Ekonomi düzelecek mi?

Ramazan bayramı seçim muhabbetleri ile geçti. “Seçim bitti artık geçim konuşalım” demiştik. Vatandaşın kurban bayramındaki gündemi ise geçim oldu.

Bayram ziyaretlerinde seçimler ve sonuçlarına ilişkin sohbetler daha düşük tonda devam etse de hemen herkesin sorduğu soru şu: ekonomi düzelecek mi?

“Ne var ki ekonomide?” diye sorunca herkes bir duraksıyor elbette.

Asgari ücrete artırıldı, memur maaşı yükselecek, EYT çıktı, sosyal yardımlar arttı, afet bölgesine destekler sürüyor, emekli maaşları için artış gündemde, doğalgaz faturaları düştü, enerjiye birkaç aydır zam gelmiyor, mayıs ayında otomotiv satışları rekor kırdı, üstelik pazarın yüzde 69'u ithal, mayısta 110 binden fazla konut satıldı, turist sayısı artıyor, Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat da açıkladı: Türkiye'nin dış ticareti hizmet dengesi ile birlikte 700 milyar doları aştı vd.

HAYAT PAHALILIĞI KRİZİ

Mesele elbette bu göstergeler değil. Hemen herkes ekonomideki canlılığın farkında. Fakat hayat pahalılığı krizi ve dövizdeki yükseliş diğer makro göstergelerdeki olumlu gidişata rağmen vatandaşı tedirgin ediyor. Bizim buralarda (Sakarya) büyükbaş kurbanlık hissesi bu bayram 11-12 bin liradan başladı. Kurbanlığına göre 15 bin liraya kadar çıkan da oldu. “Böyle giderse önümüzdeki sene açılış 20 bin liradan olur” diyen çok.

Önceki akşam kahvehanede oturuyoruz. Arkadaşın biri geldi, “Bakkal sigaraları raftan indiriyor. Yine zam gelecek herhalde, var bir iş.” dedi. Oysa daha yeni zam gelmişti. Vatandaş bakkala, pazara, markete, eczaneye her gidişinde fiyatların hep ama hep yukarı gitmesini artık kanıksamış olsa da bundan duyulan rahatsızlığın boyutu da artıyor.

Hatta seçimlerde muhalefete oy vermiş bir yakınım şöyle dedi: “Sabit fiyat mı getirecek, ne getirecekse getirsin razıyız, bu işi artık yoluna koysun.”

BİR DÜĞÜN YARIM MİLYON

Yaz dönemi olup bayramlar da bitince artık düğün sezonu açılıyor. Köylerde her hafta bir düğün olur. Bir düğün yapmanın bedeli vatandaşın hesabıyla artık 500 bin lirayı buluyor; gelinlik, damatlık, müzisyenler, gelin takıları, mobilyalar, idari işler, düğün salonu, yemek vs. Bir de eve çıkma işi var. Sakarya'nın küçük ilçelerinde bile yeni evlerin kirası 4-5 bin liradan başlıyor. O da bulunabilirse.

Altın fiyatları yüzünden çok yakın akrabalar dışında düğünlerde “altın takma” işi yakında bitecek gibi görünüyor. Önceden takılan altınlar geri gelmiyor. Vatandaş zarfın içine durumuna göre 50, 100, 200 TL koyuyor.

Tarımsal girdi fiyatları yüksek. Vatandaş geçen sene uygun diye organik gübreye yüklenmiş. Fakat bu sene onun fiyatı da iki katına çıkmış.

Köylerde genç nüfus azalıyor. Sanayi genişliyor. Genişleyen sanayi eski tas eski hamam olunca ülke bir arpa boyu yol alamıyor, yerinde sayıyor.

KUR LAMBASINA DİKKAT

Vatandaşın en çok baktığı tabela elbette döviz fiyatları. “Kur lambası” diyoruz. O yandığı sürece kriz algısı bitmez. “Kur artınca her şeyin fiyatı artar” algısı yüksek. Tüketici güvenine bakalım. Döviz fiyatının arttığı dönemlerde tüketicinin güveni düşüşe geçer. Vatandaşın özetle söylediği şu; “Şimşek, Erkan, Kavcıoğlu, Albayrak fark etmez. Pahalılık bitsin de kim gelirse gelsin. Seçimlerde milli projeler için, HDP ile işbirliği yapan muhalefete güvenmediğimiz için oyu Tayyip beye verdik. Ekonomi iyi olduğu için vermedik.”

Anlaşılan o ki piyasaların sakinleşmesi ve öngörülebilirliğin oluşması ile kriz algısı da bitecek.

ALTYAPI TAHRİP OLMUŞ

Bayram sohbetlerinde vatandaşın en çok yakındığı konulardan biri hastane randevu sırası. “Yol, köprü, liman, hastane yaptık ama hastaneye koyacak doktor, hemşire yetiştiremedik mi? Belli bölümlere hiç sıra alınamıyor.” serzenişi hakim.

Bir de bizim köye (Ferizli/Gölkent) sulama projesi yapmışlar. Köylü der ki; “Zaten sulak alana (Ağacık altı) sulama projesi yaptılar. Oysa yapılması gereken yer (Kavaklık, Kör Sakar) başkaydı. Kolaylarına öyle geldi. Devletin parasını heba ettiler.”

Bayram öncesi aşırı yağışlar altyapıyı tahrip etmiş. Acilen yol ve kaldırımların da yapılması lazım.

CHP TABANI DEĞİŞİM İSTİYOR

Ekonomi ve taşradaki sorunları içeren bu yazımızı siyasetle bitirelim. CHP seçmeni burnundan soluyor. Kime dokunsak, “yüzde 1 oyları olmadığı halde” Babacan ve Davutoğlu ile ittifak yapılmasından rahatsızlıklarını bu ifadelerle dile getiriyorlar. Seçmen dışında parti üyesi gençler de kızgın, “Kemal dedeleri” için “Tayyip'in adamı” demeye başlamışlar. Bolu'dan İzmit'e kadar olan bölgede tabanda değişim örgütlenmesi yaygın. “Kemal bey gitmeli. Gitmezse belediyeleri de kaybederiz.” görüşü hakim.