Eğitim süslü sözlerle nereye kadar gidecek

Eğitim, diğer insan hakları erişimini mümkün kılan bir insan hakkıdır. Diyerek bu haftaki yazımıza başlıyoruz. Kıymetli okuyucularımız, sosyal hizmet uzmanı ve sağlık hizmetleri sendikası engelliler komisyon başkanı olan Sn. Ayşe SARI hanımefendi ile eğitimdeki sorunlarımızı örnekleri ile çarpıcı bir biçimde gözler önüne sereceğiz.

Birleşmiş Milletler (BM) Engelli Hakları Sözleşmesi’ni ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni onaylamış bir ülkeyiz. Ayrıca herkesin eğitime eşit erişimini savunan diğer sözleşmeleri de onaylamış ve tüm çocukların eğitim hakkını Anayasa ile garanti altına aldık.

“Hiçbir gerekçe ile engellilerin eğitim hakkı engellenemez” cümlesini Engelliler Hakkında Kanun’a yazmış bulunuyoruz.

Bununla beraber Engelli Hakları Sözleşmesi’ne uyum sağlamak için Kanun’a “Ayrımcılıkla mücadele engellilere yönelik politikaların temel esasıdır.”, “Engellilerin tüm hak ve hizmetlerden yararlanması için fırsat eşitliğinin sağlanması esastır.”, “Engellilerin bağımsız yaşayabilmeleri ve topluma tam ve etkin katılımları için erişilebilirliğin sağlanması esastır.” ve “Engeli olan çocuklara yönelik hizmetlerde çocuğun üstün yararının gözetilmesi esastır.” cümleleri bulunmaktadır.

EĞİTİMDE AYRIMCILIK İHLALİ

Eğitim hakkını koruyan ve öznesine teslim eden sözleşmeler ile iç hukuk metinlerine rağmen, eğitimde ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine dair gelen bildirimlerin sayısı neden azalmıyor?

Kuşkusuz bu sorunun çok sayıda yanıtı var. Çünkü biz insan haklarının ne olduğunu bilmiyoruz. Bilsek dahi sadece kendimiz söz konusu olduğunda o hak bizimdir, başkalarının o hakka sahip olup olmadığı bizi ilgilendirmez. Biz insan haklarına saygı gösteren bir toplum değiliz. Biz sadece süslü cümlelerle eylem planları, vizyon belgeleri ve strateji planları yazarız. Hedefler ve amaçlar ile eylem alanları belirleriz.

Ancak onları hayata geçirmek sorumluluğu umurumuzda olmaz. Engelli bir çocuğun başını okşarken o çocuğun eğitimden geri kalmışlığı gerçeğini duymak ya da bilmek istemeyiz.

Engelli bir çocuğun, okuluna kayıt olmasını engelleyen okul müdürlerinden, sınıfına o çocuğu almak istemeyen öğretmenden, çocuğunun sınıfında engeli olan bir çocuk istemeyen ailelerden, çocuğun eğitim hakkını gözetmeyen ve yanlış yönlendirme yapan hatta ailenin taleplerinden ziyade okul müdürlerinin isteği doğrultusunda karar alan rehberlik ve araştırma merkezlerinden (RAM), ailelerin şikâyetlerini dikkate almayan Milli Eğitim il ve ilçe müdürlüklerinden ve sözleşmelerin uygulanması sorumluluğunu gündemine almayan Milli Eğitim Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bu noktada maalesef görevlerini ve gereğini yapmıyorlar.

ENGELLİLERİ BAŞKA OKULLARA KAYIT İÇİN ZORLUYORLAR

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının yayınladığı 2023-2030 Engelsiz Vizyon Belgesine bakılım. Kapsayıcı eğitim hakkına yönelik birçok hedef ve amaç belirlemiş. Bu Vizyon Belgesine dayanarak 2023-2025 Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı hazırlamış ve Plana “Kapsayıcı eğitimde, öğrencinin eğitim ortamına değil, eğitim ortamının öğrenciye uyum sağlaması amaçtır.” cümlesi yazılmış.

Bakanlıklara sormak gerekiyor; Ülkemizde, “ben bu çocuğu okuluma almam” cümlesini kuran okul idarecilerinin yanında acaba kaç idareci, eğitim ortamının, engelli öğrenciye uyum sağlaması için çabalıyor?

Bugün, MEB tarafından kayıt edileceği okullar belirlenmiş iken okula kayıt edilmeyen, o okul tarafından başka okula kayıt için zorlanan, okula almak için engelli raporunun değiştirilip başka teşhis yazılması istenen, kısacası halen okula başlayamayan çocuklarımızın olduğunu biliyoruz?

Yaşanan sorunları doğrudan ortaya koyduğu için ailelerden gelen bazı mesajları paylaşmak istiyorum.
Okulların erişilebilirliği, yasal süreler bitmiş olmasına rağmen, okullar hala erişilebilir değil. Bedensel engeli olan bir baba, çocuğunun veli toplantısına katılamadı. Toplantı, ikinci katta ve asansör yok. Okul idarecisi babaya “sizin gelmenize gerek yok” diyerek babayı toplantıya almadı.

Bir diğer mesaj; okulda asansör ve rampa olmadığından, tekerlekli sandalye kullanan çocuk, ailenin itirazına rağmen, evde eğitime yönlendirildi. Ayrıca bir anne şunları yazdı; “Çocuğumun kaydının çıktığı okula başlayamadık. Okul müdür yardımcısı, ‘‘çocuğunuzu derse sokmam, başka okula kayıt isteyin’’ dedi.

Şimdi başka okula gidiyoruz. Fakat Okul servis hakkımız elimizden alındı. Her gün otobüsle tekerlekli sandalyede olan kızımı ve 2 yaşındaki kardeşiyle okula götürüp çıkış saatine kadar bekliyoruz. Dönüşte yine otobüsle eve dönüyoruz. Önümüz kış ve bu süreci nasıl idare edeceğimi bilmiyorum. Gerekli şikâyetlerde bulundum, umarım başka bir çocuğa bunlar yapılmaz.

Öte yandan okul servislerinin, bedensel engelli öğrenciler için erişilebilir olması zorunluluğu, ilçe milli eğitim müdürlüklerince yapılan servis ihalelerinde dikkate alınmıyor ve erişilebilir servis isteyenlere hizmet verilmiyor. Uzak okullara servis hizmeti alamayan çocuklar açık liseye yönlendirmiş durumda.

(Devam edecek..)