Ekonomi reformları-1

PAKETİN ARKA PLANI VE GERÇEK HEDEFLERİ

12 Mart 2021 günü Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Ekonomi Reformları açıklandı.

Söz konusu 90 sayfalık, kapsamlı bir paket. İki makalemde irdeleyeceğim. Bu, birincisi…

Paketin “arka planı”, ön planda olmayan “hedefleri” ve de sarih, nesnel tespitleri var.

Nesnel boyutun eleştirisini ikinci makaleye bırakalım, büyük resme ve hedefe odaklanalım.

Türkiye bir aks değiştiriyor, vites yükseltiyor. Paketin içinde ülkemizin potansiyeli de var.

KATMA DEĞERLİ SANAYİ MALLARI

Şimdiye kadar tekstil üreten, demir-çelik türevlerini satan, narenciye pazarlayan Türkiye,

Bundan sonrasında savunma sanayinin en karmaşık araçlarını geliştirmeyi, yazılım, bilgi işlem teknolojisinde havzalar kurup modelleme yapmayı, baraj, tünel makine ekipmanları havuzunu zenginleştirip, dışarıya da satmayı planlıyor… “Üretim devrimi” içinde devrim! Türkiye, ürün yelpazesini çeşitlendirerek, katma değeri yüksek malları üretip, ihraç ederek, ödemeler dengesinde gerçek anlamda ve kalıcı düzelmelerin peşinde ve “sezen zihinler” için bu gerçek; derinlerde bir yerde…

BAĞIMSIZ GELECEĞİMİZ İÇİN ÜRETİM

Sayın Cumhurbaşkanı’nın vurguladığı üç sözcük vardı; “istihsal”, “istikbal”, “istiklal”: Bunları doğru bir sıralamayla deşifre edersek şu cümleyi anlıyoruz: Bağımsız Geleceğimiz için Üretim! Kavram sıralaması da, mantık dizgesi de doğrudur. Katma değeri yüksek, ulusal kaynaklardan beslenen, teknolojiye dayalı üretim; ekonomide bağımsızlık için esaslı yoldur; kapsayıcıdır; o kadar öyledir ki: Türkiye dış politikası da bu gerçekliğe göre pozisyon alacaktır… Paketin içinden “yazılım” konusunu alalım örneğin, bu sektör, İrlanda ve Hindistan’a “çağ atlatan” sektördür, Türkiye yazılım alanında ilerledikçe ekonomisine katkı sağlayacak, SİHA, İHA gibi savunma araçlarında kendi yazılımıyla güvenlik kavramına

“çift dikiş” atacaktır. Savunma sanayinde milli yazılımın ekonomi bürokrasisini ilgilendirdiği kadar, savunma ve dış siyaset bürokrasisini de ilgilendirdiği, muhakkaktır.

ANALİTİK ANALİZ

12 Mart günü açıklanan paketin “analitik analizi” bizi bu paketin pek de “reklamı” yapılmayan (ön planda olmayan) hedeflerine götürecektir… Bu paketin, makro dengeler, istikrar, ihracat, üretim konularında Türkiye’ye yeni ufuklar sağlaması, ancak onunla da sınırlı kalmayan kazanımların önünü tedricen ve zamanla açması bekleniyor:

1) Risk Yönetim kabiliyeti artmış bir Türkiye (finansal dalgalanmalara karşı kırılgan olmayan bir ülke ekonomisi)

2) Esnek üretimle pazarın yeni taleplerine yanıt veren bir sanayi yapılanması (özellikle dış pazarda rekabet potansiyelini maksimize edecek modüler tesisler)

3) Küçük-orta ölçekli işletmelere mali ve pazarlama desteği veren bir bürokrasi (yatırım kararlarına, finansal tablolara ve optimizasyona katkı sağlayan ofisler)

4) Yazılım gibi yeni alanlar başta, yapay zeka ve benzeri dinamikleri kavrayan ve (kamunun teşvikleriyle) endüstriye uygulayan bir eğitim ve araştırma yapılanması.

