Ekonomi conta yakmış vaziyette yol alıyor!
Yaz geç geldi. Gelince de tam geldi. Bayramdan bu yana afet derecesinde sıcaklarla boğuşuyoruz. Sıcakların arttığı şu günlerde Borsa İstanbul da hayli ateşli. Endeks geçen hafta yine rekor kırdı. Yetmedi kapanışta 100 bin seviyesinin üzerinde tutundu.
Hep yazıp çiziyoruz. Kasım'da Trump'ın seçilmesiyle darma duman olan piyasalarımız; Nisan referandumuydu, Fransa'da Macron'un seçilmesiydi, Trump'ın vaatlerinin boş çıkmasıydı, AB cephesinde korkulanın olmamasıydı filan derken sıcak para akınına uğradı.
Araştırma Uzmanı arkadaşımız Enver Erkan her hafta toparlayıp yolluyor. Gönderdiği bilgi notuna göre; yılbaşından beri hisse senedi ve devlet iç borçlanma senetlerinde (DİBS) yabancılar net 5.8 milyar dolar alım yaptılar. Güngör Uras Hocamız'ın köşesinden öğrendik yabancılar getirirken yerliler de döviz almış. Yılbaşından 16 Haziran'a kadar döviz hesapları 26.1 milyar dolar artmış.
HAZİNE'DE BORÇ REKORU
Bankalar sendikasyon, avrobond derken dış finansman ihtiyaçlarını karşıladılar. Hükümetin sağladığı imkanlar/dayattığı politikalarla da elde edilen kredi bolluğu sayesinde, ekonominin 2016'nın ikinci yarısından beri tekleyen çarkları yağlandı. Çarklar yağlandı ama bizim aracın contası da yandı. İlk 5 ayda bütçe 11.5 milyar TL açık verdi. Yine aynı dönemde Hazine nakit dengesindeki açık 20.7 milyar TL oldu. Mayıs'ta hem Hazine hem bütçede açıklar azaldı. Çünkü vergi ve borç yapılandırmasına giden mükellefler taksitlerini ödediler. Maliye Bakanı Ağbal, yapılandırmada tahsilatın 23 milyar TL'yi bulduğunu bildirdi. Buna karşın Hazinemiz 5 ayda 36.5 milyar TL'lik borçlanmaya gitti. Hazine'nin 53.8 milyar TL ile yıllık borçlanma rekoru kırdığı 2009 kriz yılının ilk 5 ayında bu tutar 27.3 milyar TL'ydi.
2003'TEN BERİ BÖYLESİ GÖRÜLMEDİ
Geçen Cuma TÜİK verileri açıklandı. Bir baktık Mayıs ayında dış ticaret açığımız son 49 ayın artış rekorunu kırmış. Tek ayda 7.3 milyar TL açık. Açığın artmasında külçe altın ticaretinin yüzde 85-90 oranında etkisi olmuş. Ancak altın etkisini düşsek bile dış ticaret açığında çift haneli artış söz konusu. Detayları 1 Temmuz 2017 tarihli Aydınlık'ta okudunuz. Dün sabah da Gümrük Bakanlığı Haziran ayı geçici dış ticaret verilerini yayımladı. Haziran'da dış açık 6 milyar doları aştı. Böylece yılın ilk yarısında dış açık 31 milyar dolara dayandı. Turizmde iyi kötü canlama var ama yetersiz. Öyle ki ekonomimiz yılın ilk 4 ayında 11.6 milyar dolar cari açık verdi. Geçen yıla göre yüzde 5.8 artış var. İlk üç ayda geçen yıla göre büyümede yarım puan artış yakalandı. Fakat cari açığın milli gelire oranı da yarım puan arttı. 2016 sonuna göre 4 ayda döviz açığımız 48.2 milyar dolar arttı. Tüm bu süreçte dolar kuru aşağı geldi gelmesine ama bir türlü psikolojik sınır olan 3.50'nin altında tutunamadı. Sizi bu sıcakta çok fazla sayıya boğmadan son bir veriyle sadede geleyim: Brüt dış borcumuz yüzde 49.1 ile 2001 krizinin makro ekonomik göstergelerdeki etkilerinin sürdüğü 2003'ten sonraki en yüksek düzeye çıktı.
CONTASI YANAN ARAÇ MİSALİ
Yukarıda araç conta yaktı dedik ya işte bu veriler onu gösteriyor. Şimdi gelin size bir conta yanma hikayesi anlatayım. Bu Ramazan Bayramı her bayram olduğu gibi yine Sakarya'nın kuzeyinde köyümdeyim. Oradan Melen projesi nedeniyle inşaatı süren baraj yüzünden artık haritadan silinmiş olan annemin köyüne geçtik. Fındık bahçelerinin arasında baraj inşaatını tepeden gören dede evine vardık. Bayramın ikinci günü ortanca dayım Fatih, "benim aracı Düzce'ye oto sanayiye götüreceğiz" dedi. Yolda gelirken hayli macera yaşamışlar... Biz dayımla contası yandığı için yağ ile suyu karıştıran 98 model bir Opel Vectra ile önde, kardeşim ve kuzenim diğer araçla arkada yola koyulduk. Kocaali ile Düzce yolu tam bir macera. Yol dar, kıvrımlı, bir yokuş yukarı-iki yokuş aşağı, alabildiğine yeşil, zaman zaman yan taraf uçurum. Biz bu yolda üç kez, araç uyarı verdiğinden hararet yapmasın diye durup su takviyesi yaptık. Yokuş aşağı peygamber vitesi ile yol aldık. Arada bir egzozdan mavi duman da attık. Sağ salim yolu tamamladık. Başına gelenler bilir. Contası yanmış araç fazla zorlanmaz, yokuş çıkılmaz. Hararet yaparsa yolda kalırsın. Ben Türkiye ekonomisinin bu halini dayımın contası yanmış Opel'ine benzetiyorum. Sorun şu ki birinin şoförü contayı değiştirmek için yolculuğa ara verirken, diğeri gittiği yere kadar deyip gaza basıyor. Bu araç hem de bu sıcakta (hava sıcaklığı değil, küresel ve bölgesel siyasi/ekonomik gelişmeler) böyle giderse motoru dağıtmasa bile kışa kalmaz sonbaharda hararet yapar. Benden söylemesi.