Ekonomi tekliyor ve masalcılar ne yapacağını bilemiyor!

Küresel ekonomik ve finansal eğilimler açısından çok kritik sayılabilecek bir kırılma döneminden geçiyoruz. Orta vadeli sosyal ve siyasi gelişmeler açısından, hiçbir şey eskisi gibi olmayabilir ve eski ezberler işe yaramayabilir. Parasal genişleme dalgalarının sorunların ağırlaşması pahasına günün kurtarılması konusunda yetersiz kalması ve küresel ödemeler sistemine ilişkin endişelerin yeni rekorlara koşması, daha farklı düşünmeye izin vermiyor!

Küresel ekonomiye ilişkin beklentilerin olumsuzlaşması engellenemiyor! Geleneksel veya geleneksel olmayan yaklaşımlar yolu ile durgunluğun derinleşmesi önlenemiyor. Ağırlaşmasına izin verilmiş sorunlar, oluşan çaresizlikte belirleyici oluyor. Günü kurtarmak adına, parasal genişleme destekli olarak borçluluk oranlarının hesapsızca yükseltilmiş ve aynı şekilde devam edilmesinin artık işe yaramıyor olması, riskten kaçınma eğilimini farklı boyutlara taşıyarak yıkıcı oluyor.

Yaşamaya başladığımız geçiş süreci, 1995 sonrasındaki hesapsızlıkların finali niteliğinde olacak gibi görünüyor! Ekonomik eğilimlerin sürdürülebilir olmaktan çıktığı gerçeği, 1990’ların ikinci yarısına damga vuran deflasyonist kriz fırtınası ile kesinleşmişti. Sorunları kalıcı olarak çözmek yerine geleneksel olmayan politika tercihleri uygulama alanına girmiş, gittiği yere kadar sorunların ağırlaşması pahasına günün kurtarılması hedeflenmişti!

Mümkün olabilmesi için gerçekler geniş kesimlerden gizlenmiş ve zaafları sistemli bir şekilde geliştirilerek koyun sürüleri gibi güdülebilir hale gelmeleri için çok çaba harcanmıştı! Akıllı telefonların hızla yaygınlaştığı ve bilgi çağı ile dijitalleşme söylemlerinin yaygınlaştığı bir dönemde, geniş kitlelerin akıllarını etkin bir şekilde kullanması engellenmiş ve farkındalıkları sistemli bir biçimde katledilmişti. Başka bir deyişle bireyler, zaaflara hitap eden davranış pazarlamaları yolu ile organik robotlara dönüştürülmüştü!

Tüketim harcamalarındaki sürdürülebilir olmayan hormonlu artışlar ile bunların yeni krediler ile hesapsızca desteklenmesi, söz konusu dönemin itici gücü oldu. Kesinlikle sürdürülebilir değildi ve yolun sonunda sistemik çöküş kaçınılmazdı! Durgunlaşma eğilimi tüm çabalara rağmen güçleniyor ise sorunlu kredi hacmi yeni rekorlara koşar ve ödemeler sistemini çökertirdi! Veya çöküşün önlenmesi için yapılacak diğer aşırılıklar güvensizliği besleyerek sonucun daha farklı olmasını kesinlikle engellerdi! Zamanlama konusunda tahmin yapmak güç olsa bile sonunun iyi olmayacağı kesindi ve bu durum biliniyordu!

Bu hafta başında finansal piyasalardaki türbülansın dinmiyor olması, küresel çapta etkili ve yetkili kesimleri panikletmiş olmalı! Muhtemelen hemen yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız kaçınılmaz sonu bir süre daha ötelemek adına paniklemekten kurtulamadılar! G-7 maliye bakanları ile merkez bankalarının başkanları, organize edilen telekonferansta durum değerlendirmesi yaptılar! ABD para otoritesinin açık piyasa işlem komitesi acil olarak toplandı ve dolar faizlerini sürpriz bir şekilde gerileterek riskten kaçınma paniğini duraklatmaya çalıştı! Piyasalara verilen şoklar umulan oranda etkili olamadı!

Geride bıraktığımız hafta genelinde finansal piyasalarda, güven bunalımı derinleşenler ile onları sakinleştirmeye çalışan kesimler arasındaki çekişmelere tanık olduk. Seferber edilen çok kapsamlı ve devasa olanaklara rağmen, kaş yapayım der iken göz çıkarıldı ve güvensizliğin etki alanı genişlemeyi sürdürdü. Güvenli liman arayışının belirleyici olması engellenemedi! Dolara yapay zorlamalar ile değer kaybettirilmesine, güvenli liman fiyatlamaları ile oynanmasına, sermaye piyasalarının desteklenmesine rağmen gerginlik tırmanmaya devam etti. Fiyat oynaklıkları çok yükseldi, işlem hacimleri istikrarsızlaştı; finansal yapıyı oluşturan kurumların hisse senetlerinden kaçış durdurulamadı ve kayıplar tehlike eşiklerini aştı!

Yaşanan olumsuzlukların sebebi ise ekonomik beklentilerdeki bozulma ile ilgiliydi ve yoğun çabalar bu sebebi ortadan kaldırmaya yetmedi. Küresel ekonominin güçlü bir şekilde durgunlaşacağı ve bu durumu değiştirmek için yapılabilecek finansal zorlamaların faydadan daha ciddi yan tesirlerin sebebi olacağı yönündeki endişeler, eğilimler üzerinde belirleyici oluyor. Enflasyon baskısı yaratmadan ve sorunları çözmeden durgunluktan geçici çıkış yollarının tümü ile tüketilmiş olması, bambaşka yeni bir döneme hazırlanmak üzere kemerleri bağlamayı ve riskleri olabildiğince azaltmayı gerektiriyor. Bu algıda olanlar kimseyi dinlemiyor!