Paket, “arka planıyla” okundukça, “gizilgüç hedefleri” irdelendikçe Programlaşıyor. Bu “programın” /paketin genelinde katıldığım bölümleri olduğu gibi, eleştirisini, ‘ikinci yazıma’ bıraktığım veçhesi de var diyerek, paketin, görünür, nesnel tespitleri üzerine yoğunlaşabilirim:

İSTİKRAR, REKABET, SAYDAMLIK SACAYAĞI

Paket bir sacayağına oturmuş: Tasarruf, vergi, fiyat istikrarı, “cari açık” ve istihdam “Makro Ekonomi” başlığıyla birinci ayağı; kurumsal yapılanma, yatırımlar, dijital yenilikler “Yapısal Politikalar” başlığıyla ikinci ayağı ve nihayet, istikrar, rekabet, saydamlık olarak özetlediğim “Temel Amaçlar” başlığı, üçüncü ayağı oluşturuyor…

En önemlisi de işte bu sonuncusu; bana “paketi özetle” derseniz, özce; İstikrar + Rekabet + Saydamlık “paketidir” derim; ki, bu manzume, söz konusu paketi, geçtiğimiz yıl açıklanan sekiz paketten ayırıyor; genel geçer tespitler ve ölçümlenmesi zor alt başlıklardan oluşsa da, belli bir iddia sergileniyor… Sağduyulu piyasa çevreleriyse daha mütevazi şekilde, “aşırı değerli TL, düşük faizden”, “normal değerli TL, makul faiz” varyantına geçilmesi dileğinde birleşiyor.

KİT’LER SAHAYA… 'OYUN KURUCU' TÜRKİYE!

Evet, Türkiye aks değiştiriyor. Neo-liberal sistemin ağır tahribatı işsizlik ve borç dağıyla artık taşınamaz boyutta. Yıllar, “haksız özelleştirmelerle” bizden neredeyse bütün taşınmazları aldı, taşınabilir olan alanlarda gümrük birliği gibi kısıtlamalarla ekonomiyi pasifize etti. Türkiye kabuğunu kırmak zorunda! Tasarruf, işin anayasası… KİT’ler de sahaya inecek

Türkiye dünya rekabet oyununa daha hızlı girecek; o arada Avrasya gibi yeni gelişen kapılarda ekonomisini güçlendirecek… Bunlar, olumlu tespitler! “Her yol Roma’ya çıkar” denilir ya, her yol kamuculuğa çıkıyor!

YAPISAL SORUNLAR UNUTULMAMALI

Tüm bu tespitlerin yanı sıra istihdam, kayıt-dışılık ve dolaylı vergiler dünden bugüne gelmediyse de halen çok düşündürücü sorun alanlarımız… Kayıt-dışılık kayıtlılıkla; dolaylı vergiler, dolaylı olmayan / doğrudan vergilerle at başı yarışıyor… Atıl potansiyelle yüzde 29’lara çıkmış bir işsizlik tablosu var; bütün bunlar, “Yapısal” sorunlar. Hesaplaşmalı ve aşmalıyız.

Dünya ekonomisinin durgunlaştığı bir çevrimde ekonomimizin yüzde 1,8 büyümesi olumlu, ancak kişi başına 20 bin dolar milli gelir ve ülke olarak 2 trilyon dolarlık bir ekonomi olma hedefimizi revize ettiğimiz de unutulmamalı; ez cümle şudur: Yapısal sorunlarımızı çözüm yoluna koyduğumuz oranda açıklanan bu paketin hedeflerine erişme şansımız artacaktır.

İHTİYATLI İYİMSERLİK

Ekonomi Politikaları paketi tüketen değil üreten, savurgan değil biriktiren, vergi adaleti getiren, kamu yatırımcılığının pekala uygulanabilir olduğu gerçeğini anlayan, enflasyonla mücadelede merkez bankasının önemini kavrayan, o arada küçük esnafa gelir vergisi muafiyeti ve on sekiz yaşından küçük çalışanlara sigorta sistemine katılma olanakları sağlayan, mali disiplinin altını çizen, TL ile borçlanma anlayışını getiren ve de tasarruf, yatırım, üretim denklemini ortaya koyması açısından ihtiyatlı bir iyimserlikle karşılanabilir bir pakettir…