00’da yürüyüşe geçiyor. Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin öncülüğünde eşitlik, adalet, yaşam hakları için, Özgecanlar ve Canseller için yürüyorlar. Onların haykırışı, aynı zamanda ülkemizde egemenliğimiz için yükselen yurttaşlık ve egemenlik direnişimizin sesi olsun.
Yeni Anayasaya Geçit Yok!